'Duy acımı, insansan eğer!'

644 138 107
                                    

Joanna'nın adını duyduğum andan beri kanım kaynıyordu. Minho'nun iyice içine kapanması beli daha da dedirtmişti. Aklım bana sürekli oyunlar oynuyordu. Günler sonra Minho, ilk defa çalışma odasının kapısını kilitlememişti. Hatta şaşırtıcı olan, kapının hafif aralık olmasıydı. Minho'nun biraz dinlenmek için odaya çıkmasını fırsat bulmuş, hızla buraya gelmiştim. Diğerlerininde odalarında olduğundan emin olduktan sonra çalışma odasının kapısına geldim. Tanrım ellerim titriyordu. Yine merakıma yenik düşmüş, soluğu burada almıştım.

Odaya girdiğimde telefonun ışığı açıp, hızla masaya ulaşmış; masanın üstündeki küçük ışığı açmıştım. Etraf hafif aydınlanınca hızla taramaya başladım. En sonunda kapıda gördüğüm çöp poşeti dikkatimi çekti. Minho'nun garip bir huyu vardı. İşinin bittiği bütün kağıt parçalarını tamamen yakar, ortadan kaldırırdı. Poşetteki dosyaların yakılacak şeyler olduğunu anlamamak imkansızdı. Hızla poşeti açıp içindeki doysalar baktım, hiçbiri ilgini çekecek şeyler değildi.

Dosyaların hemen altında Dostoyevski'nin 'yer altından notlar' ve 'kumarbaz' kitabını gördüm. Tanrım yer altından notlar favori kitabımdı. Elimdeki kitabın oldukça eski ve defalarca okunmuş olduğu belliydi. Kitabın yıpranmış sayfalarını karıştırınca, altı çizili yanına notlar düşülmüş paragrafları gördüm. Hepsi Minho'nun notlarıydı; el yazısından tanımıştım. Diğer kitaba baktığımda kitabın ilk sayfasında tarih atılmıştı. Altında kitaptan bir alıntı vardı; "Size söyleyeyim, hiçbir şeyi unutmadım; fakat bir süreliğine, durumumu düzeltene kadar, her şeyi aklımdan çıkardım, anılarımı bile; sonra... Sonra göreceksiniz, küllerimden yeniden doğacağım!", alıntıyı okuduğum zaman, tarih çok manidar gelmişti. Minho'nun ailesini kaybettiği zamanlara denk geliyordu. Hüzünle kitabı bir köşeye bıraktım. Bunları sonra okumak istiyordum.

Bir iki dosya daha karşıma çıktı. Bunlarda ona ihanet ettiği için tek tek ilgilendiği kişilerle ilgiliydi. Dosyaların altından bir kitap daha çıktı. Minho'nun okumayı sevdiğini biliyordum. Elime aldığım kitabın adına bakınca için ürpermemiş değildi. "Goethe, Faust" ruhunu şeytana satan adamın acınası hikayesi... kitabın sayfalarını çevirirken birden karşıma çıkan fotoğraf afallamamı sağlamıştı.

Minho, bir kadınla sıkıca sarılıyorken; hayatımda hiç görmediği kadar heyecanlı gülümsüyordu. Fotoğraf muhtemelen nişan günündendi. Minho saçları mordu bu kadar uçuk bir rengin ona bu kadar yakışacağını, Tanrı şahit, asla hayal edemezdim. Minho'nun üzerindeki gömleğin yakası hafifçe açık; kravatı sarkıktı. Gözlükleri burnunun üzerinde, eli yanındaki kadının belindeydi ve Tanrım, kadın sahiden öyle güzeldi ki, içimden bir küfür savurmadan edemedim. Fotoğrafın arkasında bir not vardı; sanırım kitaptan alıntıydı.
"Duy acımı, insansan eğer!"
"Vicdan azabı: Gretçik, sen aklını ne yaptın? Kalbindeki bu kötülük nedir?", iki ayrı cümle, iki ayrı tarih...

Kitaba baktığımda birden fazla fotoğraf olduğunu gördüm. Hızla sayfaları karıştırmaya başladım, her birinden, farklı farklı fotoğraflar çıkıyordu ve öyle gözüm dönmüştü ki, hepsini yırtıp poşetin içine atıyor; en dibe düşmesi için poşeti hafifçe sallıyor ve diğerlerine dönüyordum.

Kitabı bırakıp altlara bakınca özel olduğu her halinden belli defterleri gördüm.  Ellerim biraz uyuşmuştu, heyecandandı ve hemencecik bakıp kaçmak, ya da Minho'nun yanına odaya girmek; sırtına atlayıp acıktığım için bir şeyler yapmasını isteyecektim.

Derin nefes alıp, defterleri hışırtı çıkarmadan en dipten çıkardıktan sonra kolumun altına aldım ve merdivenlerden gelen sesle, hemen odadan çıkıp mutfağa geçtim. Mutfaktan salona doğru baktığımda Chan ve Minho'nın dışarı çıktığını gördüm. Elimdeki defterleri tişörtümün altına saklayıp hızlı hızlı odaya çıktım. Minho'nun her zaman yanımda olan bazı özel eşyalarımı koymam için verdiği kasa şeklindeki dolabı kilidini açıp, defterleri oraya ittirip kilidini çevirmiş; anahtarı çekmeceye atıp odadan çıkmıştım.

Sweet Gangster/MinsungWhere stories live. Discover now