Bölüm 15: Karman Çorman

301 37 2
                                    




Pamir sabah uyandığında kendini büyük bir zafer kazanmış gibi çok mutlu hissediyordu. Dün Nefes kaçtığı için bir şey diyememişti ama onun da hayatının en güzel günüydü. Hele Nefes kendi isteğiyle uzanıp Pamir'in elini tuttuğu an hissettiği mutluluğu tarif edemiyordu.

Hayatında bambaşka bir döneme girdiğini hissedebiliyordu. Dün gece ilk kez biriyle birlikte olmayı, birlikte yaşlanmayı, birlikte ölmeyi hayal etmişti. Evlilik uzak bir düşünce olmaktan çıkmış, bir hayal olmuştu. Çocuk hiç düşünmemişken bütün gece Nefes'i Buket gibi karnı burnunda hayal etmiş, kız mı olur oğlan mı olur diye düşünüp durmuştu.

'Dur oğlum!' dedi kendi kendine. 'Sen âşık oldun diye her şey bitti mi yani? Ya o seni sevemezse? Sana güvenemezse? Sakin ol. Biraz daha zamana ihtiyacı var. Sana alışmalı önce. Korkmamayı, güvenmeyi öğrenmeli...'

Bu düşüncelerle yataktan kalktı ve duşunu aldıktan sonra bugünkü toplantı için getirdiği takım elbisesini giydi. Bilgisayarını, cüzdanını, telefonunu ve odasının anahtarını aldıktan sonra kahvaltıya indi.

Selim bir masada tek başına oturmuş kahvaltı ediyordu. Yanına gidip eşyalarını sandalyeye koyduğunda Selim'in ses çıkarmadan merakla kendine baktığını gördü.

Tek kaşını kaldırıp "Ne var?" dedi.

"Sana da günaydın. Dün neler yaptın? Nasıl geçti?"

Pamir bir an gülümsemesinin tüm yüzüne yayılmasına engel olamadan "Çok güzel bir gündü. Aramızda hala bir şey yok tabii ki, ağırdan almaya karar verdim ama umutlandım be Selim..." dedi.

"Hadi bakalım..." dedi Selim.

"Dur ben gidip kahvaltılık bir şeyler alayım, konuşuruz."

Onlar kahvaltılarını ederken ekip de yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı. Selim baştan büyük bir masaya oturduğundan her gelen onlara katılıyordu.

Nefes geldiğinde Pamir'in yanı ve Yağmur'un yanı boştu. Nefes bir an tereddüt ettikten sonra Yağmur'un yanına oturunca Pamir hayal kırıklığına uğradı. Her ne kadar nedenini anlasa da yine de içinde bir şeyler kendisini tercih etmesini istiyordu galiba... Kahvesinden bir yudum alırken elinde olmadan Nefes'e baktığında kendisine göz kırptığını görünce o kadar şaşırdı ki birden öksürmeye başladı. Nefes'in gülümseyerek önüne baktığını görünce kendisi de gülümsemeye başladı. Neyse ki dünden sonra kaybedilen bir şey yoktu...

**

Nefes akşamüstü toplantıdan çıktığında üstünden tır geçmiş gibiydi. Aylardır hazırlandıkları her şeyi tek tek değerlendirmişler, hiçbir şey atlamamak için her şeyin bin kez üstünden geçmişlerdi. Allah'tan ekip çok pozitif ve eğlenceli bir ekipti. Pamir ortaklık kuracağı firmayı da kendi firması gibi seçmişti anlaşılan.

Başka bir toplantı odasında proje toplantısı devam ediyordu. Oradaki ekiple de gün içerisinde birkaç kez bir araya gelmişler, ürün yerleşimleri hakkında onaylarını almışlardı.

Nefes saatine baktığında dört buçuk olduğunu görünce birkaç saatliğine otele gitmeye karar verdi. Yemek yedideydi. Şirket görevlileri Nefes'i otele bırakmak için bir araç ayarlamışlardı. Nefes memnuniyetle kendini aracın arka koltuğuna attıktan sonra etrafı izleyerek otele geldi.

Allah'tan yemek onların otelinde olacaktı. Nefes odasına çıktığında üzerini çıkardı ve pijamalarını giyip kendini yatağa attı. Saatini bir saat on beş dakika sonraya kurduktan sonra tatlı bir uykuya daldı.

Alarmının çalmasıyla uyanınca hemen duşa girdi. Çıktığında hızlıca saçını kuruttu ve hafif bir makyaj yaptı. Bu yemek için Buket'ten sade, siyah, kare yaka, diz üstünde, üzerine oturan bir elbise ödünç almıştı. Elbisesini giydikten sonra ayağına topuklu ayakkabılarını giydi. Çantasına telefon ve odanın anahtarını koyduktan sonra aşağıda yemeğin gerçekleşeceği restorana indi.

Senden Başka Hiç KimseWhere stories live. Discover now