Senden Başka Hiç Kimse

Bölüm 5: Prensipler

Nefes evinin sokağındaki markete uğrayarak kendisine yemek yapmak için birkaç eksik malzemeyi aldıktan sonra eve geçti. Kızların daha gelmediğini görünce sevinerek hemen üstünü değiştirip kendini mutfağa attı. Telefonundan müzik açtıktan sonra mutfaktaki dağınıklığı toparladı.

Bir haftadır kızların arkasını toparlıyordu. Salı günü pazardan geldikten sonra evin kalan ortak alanlarını da temizlemişti. Sonra kızlarla oturup bir temizlik planlaması yapmak istemişti ama hiç oralı değillerdi. En azından evdeki keskin koku gitsin diye sigara izmaritlerini yatarken çöpe atmalarını rica etmişti ama nafileydi.

O yapmazsa kimsenin yapmayacağını anlayan Nefes salonda oturmasa bile en azından kokuyu biraz azaltmak ve böceklenme olmasını engellemek adına her sabah salondaki çöpleri toplamayı adet haline getirmişti. Her akşam da kendine bir şeyler hazırlamak için mutfağa girdiğinde ortalığı toparlayıp öyle işe girişiyordu. Dağınık alanda çalışamıyordu. Düzenli olarak toparladığında en azından çok fazla şey birikmemiş oluyordu.

"Bir sene böyle yaşayacağım belli ki, yapacak bir şey yok. Hayır yani, nasıl böyle yaşayabiliyorlar? Hiç mi rahatsız olmaz bir insan?" diye kendi kendine söylenerek yemek için gerekli malzemeleri çıkardı.

Soğanı doğrarken işteki ilk gününü düşündü. Ne kadar güzel bir gün olmuştu, ne berbat bir gündü. Pamir Bey'in yaptığı ahlaksız teklifi saymadığında mükemmel bir ilk gündü. Şirketi ve müdürünü çok sevmişti. Yapılacak etkinlik onu çok heyecanlandırmıştı. İlk kez vapura binmişti. Müthiş bir deneyimdi gerçekten. Vapurun tırabzanlarına yaslanmış, denizin köpüren sularını yararak ilerlerken derin nefesler alarak boğaz havasını içine çekmişti. Bütün stresi akıp gitmişti sanki... Hiç inmek istememişti o vapurdan. 'Keşke işe vapurla gideceğim bir yerde ev tutsaydım.' diye düşünmekten kendini alamadı.

Soğanları tencereye attıktan sonra onlar kavrulurken aldığı tavuk göğsünü yıkayıp yağlarını ayıkladı. Onları da doğrayıp tencereye attıktan sonra mantarları ve domatesleri doğradı. Bir yandan da Pamir Bey'in sesini duyduğu andaki şokunu düşünüyordu. Bu nasıl bir tesadüftü? O mekâna hiç gitmemiş olmak için neler vermezdi! Bir akşamlık birkaç saatlik bir eğlence bütün dengesini bozmuştu. Hem Berk hem Pamir Bey...

Hele Pamir Bey'den etkilenmiş olmasına ne demeliydi? Bu affedilir gibi değildi. Şimdi onunla bu kadar yakın mesafede çalışmak zorundaydı. Üstelik etkilenme sadece Nefes tarafında değildi. Pamir Bey bir daha onu rahatsız etmeyeceğine söz vermişti ama Nefes bugün olanları gerçekten unutabilecek miydi? Yoksa Pamir Bey'i her gördüğünde kendini rahatsız mı hissedecekti?

Yemek pişerken bir de çay demlemeye karar verdi. Hava çok güzeldi, bugün balkon keyfi yapacaktı. İçeride olmak onu bunaltıyordu zaten. Çayı koyduktan sonra odasının balkonuna gidip spotçuda bulduğu küçük kare plastik masayı açtı, üzerini güzelce sildikten sonra sandalyesini de çıkardı.

Odası ilk günden bugüne çok değişmişti. Pazarda gezinirken çok uygun fiyata nevresimlerine uyumlu sarı minderler bulmuştu. Odadaki plastik masayı kapatmak için aynı renkte masa örtüsü almış, üzerine makyaj malzemelerini düzenli bir şekilde yerleştirmişti. Camcıdan odanın kapısının hemen sağ tarafına asmak için bir boy aynası kestirmiş, çerçevecide dolap ve komodinin mobilya rengine uygun bir çerçeve yaptırmıştı. Ne kadar ucuza mal etmeye çalışsa da bu masraflar onu biraz geriye atmıştı ama değmişti gerçekten. Odanın bütün havası değişmiş, Nefes için güzel bir yaşam alanı ortaya çıkmıştı.

Hazırladığı yemeğini tabağına alıp balkonuna getirdikten sonra afiyetle doğaya karşı yemeğini yerken işe dönme kararını sorguladı. Doğru mu yapmıştı? Pamir Bey'le sürekli karşılaşacak olmak onu gerse de genel olarak firmanın halkla ilişkilere yaklaşımını çok sevmişti. Bugün etkinlik mekânında ne kadar büyük bir firmada çalışma fırsatı bulduğunu fark etmesi heyecanına heyecan katmıştı. Pamir Bey'in parkta ona verdiği sözü hatırlayarak 'Bir süre deneyeceğim, eğer çok rahatsız olursam başka bir çıkış ararım ama şimdilik doğru kararı verdim bence.' diye düşündü.