Bölüm 7: Beklenen Gece

302 37 5
                                    




Nefes cumartesi sabahı uyandığında işte ilk haftasının nasıl da akıp gittiğini fark ederek şaşırdı. İnternet sitesini incelemeyi bitirdikten sonra basında PMR'la ilgili çıkan haberleri taramış, geçmişe dair ne var ne yoksa aklına yazmıştı. Anlaşılan Pamir Bey ve Selim Bey tipik zengin hovardalardı. Haklarında sık sık magazin haberleri çıkıyordu.

Salı gecesi de Pamir Bey ve Selim Bey bir mekândan iki kadınla çıkarken görüntülenmişti. Haber, kadınların onların yeni sevgilileri olup olmadığını sorguluyordu. Mekân çıkışı Nefes'e tanıdık gelmişti. Haberin içerisinde de yeni mekâna gönderme yapıldığını görünce başını iki yana sallayarak haberi kapatmıştı. Şaşırmış mıydı? Gerçekten hiç şaşırmamıştı.

Çarşamba günü ofise geldiğinde odasına doğru yürürken Pamir Bey'le karşılaşmışlardı. Göz göze geldiklerinde ona sorgularcasına baktığını fark ettiğinde gülümseyerek başıyla selam verip yerine oturmuştu.

'Haberi görüp görmediğimi mi merak ediyor? Tepki vermemi mi bekliyor acaba?' diye düşünerek kendi kendine gülümsemişti. Neden tepki verecekti ki? O geceki tepkisi yanında biri varken kendisine asılmasınaydı. Şu anda öyle bir durum yoktu. Adam genç, yakışıklı ve bekardı. İstediğini yapmakta özgürdü.

İnternet sitesini incelemeye dönmeden Selim Bey'in ofiste güneş gözlüğüyle odasına doğru yürüdüğünü görmüştü. Pamir Bey'e göz ucuyla baktığında onun da masasına oturmuş elleriyle yüzünü kapatmış alnını ovuşturmakta olduğunu görünce içten içe halleri kendisine çok komik gelmiş, 'Hovardalığın da bir bedeli var tabii.' diye düşünmüştü.

Çarşamba akşamı Buket'lerde kalmıştı. Buket onu bugün için çok güzel, Helenistik tarzda beyaz bir elbiseyi ödünç almaya ikna etmişti.

Elbise kayık yakalı, sıfır kolluydu. Şifon bir kumaştandı, uçuş uçuştu. Kumaş beline kadar dökülüyordu. Belinde altın rengi işlemelerden zarif bir kemeri vardı. Elbisenin eteğinde sol tarafta derin bir yırtmacı vardı. Arka tarafında elbisenin askıları dümdüz aşağı iniyor, sırtını beline kadar açık bırakıyordu. Üzerinde çok zarif durmuştu. Ayakkabı numaraları da aynı olduğundan Buket ona altın rengi, bilekten bantlı, topuklu bir açık ayakkabı, aynı renkte de bir çanta ödünç vermişti. Birlikte elbiseye uygun takılar da seçmişlerdi.

Saçlarını dağınık bir topuz yapmaya karar vermişti.

Buket bununla da kalmamış iş yerine giyebileceği bir sürü günlük kıyafet denetmişti Nefes'e. Çok kıyafeti olduğunu ve bunları giyemediğini söylemiş, yakıştırdıklarını zorla vermişti. Nefes ne kadar itiraz etse de gerçekten Buket'in üç koca dolap dolusu kıyafeti olduğunu gördüğünden fazla direnememişti. Bir yandan yardım almayı gururuna yediremiyordu ama diğer yandan da gurur yapacak ne vardı ki? Kıyafetleri gerçekten giymiyorsa Nefes'e vermesinde ne sakınca vardı?

Kıyafet işini hallettikten sonra salonda saatlerce sohbet etmişler, çok güzel zaman geçirmişlerdi.

Buket perşembe akşamı iş çıkışı kıyafetleri ona kendisi getirmiş, içeri girmekte ısrar etmişti.

Ev arkadaşlarıyla tanıştığında kızları çok garipsemiş, Nefes'e imalı imalı bakmıştı. Nefes de omuz silkip onu odasına götürmüştü.

Buket evin temizlendikten sonra ne kadar farklı olduğunu görünce rahatlamış, Nefes'in odasına girince "En azından temiz ve derli toplu!" deyip yatağa kurularak Nefes'in eşyaları yerleştirmesini izlemişti.

Cuma günü etkinlik alanına giden Nefes yine çok etkilenmekten kendini alamamıştı. Otelin bahçesi gerçekten inanılmazdı. Hem uzun hem de geniş, kocaman bir bahçeydi. Otele yakın kısımları yeşil alan olarak değerlendirilmişti, deniz kenarına yakın kısmı ise mermerle kaplı devasa bir avlu gibiydi.

Senden Başka Hiç KimseWhere stories live. Discover now