Bölüm 3: Tesadüfün Böylesi

359 44 5
                                    




Nefes pazartesi günü heyecanla erkenden uyandı. Duşunu aldıktan sonra makyajını yaptı ve bir gün öncesinden hazırladığı kıyafetlerini giydi. İlk iş günü için siyah kumaş pantolon, beyaz bir gömlek ve siyah topuklu ayakkabılar seçmişti. Akşamdan hazırladığı güzelce sarılmış sandviçini bir poşete koyup çantasına attı. Şirket yemek için ücret ödüyordu aslında ama Nefes'in yeniden başlamak için o paraya da ihtiyacı vardı.

Tamamen hazır olunca saate baktığında planladığından yarım saat önce hazır olduğunu fark etti. İlk gününde gecikmemek için dün Buket'in tarif ettiği şekilde ofise gitmiş, binayı dışarıdan görmüştü. Beş katlı, siyah camdan, modern, büyük bir binaydı.

İş yerine geldiğinde mesainin başlamasına hala bir saat vardı. 'Bu da biraz fazla erken mi oldu sanki?' diye söylendi kendi kendine. Ne yapsam diye düşünürken dün dolaşırken biraz ileride ağaçlarla çevrili bir park gördüğünü hatırladı ve kararlı adımlarla oraya doğru yöneldi. İş yeri oldukça merkezi bir yerdeydi. Etrafında kafe ve restoranlar ve başka iş yerleri de vardı.

İstanbul'un bu semtinde böyle yeşil bir alan olması çok hoşuna gitmişti. Park sabahın bu saatinde sakindi, köpeğini gezdiren bir kişi ve bir bankta oturan yaşlı bir çift dışında bomboştu.

Nefes parkın biraz derinliklerine doğru yürüdü ve insanların oturması için ahşap piknik masaları da olduğunu gördü. Öğle yemeklerini yemek için çok idealdi burası. En yakındaki masaya yürüyerek yürüyüş yolunu görecek şekilde masa kısmını arkasına alarak oturdu ve geriye yaslanıp derin bir nefes aldı.

Gözlerini kapatıp ilk gününün nasıl geçeceğini hayal etmeye başladı. Müdürü Meral Hanım'la iş görüşmesinde tanışmıştı. Biraz sert mizaçlıydı ama adil birine benziyordu. Zaten Buket de zamanında onunla çalışmıştı ve hakkında güzel şeyler söylüyordu. Departmanda Nefes gibi bir uzman daha vardı. Nefes henüz onunla tanışmamıştı.

Meral Hanım gelecek yıl emekli olmayı planladığı için yeni bir eleman alıp yetiştirme kararı almıştı şirket. Halkla ilişkilerde tüm bağlantıları aktarmak çok önemliydi. Birkaç ayda olacak bir iş olmadığından şirket erken davranıyordu. Genel olarak yönetim anlayışlarını beğenmişti. Yeni elemanı kendileri yetiştirmeyi planladıklarından kendisinin deneyimsizliğine de çok takılmamışlar, sadece yıllar önce çalıştığı işinden neden ayrıldığını ve sonrasında neden çalışmadığını sormuşlardı.

Nefes bu sorunun geleceğini biliyordu ama yine de görüşme sırasında bu soruya cevabı yüzünden işi kaybedeceğini düşünmüştü. 'Ailevi sebeplerden' cevabı ne kadar yeterli olabilirdi ki bir işveren için?

Neyse ki iş görüşmesinin büyük kısmı olay değerlendirmeleriyle geçmişti. Hangi durumlarda nasıl davranacağına yönelik birçok soru sormuştu Meral Hanım. Cevaplarını beğenmiş olacaktı ki işi Nefes'e vermeye karar vermişti.

Nefes saatine baktığında sekizi yirmi geçtiğini görünce gözlerine inanamadı ve hemen yerinden kalkarak hızlı adımlarla şirkete doğru yürümeye başladı.

Uzaktan şirketi gördüğünde lüks bir arabanın şirketin önüne park ettiğini ve uzun boylu bir adamın araçtan indiğini gördü. Mesafesi hala uzak olduğundan, adam da hızlı adımlarla şirkete girerken arkası dönük olduğundan yüzünü göremedi ama boyu ve siyah saçlarının duruşu ona Bay Kibir'i hatırlattı.

'Of Nefes, unut şu adamı. Dün de olur olmaz aklına geldi. Nesini düşünüyorsun ki sanki?' diye düşünerek şirketin önüne geldi. Kapıdan girdiğinde resepsiyoniste doğru yaklaşarak "Günaydın. Ben Nefes Karal. Bugün Halkla İlişkiler Departmanı'nda işe başlayacağım." dedi.

Senden Başka Hiç KimseNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ