Bölüm 19: Kaza

289 36 9
                                    




Pamir yılbaşından sonraki pazartesi günü yine sabaha karşı çalışmaya başlamış, öğle arasında mola bile vermemiş, yemeğini masasında yemişti. Akşama doğru bilgisayar ekranına bakmaktan gözlerinin yandığını hissedip saatine baktı. Beş buçuk olduğunu görünce biraz uyuması gerektiğini düşünüp ani bir şekilde işten erken çıkmaya karar verdi. Bilgisayarını kapatıp telefonunu alarak odasından çıktı ve kimseye bir şey söylemeden asansörlere gitti.

Yola çıkalı on dakika olmamıştı ki telefonu çaldı. Telefonu arabanın sistemine bağlıydı. Selim'in aradığını görünce direksiyondaki cevap tuşuna bastı.

"Efendim Selim?"

"Pamir neredesin? Çıkmışsın ofisten."

Pamir bu sırada kavşaktaki kırmızı ışığa denk gelmişti. En ön sırada dururken "Eve gidiyorum, biraz uyumam lazım. Ne oldu ki?" dedi.

"E bugün çıkmadan son projeyi konuşuruz diye anlaşmıştık. Şaşırdım çıktığını görünce. Sen iyi misin gerçekten? Kendinde değilsin bu aralar. Bak ne diyeceğim? Ben sana geleyim, dertleşelim biraz. Ne dersin?"

Bu sırada ışık yeşile dönünce Pamir ayağını frenden çekerek gaza bastı. "Oğlum uyuyacağım diyorum, ne dertleşmesi?" derken göz ucuyla kavşağın sağ tarafından bir arabanın kırmızı ışıkta geçerek büyük bir hızla kendi üstüne doğru geldiğini görünce istemsizce "Ne yapıyorsun!" diye bağırdı.

Kalbi ağzında refleks olarak sola kırarken kendini kurtarabilmek için gaza bastı. Sağdan gelen araba kendi arabasına çarptığında darbenin etkisiyle hava yastıklarının büyük bir gürültüyle patladığını duydu. Direksiyondan çıkan hava yastığı şiddetle yüzüne çarparken aklından geçen son şey Nefes'i bir daha göremeyeceğiydi.

**

Nefes kupasını mutfakta yıkadıktan sonra yerine doğru yürürken birden Selim Bey'in odasından "Pamir! Pamir! Orada mısın? Cevap ver!" diye bağırdığını duydu. Başını kaldırıp ona doğru baktığında Selim Bey'in odasında ayağa kalkmış telefonuna bağırdığını gördü. Söylediklerinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışırken olduğu yerde donup kaldı. Göz ucuyla Meral Hanım'la Hakan'ın da yerlerinde ayağa kalkarak Selim Bey'in odasına doğru baktıklarını gördü. Selim Bey hala "Pamir? İyi misin? Cevap ver!" diye telefona bağırıyordu.

Üçü birden aynı anda hareketlenerek Selim Bey'in odasına koştular. Meral Hanım odaya girerek "Selim Bey? Bir sorun mu var?" dedi.

Selim Bey boş gözlerle onlara bakarak "Pamir..." dedi.

Meral Hanım "Ne oldu Pamir Bey'e?" dedi. Aynı anda Hakan "Kaza mı?" derken Nefes de panikle "O iyi mi?" demişti.

Selim Bey odaklanmaya çalışır gibi alnını ovuşturdu. "Biz telefonla konuşuyorduk, eve gidiyordu. Birden 'Ne yapıyorsun?' diye bağırdı ve sonra büyük bir çarpışma sesi geldi. Sonra ses kesildi. Kesin bir kaza oldu... Büyük bir kaza... Ne yapmam lazım? Onu bulmamız lazım!"

Meral Hanım hemen kontrolü ele alarak "Pamir Bey nerede oturuyor?" dedi.

"Fenerbahçe'de."

"Tamam. Nefes, Hakan, hemen burayla Fenerbahçe arasındaki bütün karakolları ve hastaneleri aramaya başlayın ama mutlaka Pamir Bey'in arabasını ve eşkâlini tarif edin. İlk anda kimlik tespiti yapamayabilirler. Ben de birkaç dakikaya size katılacağım." diyerek Selim Bey'in yanına giderek onunla ilgilenmeye başladı.

Nefes'in bir yanı panik içindeydi ama diğer yanı onu bulmak için sakin kalması gerektiğini biliyordu. Hemen bilgisayarının başına koşarak haritalardan rotayı açtı ve navigasyondan etraftaki karakolları arattı.

Senden Başka Hiç KimseWhere stories live. Discover now