'Sevgilim'

685 132 68
                                    

Otoparktan hızla çıkıp plânladığımız gibi alışveriş merkezine gelmiştik. Arabayı daha önceden, bulduğumuz kör noktalara getirmiştik. Bu noktalardan birinin avm girişinde olması çok iyi olmuştu. Biz geldiğimiz an, park yerinden arabasını çeken adamımız, arabayı diğer kör noktaya çekip; peruk ve farkı kıyafetler giyerek indiğimiz, arabaya gelmişti. Arabayı bir dakika içinde yeniden kör noktadan çıkarıp yer arar gibi otoparkta gezmeye başlamıştı.

Adamımız, bizim indiğimiz araba ile gezerken, hızla ikişerli  gruplara ayrılmış; avm'den yeni çıkmış gibi önceden koyduğumuz arabalara geçmiştik. Arabanın arka koltuğuna geçtiğimde dışarı baktım. İndiğimiz siyah arabanın peşine takılan arabalar Minho'nun bu planı yapmakta ne kadar akıllıca bir hamle yaptığını, bir kez daha görmemi sağlamıştı.

Bindiğimiz arabanın ön kısmında Chan ve Hyunjin vardı. Chan arabayı çalıştırıp önümüzdeki aile aracının peşine takılıp çıkışa sürmüştü.  Minho kafasını omuzuna yaslamıştı. Bir süre sonra kafası yavaş yavaş kaymış Minho'nun, sıcak nefeslerini göğsümde hissetmeye başlamıştım. Yanağını, siyah arabaya binmeden önce, birkaç saat bile dayanamadığım için kadınları takdir ettiğim sütyeni çıkarıp attığım göğsüme iyice yaslanmış; buram buram kan kokusunu aldığım parmakları boynuma doğru sarılmıştı. Hiç sesi çıkmıyordu, yalnızca derin soluklarını duyabildiğimden, bunları, yüzünde acıyan yerlere vermiştim.

Diğer kolu belime sarılıydı ve biz arabanın arka koltuğunda birbirimize sarılmış oturuyorduk. Benim kollarım onun omuzlarından doğru geçip birleşmiş; dudaklarım karışık saçlarının içine girmişti. Yorgun görünüyordu, Tanrım, ilk defa kollarımın arasında ufacıktı ve bu öyle çok onure etmişti ki beni, yanağımı saçlarına iyice yaslayıp gözlerimi yola dikmiş; arabanın içini dolduran kısık sesli müziğe arada bir eşlik etmeye başlamıştım.

Minho bir süre sonra yavaşça benden ayrılmak için bir hareket sergilediğinde bedenini rahat bırakıp benden uzaklaşmasına izin vermiştim. Minho önce ağır ağır kırpıştırdığı kirpiklerinin ardındaki buğulu gözlerini ön cama dikti, arabayı Chan kullanıyordu ve yanındaki koltukta oturan Hyunjin ses çıkarmıyordu. Yerimde biraz kıpırdatıp üşüyen ayaklarımı birbirine sürttüm ve Minho'nun, "Ne kadar kaldı?" Sorusuyla hafif pürüzlü sesi birleşince oluşan güzelliğine dokunmaktan kendimi alıkoyamadım. Parmaklarım yavaşça yanağına kaydığı gibi yumuşak tenini okşayıp "Sevgilim," diye mırıldandım. "Kötü mü hissediyorsun?"

Minho, ona sevgilim deyişimle kısılan gözlerini dudaklarıma kaydırınca sakin bir tavırla parmaklarım ensesine girdi, yüzünü kendime çektim ve dudaklarımı, kanın kuruduğu pürüzlü dudağına bastırırken düşünmedim, hızlı bir öpücük vermişti bana, kafasını geriye çektiği gibi alnını boynuma yaslamış ve "Hayır." Diye yanıtlamıştı ama emindim ki, biraz kötü hissediyordu. İlk defa böyle uysal görüyordum onu, ilk defa bu denli sakindi.

Bir süre sonra, dinlenmek için kapattığımız gözlerimiz bizi uykuya sürükleyince Hyunjin bizi uyandırdı. Hava kararmıştı, kaldığımız yerin garajında olduğumuzu anlamıştım ve bizden önce gelenler çoktan içeriye geçmişlerdi; diğer arabalar boştu.

Minho bedenimden sıyrılıp üzerindeki ceketi düzelttikten sonra hala kısık gözleriyle arabadan indi. Ben de inmiştim, tüm bedenim tutulmuştu; omuzlarım ağrıyordu ve bu iyice gerinmeme sebep olmuştu.

Minho arabadan indikten sonra parmaklarını parmaklarıma geçirip yavaş yavaş evin bahçe kapısına doğru ilerlemeye başlayınca kapıdaki iki adamdan biri kapıyı açtı, bizden önce Chan ve Hyunjin girmişti, biz de peşlerine takılıp onları takip etmiştik. Minho her zamanki hızının aksine bugün son derece yavaş yürüyor, arada bir parmaklarımı sıkıp bırakıyor ve dişlerini birbirine bastırıyordu.  Neyi vardı? Yüzü sahiden bu denli acıyor muydu? Başka bir sorunu mu vardı? Varsa neden bana söylemesindi ki?

Sweet Gangster/MinsungKde žijí příběhy. Začni objevovat