Bölüm 17: Hediye ve Hayal Kırıklığı

277 37 10
                                    


Uçaktan indiklerinde Pamir yine Nefes'i çıkışta karşılamış, birlikte kontrol noktasına gelmişlerdi. İstanbul'da Elit Plus statüsünden ötürü kontrol noktalarından geçişleri çok hızlı olmuş, bu yüzden bagaj teslim alanında çok beklemişlerdi. Bavullarını aldıktan sonra yorgun bir şekilde çıkışa yürümüşler, kendilerini bekleyen arabaya atmışlardı.

Pamir hem bir şeyler söylemek istiyor hem de sessiz kalması gerektiğine inanıyordu. Nefes başını cama dayamış sessizce yolu izliyordu.

Nefes'in evine geldiklerinde Pamir dayanamayarak "Sen iyi misin? Çok durgunsun." dedi.

Nefes'in uçaktan indiklerinden beri ilk kez gülümsediğini görünce içi rahatladı. "İyiyim ama o kadar yorgun hissediyorum ki kendimi... Hafta sonu dinlenince kendime gelirim."

"Sevindim, ben de çekindim bir şey mi oldu diye..."

"Yok yok!" dedi Nefes. "Her şey için çok teşekkür ederim. Hayatımın en güzel gezisi, en güzel günleriydi. Hiç unutmayacağım bu seyahati."

"Bak buna da çok sevindim işte... Benim için de her şey harikaydı. Bana eşlik ederek San Francisco'yu yeniden yaşamama yardım ettiğin için ben de sana çok teşekkür ederim."

"Ne demek, zevkti." diyerek gülümsedi Nefes. "O zaman pazartesi görüşmek üzere... İyi akşamlar."

"Güle güle Nefes... İyi akşamlar."

Nefes arabadan indiğinde şoför valizini bagajdan çıkarmış onu bekliyordu. Pamir Nefes'in gülümseyerek Kazım Bey'e bir şeyler söylediğini sonra da valiziyle birlikte apartmana doğru yürüdüğünü gördü.

'Şimdi ne olacak?' diye düşündü. 'Geri döndük diye aramıza yine mesafe mi koyacağız? İş yerinde ona yaklaşamam... Dışarıda nasıl göreceğim peki?'

Başını koltuğa yaslayıp gözlerini kapattı... Bundan sonrası hiç kolay olmayacaktı.

**

Nefes hafta sonu evde bol bol dinlenmiş, Buket'e seyahatini anlatmıştı. Pamir çektikleri tüm resimleri cumartesi sabahı kalitesi düşmesin diye internet üzerinden bir siteden ona e-postayla göndermişti. Nefes tüm fotoğraflara defalarca baktı. Buket ve Anıl'a gezdiği yerleri keyifle gösterdi.

Daha önce San Francisco'ya gitmiş olmalarına rağmen Nefeslerin gittikleri bazı yerlere onlar bile şaşırmıştı. Filbert merdivenlerini hiç duymamışlardı mesela. Baker Plajını da hiç görmemişlerdi.

"Ne kadar şanslısın!" dedi Buket. "San Francisco'yu bu kadar iyi bilen biriyle gezme şansın olmuş. Biz öyle kendi kendimize ünlü yerlere gitmiştik sadece."

"Evet, Pamir inanılmazdı. Bir de her yerin tarihini biliyor. Öyle şeyler anlattı ki! Sanki kendi özel rehberimle gitmiştim oraya. Çok güzeldi gerçekten."

Hediyelerini verdiğinde Buket kar küresine bayılmış, Anıl Golden Gate köprüsünü görünce sesli bir kahkaha atmıştı.

"Biz gittiğimizde o kadar kısıtlı bir bütçeyle gitmiştik ki bu replikalardan almak istemiştim ama büyükleri çok pahalı diye küçücük bir tane alabilmiştim, bak!" diyerek ayağa kalktı. TV sehpasının altında bir sürü küçük hatıralıkların arasından minik bir replika çıkardı. "Kendim gitsem, kendime bunu alırdım vallahi." dedi Nefes'in hediyesini tekrar eline alarak. Sonra şüpheyle Buket'e baktı. "Sen tüyo mu verdin bizim kıza bakayım?" diye sordu.

Buket şaşkınlıkla Anıl'a bakarak "Ne tüyosu Anıl? Ben unutmuştum bile senin bunlardan istediğini." dedi.

Nefes en son Haziran'ın hediyesini çıkardı. "Bir de yeğenime şöyle bir şey aldım ama beğenir misiniz bilmiyorum..."

Senden Başka Hiç KimseWhere stories live. Discover now