13.bölüm Boran'ın Değişimi

25.7K 1K 512
                                    

Hilal, yanı başında olan kıpırdanmayla gözlerini araladı. Boran, yine kabus görüyordu. Alnı terden sırılsıklam olan adam anlamsız kelimeler sayıklıyor, Hilal bu kelimelerin ne anlama geldiğini anlamlandıramıyordu. Endişeyle kocasını dürttü. Son zamanlarda onu sürekli kabuslardan uyandırır olmuştu. Sürekli kabus görüyordu.

Bir iki seslenme ve dürtme neticesinde Boran gözlerini açtı ve anlamsızca etrafına bakındı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. "İyi misin?" diye sordu Hilal sesini yumuşatarak. Kocasının bitmeyen kabusları onu da korkutmaya başlamıştı. Boran, sorusunu cevapsız bıraktı ve derin nefesler alıp vermeye başladı. Bu geceki gördüğü kabus diğerlerinden daha korkunçtu. Eğer biraz daha uyanmasa aklını yitirebilirdi.

Hilal, Boran'dan cevap alamayacağını anladı ve ısrar etmedi. Alnındaki ıslaklığı giderebilmek için saçlarını geriye atmak istedi ama elini havaya kaldırır kaldırmaz Boran elini itti. Bu hareketine şaşırırken adamın gözlerine baktı şaşkınlıkla. Boran hiç olmadığı kadar kızgın bir şekilde kendisine bakıyordu. "Dokunma bana!" dedi tıslayarak. Hilal bu tavrından ürktü. Daha önce de kabuslardan sonra kızmıştı ama bu kadar ters tepki vermemişti.

Dolan gözlerini saklama ihtiyacı hissederek saate baktı. Sabahın beşine geliyordu. Boran yataktan kalktı, sinirli adımlarla banyoya gitti. Bir damlanın gözünden düşmesiyle kendine kızdı. Ne diye hemen duygusala bağlıyordu? Kocası her kabus gördüğünde bu hale bürünüyordu. Bir türlü rüyadan sonra ona dokunmamasını öğrenememişti. Yatağa geri uzandı. İçinin sıkkınlığını gidermek istercesine gözlerini yumdu. Uyursa belki daha dinç uyanabilirdi.

Dakikalar geçmiş ama bir türlü uyuyamamıştı. Derin düşüncelerde boğulurken Boran banyodan çıktı. Genç adamla göz göze geldiler. Boran'ın yüzündeki o sinirli ifade hala duruyordu. Boran, gözlerini çekip saçlarını kurulaya kurulaya odadan çıktı. Onun nereye gittiğine anlam veremedi Hilal. Belki su içmeye gitmişti.

Bu sefer o girdi banyoya. Soğuk su ona iyi gelecekti. Kıyafetlerini ayarlayıp girdi banyoya. Geçen dakikalar sonra işini halledip çıktı banyodan. Boran odada yoktu. Su içmeye gitmemiş miydi yani? Odadan çıkıp genç adama bakındı. Boran salondaki koltuğa geçmiş öylece tavana bakıyordu. Hilal'in geldiğini fark etmemişti. Genç kadın, adamın odası yerine salonda uyumasına anlam veremese de kırılmıştı. Omuzları düşük şekilde odasına geri  döndü. Gece uyumadan önceki  adam ile sabah uyandıkları adam bambaşkaydı. Gece Boran ona hiç olmadığı kadar yakın ve samimiydi. Şimdi ise bir buz dağı vardı sanki aralarında.

Sabah sekize gelirken Boran odasına gelmiş kadına bakmadan iş kıyafetlerini giymeye başladı. Hilal yok sayılmasına içerlendi. Boran sanki o odada yokmuş gibi davranıyordu. "Kahvaltı etmeyecek misin?" Konuşturmak için sordu bu soruyu. Neden ona bu şekilde davranıyordu bilmek istiyordu.

Boran kısa bir an ona bakıp sonra tekrar işine döndü. "Hayır." dedi sadece. Oldukça soğuk ve mesafeli cevapla kalakaldı Hilal. Bir şey diyemedi, öylece kırgın gözlerle Boran'ı izledi. Boran kısa  sürede üzerini giyinip tek kelime etmeden evden çıktı. Kapının kapanmasıyla göz yaşlarını serbest bıraktı kadın. Bir günde ne olmuştu bu adama?

Saatler öğleni bulurken çalan zil sesiyle kapıya yöneldi. Gelen Can ve Kaan'dı. Yerlerde sürünen moraline rağmen samimi bir şekilde gülümsedi onlara. "Hilal, ben geldim." dedi Can sevimlilikle. Hilal onun başını sevdi ve "Hoş geldin tatlım." diye mırıldandı. Kaan'a döndü, genç adam dikkatle ona bakıyordu. Bir terslik olduğunu sezmiş gibiydi.

"İyi misin Hilal?" diye sordu. Hilal başını aşağı yukarı sallasa da yüz ifadesi bir şeylerin ters gittiğini ele veriyordu.

"Emin misin?" diye sordu bu sefer. Hilal çok bitkin ve üzgün görünüyordu. Hilal, Kaan'ın ona inanmayacağını biliyordu. Onu kısa süreli olarak tanıyordu ama Kaan onu çoktan çözmüştü. Her dediğinden, her mimiğinden ruh halini anlayabiliyordu.

Sevmiyorum Seni (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin