Seviyorum

667 134 89
                                    

Geldiğimiz yer, şehrin tam göbeğinde ama sanki böyle ev değil de resmî bina gibi bir yerdi. Tamamen farklı arabalarla gelmiştik. Şirket dedikleri yerde bile 15 tane hain çıkmıştı. Chan ve Changbin, onları depoya götürmüştü.

Minho ışıkları açtı. Evin, özel olarak tasarlanmış olduğu belliydi. Oldukça büyük ama bir o kadar ihtiyaçlara binaen yapılmıştı, gereksiz hiçbir detay yoktu.

"Hyung burası nerden çıktı, neden diğer eve dönmüyoruz?"

Minho, Hyunjin'in sorusu ile ona döndü. "Şu an hepinizin güvende olacağı tek yer burası. Normalde Araştırma Merkezi olarak geçiyor ama özel çıkışların olduğu, bir karargah olarak düşünebilirsin. Mesela şu an, tüm ışıklar açık olsa bile, dışarıdan zifiri karanlık bir bina olarak görünüyor."

Seungmin şaşkınlıkla Minho'ya, "hyung böyle bir yere ne zaman ayarladın?" diye sordu.

"Bu yaptıralı üç yıl oldu. Kimsenin haberi yok, yapan kişi de yaşamıyor. Bina yapan kişi adına Araştırma miMerkezi olarak geçiyor."

"Yaşamıyor dedin, nasıl adına Araştırma Merkezi var?"

"Kayıtlara ölü olarak geçmedi."

"Neden öldü ve nasıl ölü olarak geçmedi?" Hepimiz merakla sorular soruyorduk, Minho da sabırla sorularımızı cevaplıyordu.

"Genç biri değildi, zaten sağlık sorunu vardı. Babamın çok yakın dostlarından biriydi. Burayı, bana yardım amaçlı yaptı. Kayıtlara ölü olarak geçirilmemesi fikrini, o verdi. Daha sonra işime yarar diyerek burayı, onun adına Araştırma Merkezi olarak, resmi bir daire olarak gösterdim"

"Ailesi sorun olmadı mı?"

"Ailesi yoktu"

Kimsesiz olmanın hüznünü bir kez daha hissetmiştim. Han Yesung öz babam değildi. Öz babam ölmüştü. Annemin günlüğünde babamın neden öldüğü yazmıyordu. Anne tarafımda, pek akrabam yoktu. Gerçek babamı ve ailesini ise tanıyordum. Düşününce tanımak istediğim de söylenemezdi. Bunca yıl sonra kimseyi arayıp, kendimi anlatmaya çalışamazdım. Bu konuda kendimi çok yorgun hissediyordum. Ben tüm bunları düşünürken, beni bu derin düşüncelerden çıkaran Minho'nun belime koyduğu eli olmuştu. "Acıktın mı?"

Hayır anlamında başımı salladım. "Sabah az yedin, saattelerdir yemek yemedin ve hala acıkmadım diyorsun, öyle mi?"

"Şey yemek hiç aklıma gelmedi ki?"

"Bunun iyi bir şey olmadığını biliyorsun?"

"Biliyorum."

"Öyleyse yemeklerini güzelce ye!" Hızla kafalı sallamıştım. Beni düşünmesi çok güzeldi ama şu zorlu günlerde, benimle kafasını  meşgul etsin istemiyordum.

"Aferin benim güzel bebeğime."

Minho, diğerlerinin gelmesini ile onlara döndü. "Konuştular mı?"

"Hayır hiçbir şey söylemediler! Jay'a bıraktık, o muhakkak konuşturur."  

Gelirken hazır yemekler getiren Chan ve Changbin ile masaya geçtik. Minho'nun hemen yanında oturuyordum. Yüzünü incelediğimde bütün gün, kaşlarını çatmaktan alnında ince bir çizgi belirmişti.

"Şimdi ne yapacağız" diye sordu Chan.

"Burası en güvenli yer burada olduğumuzu kimse bilmeyecek! Önce kim olduklarını bulmalıyız. Ne evden ne de fabrikadan bir iş çıkmadı." O an da işe yarar mı bilmiyordum ama aldığım görüntüler aklıma geldi.

"Minho" diye seslendim. Kafasını çevirip bana baktı. "Şey ben monitörlerden birinin ekran görüntüsünü video olarak aldım. Aslında fabrikanın arka tarafını gösteren bir kamera vardı. Sonra... sonra onu fark ettiler ve görüntüler gitti."

Sweet Gangster/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin