Bölüm 18: Yılbaşı

265 36 3
                                    




Nefes ofisten koşar adımlarla çıktığında gözünden yaşlar akmaya başlamıştı. Doğru olanı yaptığını biliyordu. Kafasında bunun neden olmayacağını ne kadar tekrarlasa da Pamir'in ona âşık olduğunu söylediğinde hissettiklerini aklından çıkaramıyordu.

Önce yüreği hoplamış, sonra içini tarifsiz bir mutluluk sarmıştı ama sonra... Sonra günlerdir kendisine sıraladığı onca sebep aklına gelmiş, Pamir'i mutlu edemeyeceğini tekrar fark etmişti.

"İnsan kimseyi zorla sevemez ki" dediğinde ona hislerinden bahsedememek hatta belli bile etmeden o odadan çıkmak hayatta yaptığı en zor şeylerden biriydi. Gülmek istemişti önce. Sonra ağlamak. İkisi de her şeyi anlatırdı Pamir'e... O an bütün enerjisini tepkisiz kalmaya harcamış, şirketten çıktığı anda da hiçbir şeyi saklayacak gücü kalmamıştı.

'Ben de ona âşığım...' diye düşündü umutsuzca ama aşk demek güvenmek demekti ve Nefes bir daha kimseye güvenemeyeceğini çok iyi biliyordu.

Berk ve Sırma'nın ihanetinden sonra nerede hata yaptığını, nasıl fark edemediğini kendine defalarca sormuştu. Berk eve geç geldiğinde çalıştığına inanmıştı hep. Hiç sorgulamamıştı. İş seyahatlerinden bir kez olsun rahatsızlık duymamıştı mesela. Çok sonra anlamıştı o kadar seyahatin normal olmadığını... Anladıktan sonra da sürekli kendine nasıl bu kadar aptal olabildiğini sormuştu. Gerçekten hiç mi iz bırakmamıştı arkasında? Yoksa Nefes hiçbir izi göremeyecek kadar kör mü olmuştu aşkından? İnsan sevdiği adamın kendisinden başkasıyla da birlikte olduğunu nasıl anlamazdı?

Cevabı güvenmekte bulmuştu. Güvendiği için fark etmemişti. Güvendiği için hiçbir hareketin altında başka bir anlam aramamıştı. O gün anlamıştı ki güvenmek aptallıktı ve o bir daha aynı hatayı yapmayacaktı.

Ne kadar doğru bir karar verdiğini iliklerine kadar hissetse de yine de yüreği acıyordu. Pamir nasıl olmuştu da birkaç günde bu kadar kanına işleyebilmişti? Aylarca böyle bir şey aklına bile gelmemişti ama sadece birkaç gün içinde Nefes'i kendine âşık etmeyi başarmıştı.

**

Nefes o akşam saatlerce yürüdü. Buket birkaç kez arayıp nerede olduğunu sormuştu. Nefes onu endişelendirmemek için telefonlarına cevap vermişti ama Buket sesinden bir şeyler olduğunu anlamış, eve gelmesi için ısrar etmişti. Nefes hiç oralı olmadı. Düşünmeye ihtiyacı vardı. Şimdi ne yapması gerekiyordu?

İşten ayrılmalı mıydı? O zaman her şey tamamen bitmez miydi? 'Onu hiç görmemeye de dayanamam ki!' diye düşündü. 'O zaman çalışmaya devam edeceğim. Zaten o bugünden sonra bir daha bana yaklaşmaz...'

Nefes kararını verdikten sonra ileride ne olacağını düşünmeye başladı. Pamir muhtemelen bir iki ay üzülür sonra normal hayatına dönerdi. Yeniden sevgilileri olurdu.

'Peki yeniden sevgilisi olduğunda ne yapacağım? Onu başkasıyla görmeye nasıl dayanacağım?' diye sordu kendine. 'Onu da o gün geldiğinde düşünürüm. Dayanamazsam o zaman ayrılırım işten...' diye cevapladı sorusunu.

Eve geldiğinde saat on ikiyi geçiyordu. Buket salonda uyuyakalmış, Anıl endişeyle Nefes'i beklemişti. Ağlamaktan kızarmış gözlerini görünce "Nefes, ne oldu? İyi misin? Çok merak ettik." dedi sessizce.

"Bir şey yok Anıl... Biraz geçmişle yüzleştim kendi kendime... Yaptığım hatalar geldi aklıma, bir de ufaklık biliyorsun... Ağladım biraz... İyiyim şimdi. Biraz dinleneyim, daha iyi olurum. Sen Buket'i yatağına götür hadi. Zaten beli ağrıyor, iyice kötü olacak..."

Anıl Nefes'e ikna olmamış gözlerle baktı ve "Peki, üstüne gelmeyeceğim. Yat dinlen sen. Ben Buket'i kaldırırım." dedi.

Nefes arkasını dönerek hemen odasına gidip kapısını kapattı.

Senden Başka Hiç KimseOnde as histórias ganham vida. Descobre agora