42.Bölüm Geçmişin Suçluluğu

15.2K 1K 164
                                    

Bir oda, bir insana bu denli dar gelemezdi. Kulağındaki uğultular, Cenk'in sözlerini boğuk duymasını sağlıyordu. Genç adamın ağzından çıkan her kelimede kalbine hançer saplanıyordu sanki. Kanayan kalbindeki acı öyle yoğundu ki nefes almak gitgide zor hale geliyordu. Yüreği yanıyordu. Öğrendiği gerçekler vicdanına öyle yük oluyordu ki dayanılmaz hale geliyordu.

Öyle yalan bir rüyaya dalmıştı ki gerçekler tokat gibi yüzüne çarpmıştı. Sandığı kadar huzur dolu bir hayatı olmamıştı. Karısıyla severek evlenmemiş, onu el üstünde tutmamıştı. Hilal'i kalbinin en derinine koymamış, koymadığı gibi onu değerinden daha altta görmüştü. Yüzünden bir an dahi olsun gülümsemesini eksik etmemesi gereken kadını, hep kırıp dökmüştü. Karısı olmasının üstünde sadece insan olduğu için bile ona saygı duymamıştı. Koca bir enkazın altında kalmış gibiydi. Gittikçe nefesi kesiliyor, kalbini bir el sıkıyor, acısını katlanılmaz bir hale getiriyordu.

"Her şey anlattığım gibi. Demir Bey, sana tuzak kurmadan önce her şey çok karışmıştı. Selin sana dönmek istiyordu ve sen arada kalmıştın. Hilal'in hamile olması da taş üstünde taş bırakmamıştı. Hilal senden boşanmaya kararlıydı. Hatta son görüştüğünüzde Hilal'den af dilediğin halde kararından dönmemişti. Hilal senden boşanmaya kararlıydı..."

Cenk, yerdeki bakışlarını bir an olsun çekmiyordu. Tüm olanları anlatmak ona zor geliyordu. Boran'ın ve kendilerinin hatalarını eksiksiz anlatıyor, her detayda Boran'ın yaşadığı yıkımı tahmin edebiliyordu. Bu zamana kadar saklamak için çok direnmişti ama gerçekler çok uzun süre saklanamıyordu.

"... Hilal için o günler çok sıkıntılı geçti. Demir Bey sadece seninle değil Hilal ile de uğraştı. Hilal'in senden ayrılması için baskı yaptı. Ama Hilal'in ayrılma istemesinin sebebi o değildi. Senin düşüncelerini, onu sevmediğini, küçük gördüğünü öğrendi. Hilal ondan sonra boşanmak istedi senden. Her şey üst üste gelmişti. Aylarca senin ona pek iyi davrandığın söylenemez. Kelimeler ve duruş olarak iyiydin ama bakışların ve davranışların için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Hilal'i sevmediğini bakışlarınla belli ediyordun ilk başlarda..."

Derin nefes aldı Cenk. Zorlukla adama baktı. Boran sessizce onu dinliyor, kızarık gözleriyle ona bakıyordu. Onun yıkılmış hali karşısında derince yutkundu. Arkadaşı için derin bir üzüntü duydu.

"... Hilal ile evlenirken kıza söz hakkı bile  tanımadın. Onun düğün isteyip istemediğini sormadan düğünü kabul etmedin. Balayına bile gitmediniz. Evlenen çiften çok aynı evde yaşamaya başlayan kişiler gibiydiniz. Hilal ile çok fazla aynı ortama girmiyordun. Hilal evde kalmak istiyordu ve bu durum senin de işine geliyordu. O zamanki tavırlarına Hilal anlam veremedi. Komşu olmanıza rağmen seni çok tanımıyordu. O soğuk tavırlarını kişiliğine yordu. Doğrusunu söylemek gerekirse biz de tavırlarına anlam veremiyorduk. Boran gibi davranmıyordun, bambaşka birine dönüşmüştün..."

Boran, zorlukla nefes alıp verdi. Cenk, konuştukça Hilal'e karşı içinde derin bir suçluluk ve vicdan azabı çekiyordu. Bunları Hilal'e yapmış olamazdı. Biricik karısına kötü davranmış olamazdı. Ona kıyamazdı, gözünden akan yaşa sebep olamazdı.

Ama olmuştu!

Hilal, onun yüzünden zor zamanlar geçirmişti. Hilal'e kendini çok yalnız hissettirmiş olmalıydı. Kim bilir zavallı karısı o zamanlarda neler hissetmişti? Kalbi sızlıyordu, önceki Boran'dan utanç duyuyordu. Önceki Boran insan olmazdı.

"... Daha sonra anladık ki Selen seni manipüle ediyormuş. Sen zaten Selin'in ölümünden ötürü vicdan azabı çekiyordun zira Selin'in ölümüne sebep olarak kendini görüyordun..."

"Kaza geçirmişiz. Neden kendimi suçlu hissediyordum ki? Olanlara engel olamazdım." dedi Boran sakin bir tavırla. Bu yüzden Hilal'e kötü davranmış olamazdı.

Sevmiyorum Seni (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin