19.Bölüm Nasıl Unutabildin?

30.1K 1.2K 1.2K
                                    

Satır arası yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Keyifli okumalar dilerim...

3.5 Yıl Önce

Hilal, elindeki sarma dolu tabağı düşmemesi için sıkıca tutarak kapının ziline bastı. Annesi bir tencere sarma yapmış ve kızlarından birinin bir tabak da Hakan Beylere götürmesini istemişti. Banu ile yaptığı kavga sonucunda yenilen yine Hilal olmuş, şimdi de kapının açılmasını bekliyordu. Kapı açıldığında takım elbisesinin üzerine mutfak önlüğü geçirmiş bir Boran ile karşılaştı. Hilal böyle bir manzara beklemediğinden olsa gerek şaşkınlıkla bakmıştı adama.

"Hilal?"

Onun gibi şaşkın bakan adama ile kendini toparlayıp gülümsedi ve elindeki tabağı gösterdi. "Annem sarma yaptı, size de gönderdi." dedi neden geldiğini belirterek. Boran bunun üzerine başını sallamıştı. Bu sırada Can'ın ağlama sesi kulaklarına doldu. Boran kızın elinden sarma tabağını almayı unutarak içeriye doğru koştu. Hilal, kapıda öylece kalakalmıştı. Ne yapacağını bilemeyerek biraz bekledi ama Boran'ın gelmemesi ve Can'ın ağlaması çığlığa dönmesi üzerine içeriye doğru adımladı.

Can'ın ağlama sesleri mutfaktan geliyordu. Hilal'in yönü mutfağı buldu kısa sürede. İçeri girdiğinde Boran, hem kucağındaki Can'ı susturmaya çalışıyor hem de ocaktaki çorbayı karıştırıyordu. Gözleri Hilal'i bulduğunda mahcup bir şekilde gülümsedi.

"Kusura bakma Hilal, seni de öylece bıraktım kapıda. Can ağlayınca düştü sandım." Hilal anlayışla başını salladı. Bu sırada ocaktaki çorba fazla kaynayarak taşmaya başlamıştı. Bunu sonradan fark eden Boran gözlerini Hilal'den çekip endişeyle ocağın altını kapattı. Can'ın ağlaması daha da hızlandı. Babasının telaşı küçük bebeği ağlatmıştı.

"İstersen Can'ı ben alabilirim."

Boran bu teklifi bekliyormuş gibi Can'ı kızın kucağına bıraktı. Derin nefes alırken alnında biriken teri elinin tersi ile sildi.

"Sana zahmet olacak ama ben Can'ın mamasını hazırlayana kadar onunla ilgilenir misin?"

Hilal gülümseyerek başını salladı. "Tamam ben o zaman Can ile birlikte salona geçiyorum."

Hilal, Boran'ın cevabını beklemeden salona doğru adımladı. Bir yandan Can'ı sıkıca tutuyor bir yandan da sevimli bebeğin yanaklarını sulu sulu öpüyordu. Can çok sevimli bir çocuktu, Banu ve Hilal sırf bu yüzden çocuğu sevmeye geliyorlardı.

Salona vardığında elindeki oyun koluyla oynayan Burak'ı gördü. Burak oyunu oynamaya o kadar dalmıştı ki Hilal'i salona girince anca fark etti.

"Sen mi geldin Hilal abla. Hiç kapı zilini duymadım." Bakışlarını televizyon ekranından ayırmadı hiç. Oyundaki odağını kaybetmek istemiyordu. Hilal onun bu haline gülümsedi ve koltuğun kenarına oturdu. Kucağındaki Can'ı pışpışlayıp sakinleştirmeye çalıştı.

"Çok ağlıyor ya." dedi Burak huzursuzca. Hilal'in gözleri onu buldu ama Burak'ın ilgisi hala televizyondaydı. "Çok sevimli ama bazen öyle kıyamet koparıyor ki evden koşarak uzaklaşasım geliyor. Özellikle geceleri hiç susmuyor."

Burak'ın gözleri Hilal'in kucağındaki Can'ı buldu ve yüzünü garip şekillere sokarak Can'ı güldürmeye çalıştı. İşe yaramıştı, Can ona bakıp kıkırdamaya başladı.

"Bakıcısı vardı en son?"

Burak bu soru üzerine bıkkınlıkla ofladı. "Son bakıcının kocası başka şehre taşınma kararı alınca işi bırakmak durumunda kaldı. İyi bakıcı bulmak hayli zor oluyor. Neler duyuyoruz haberlerde. Gündüzleri kimse evde olmuyor, Can bakıcı ile tek başına kaldığı için abim bu konuda bayağı seçici davranıyor. İki haftadır biz nöbetleşe bakıyoruz."

Sevmiyorum Seni (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin