Köstebek

820 150 102
                                    

Minho salona geçtikten sonra çorbamı bitirip, bulaşıkları toplamış, yanına gitmiştim. Dosyalara gömülen Minho'nun, bütün keyfi kaçmış gibi görünüyordu. Bu gibi zamanlarda çok konuşulmasını, soru sorulmasını,  sevmediğini bildiğim için sessizce yanına oturdum.

Minho kafasını kaşıyarak dosyaları incelerken birden çalan telefonum ikimizinde dikkatini dağıtmıştı. Normalde pek telefonum çalmazdı. Minho da yanında yaşadığım süreçte bunu öğrendiği için en az benim kadar merakla, gecenin bu saatinde çalan telefonumun ekranına baktı. Felix'in emojilerle dolu ismini görünce 23 yaşında biri olarak utanmıştım.

"Açsana kapanacak!"

"Ah evet açayım"

"Efendim Felix"

"Sungie bebeğim" Felix'in sesi nefesi kesik kesik geliyordu.

"Felix ne oldu?"

"Dostum inan seni hiç bulaştırmak istemem ama gelip beni alman mümkün mü?"

"Gelirim tabi! Nerdesin ve ne oldu?"

"O kadar uzun konuşacak vaktim yok, acil attığım konuma gel"

Telefonu yüzüme kapatmıştı. Sesi oldukça endişeli geliyordu. Hemen telefonuma gelen konum mesajına tıklayıp, attığı konuma baktım. Minho da eğilmiş benimle birlikte bakıyordu.

"Şey Minho arabanı alabilir miyim? Felix benden kolay kolay bir şey istemez, sanırım gerçekten başı belada."

"Başı beladaysa ne yapmayı düşünüyorsun?" dalga geçerek sormuştu.

"Bilmem, işte kaçıracak kıymetli bir şey varsa onu kaçırım, silah çekerim, bıçak fırlatırım, yaparım bir şeyler ya" diye aynı şekilde cevaplamıştım.

"Ben de geliyorum umarım o sikik arkadaşının başı gerçekten derttedir! Yoksa ben onu delik deşik edeceğim!"

"Tamam" diyerek kapıya yönelmiştim. Minho olduğu yerde durmuş, bana bakıyordu. "Ne oldu?"

"Üzerini değiştir?"

Üzerine baktığımda sevimli desenleri olan pijamalarım olduğunu gördüm. Yani bence gayet dışarı çıkılabilirdi. Sadece biraz fazla sevimliydi. Minho'nun yüz ifadesine bakınca hızla merdivenlere doğru ilerleyip, Minho'ya sevimli gülümsememi sunup üst kata çıktım. Üzerimi değiştirip aşağı indim, lanet olsun bu defa da montumu unutmuştum. Kapıdaki Minho'yu daha fazla bekletmemek için montu boşverip kapıya yöneldim.

Minho kafasını onaylamaz şekilde sağa sola salladı. Kendi uzun deri montunu üzerime fırlattı. Hadi ama deri ceketler bu kadar sıcak olmaz ve asla bu kadar güzel kokmaz. "Giy şunu zaten rahatsızsın iyice hastalanma!"

"Tamam" diyerek deri montu giydim.

Jip tarzı cam filmleri daha koyu olan büyük bir arabaya bindik. Bu adamın bir gün garajındaki bütün arabalara tek tek binip deneme sürüşü yapmam gerekiyordu.

"Minho bir şey sorabilir miyim?"

"Sor"

"Gangsterlerin evinin etrafında adamları olur, sürekli kendini kollaması gerekir ama sen çok bağımsız yaşıyorsun, neden?"

"Silah işlerine Chan bakıyor, kumarhaneler Changbin' de ben sadece planlar, yönetir, yok ederim. Tüm Kore benim evimin çitlerini aşmamak gerektiğini, şayet böyle bir şey yaparlarsa, yapan kişinin ve yedi sülalesinin hayatını karartacağımı bilir."

"Vay be cehalet bazen işe yarar derlerdi de inanmazdım ki?"

"Sendeki cehalet değil aptal cesareti! Bunu bilsen bile bana gelir, yine kedim dori'yi kaçırırdın."

Sweet Gangster/MinsungWhere stories live. Discover now