GİRİŞ

531 41 8
                                    

Yeni kitabımla herkese merhaba... Aslında bu kitabım da çok yeni sayılmaz. Yazalı iki-üç sene kadar oldu. O Günden Beri'ye gelen eleştiri ve yorumlara göre bir daha düzenledim tabii kitabımı. Kal Benimle isimli serimin ilk kitabı Senden Başka Hiç Kimse... Bu kitapta tanışacağınız bazı karakterlerin hikayeleri serinin devam kitaplarında anlatılacak. Başka başka insanlar da girecek tabii seriye... Neyse konudan oldukça saptım. Hadi başlayalım o zaman. Umarım beğenirsiniz...


Nefes karnını tutarak yavaşça evin kapısını açtı. Şirkette midesine kramplar girmiş, iş yeri hekimi de rapor verip eve göndermişti. Tam kapıyı kapatacakken içeriden sesler geldiğini fark etti. Berk bu saatte eve gelmiş olabilir miydi? Kapıyı sessizce kapatarak yavaş adımlarla koridorda yürümeye başladı. Duyduğu seslerin yatak odasından geldiğine emindi ama bir yanı ısrarla gözünün önündeki gerçeği kabullenemiyordu.

Özenle döşediği odanın kapısına gelince sırtını kapının yanındaki duvara yasladı ve gözlerini sıkıca yumdu. Midesindeki kramplar tahammül edilemez bir hal alırken gözlerinden yaşlar sicim gibi akıyordu.

'Bunu görmem lazım.' diye düşündü ve yavaşça kapıyı açtı. Göreceği manzaraya ne kadar kendini hazırladığını sansa da kendi yatağında kendi kocasıyla sevişen kadının iş yerindeki en iyi arkadaşı Sırma olduğunu görünce dudaklarından istemsiz bir inleme döküldü.

Berk aniden irkilerek kapıya doğru döndü ve Nefes'i görünce hızla doğrulup yataktan fırladı.

"Nefes, açıklayabilirim!" dedi.

Sırma yorganı üzerine çekmiş korku dolu gözlerle Nefes'e bakıyordu.

Nefes kapı pervazına yaslandı, gözyaşlarından görmeyen gözlerini hem fiziksel hem de ruhen hissettiği acıya karşı sımsıkı yumdu. Bu sırada Berk pantolonunu giymiş, Nefes'in yanına gelmişti.

"Aşkım, lütfen beni bir dinle. Bak... Ben... Ben bir hata yaptım ama seni çok seviyorum, lütfen beni affet. Konuşabiliriz bunları." dedi.

Nefes hiçbir şey söyleyemiyordu. Bacaklarının arasında bir ıslaklık hissettiğinde ne olduğunu anlayamadı, kramplar dayanılmaz hale gelmişti. Daha fazla dayanamayarak kendini, onu bekleyen karanlığa bıraktı.

**

Gözlerini açtığında bir hastane odasında yatıyordu. Etrafına görmeyen gözlerle bakarak ne olduğunu hatırlamaya çalışırken odanın kapısı açıldı ve bir doktor odaya girdi.

"Hastamız uyanmış. Bu güzel haber. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" dedi.

Nefes doktora bakarken odaklanmaya çalışıyordu.

"Bilmiyorum, iyiyim sanırım. Bana ne oldu?" diye sordu.

"Sizi buraya eşiniz getirdi. Aniden yere yığılmışsınız. Kanamanız da vardı. Nefes Hanım, çok üzgünüm ama bebeği kaybettik."

"Bebek mi? Ne bebeği?"

"Hamile olduğunuzu bilmiyordunuz sanırım? Eşiniz de çok şaşırdı zaten. Çok başındaymışsınız hamileliğin. İlk aylarda genetik sebeplerle düşükler yaşanabiliyor. Henüz çok gençsiniz, sorunlu bir düşük de olmadı. Daha bir sürü fırsatınız olacaktır. Kendinizi üzmeyin, biraz toparlandıktan sonra yine denememeniz için hiçbir sebep yok."

Nefes ne hissedeceğini bilemiyordu. Hamile miydi? Haberi bile olamadan kaybetmişti bebeğini. 'Berk! Berk nasıl acaba?' diye düşünürken birden gözünün önüne yatak odasında karşılaştığı manzara geldi. Nefes yine kendisine engel olamayarak inledi.

Doktor aniden Nefes'e yaklaşarak "İyi misiniz? Sancınız mı var?" diye sordu.

Nefes sımsıkı yumduğu kahverengi gözlerini açarak doktora baktı. "Hayır, iyiyim. Ben sadece çok şaşkınım." dedi.

"Hemen eşinizi çağıralım, kapıdan ayrılmadı zaten. Sizin için çok endişeleniyor." diyerek arkasını döndü.

Nefes doktoru bileğinden yakalayarak durdurdu ve "Hayır Doktor Bey! Lütfen! Onu görmek istemiyorum. İçeri almayın sakın!" dedi.

Doktor Nefes'e baktı ve "Bir sorun mu var Nefes Hanım? Kocanızdan korkmanıza sebep olacak bir şey mi var?" diye sordu.

"Hayır, hayır öyle bir şey değil ama biz boşanıyoruz. Bu yüzden onu odama almanızı istemiyorum." Nefes'in sesindeki titremeyi fark eden ve dolan gözlerini gören doktor başıyla hafifçe onayladı.

"Şimdi biraz dinlenin, bazı testler yaptık. Sonuçları gelsin, durumunuz iyiyse sizi taburcu edeceğiz. Kocanızı görmek istemediğinizi söylediniz, peki sizin için arayabileceğimiz başka biri var mı?"

"Telefonumu verebilirseniz ben arayabilirim."

Doktor etrafına baktıktan sonra kenarda duran masanın üzerinde Nefes'in çantasını gördü. Çantayı kendisine uzattı ve bir şey söylemeden odadan çıktı.

Nefes telefonu eline aldığında kimseyle konuşmak istemediğini fark etti ama Berk'i görmek istemiyorsa birini aramak zorundaydı. Rehberden Buket'in numarasını bularak arama tuşuna bastı. Buket telefonu hemen açtı.

"Efendim Nefesciğim?"

"Canım nasılsın?"

"İyiyim kuzum, sen nasılsın? Sesin kötü geliyor. Hayırdır? Bir şey mi oldu?"

"Ben... Ben hastanedeyim de ufak bir durum var. Önemli bir şey değil endişelenme... Buket? İştesin biliyorum ama benim sana çok ihtiyacım var, gelebilir misin?"

"Ne diyorsun? Kaza mı geçirdin? Neyin var? Hangi hastanedesin? Ben hemen geliyorum. Berk'e de haber veriyorum."

"Hayır, hayır! O burada zaten. Buket... Son bir şey isteyebilir miyim? Gelirken muhtemelen odanın kapısında onu göreceksin, hiçbir şey konuşmadan direkt yanıma gel ve onu odaya alma olur mu?"

"Yahu iyice endişelendim, neler oluyor? Neyse kapat şimdi, hastanenin ismini mesaj at, ben hemen geliyorum."

"Teşekkür ederim."

"Ay ne teşekkürü Nefes? Kapat hadi."

Nefes telefonu kapatıp Buket'e hastaneyi mesaj attıktan sonra gözlerini kapattı. Eli istemsizce karnına gitti.

'Daha senden haberim bile olamadan kaybettim seni miniğim. Hayatta en çok istediğim şeydin sen...' diye düşünürken gözyaşlarına hâkim olamadı.

**


Evet, resmen başladık :) Umarım iyi başlamışızdır...

Giriş bölümüm geçmişten bir kesit olduğu için biraz kısa ama sonraki bölümler böyle olmayacak. Bu kitabımda bölüm uzunlukları biraz daha dengeli olacak. Beğenirseniz oy vermeyi unutmayın olur mu?

Senden Başka Hiç KimseWhere stories live. Discover now