2

604 72 73
                                    


please, don't be in love with someone else

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

please, don't be in love with someone else.


2. Bölüm


Bir gülümseme, bir selam veriş ve ufak bir selamlaşma. Kötü geçen bir günü böyle basit şeyler güzelleştirebilirdi. Tanıdık bir yüz stresinizi azaltabilir, rahatlamanızı sağlayabilirdi. Çünkü kocaman bir kalabalığın içinde kendinizi kimsesiz gibi hissetmemenizi, bazen o tanıdık insanlar sağlardı. 

Bugün o insanlardan bir tanesine bile sahip değildim. 

Sabah dersime girmiş, öğleden sonraki dersim için bekliyordum. Derslerin aralarındaki bu uzun süreyi hiç sevmiyordum. Oysa eskiden severdim çünkü eskiden, hiç yalnız beklemem gerekmemişti. Ya arkadaşlarım ya da Jungkook, mutlaka yanımda olurlardı. 

Hep öyle kalacağını sanıyordum ve şimdi etrafımı saran bu yalnızlık resmen benimle dalga geçiyordu. Sandıklarım, yaşananlardan o kadar farklıydı ki şaşırıp kalıyordum ama sonra şaşırdığım için kendime kızıyordum çünkü bunu ben yapmıştım. Sadece... Yalnızlığın böyle kötü hissettirebileceğini, etrafın kalabalığını izlerken kendi minik kalabalığımı bu denli çok özleyebileceğimi hiç düşünmemiştim. Üstesinden gelebileceğimi düşünmüştüm. Alışabileceğimi düşünmüş, bu yalnızlığa bile bile yürümüştüm. Şimdi ise kalbim ağrıyordu, canım yanıyordu. 

Arkadaşlarım etrafımdayken sürekli konuşan, şakalar yapan, en kötü günde bile neşelenebilecek bir şeyler bulan biriydim. Yalnız kalmak beni böyle karamsar, ruhsuz bir insana dönüştürmek zorunda mıydı gerçekten? Yalnız başımayken güzel vakit geçiremez miydim? Bu, göründüğü kadar korkutucu olamayabilirdi belki. Neden deneyemiyordum? Neden denemiyor, kantinin en köşe masasında tek başıma otururken gelip geçen insanları izliyordum?

Meşgul görünmek için arada bir karıştırdığım not defterim ve ders kitaplarım önümde adeta kendimi kandırışımın, yalanımın bir aynası olarak duruyor, tüm yazılar birbirine karışıyordu. Tek kelime okuyamıyor, okuduğumu anlayamıyordum. Dün bir zamanlar her şeyim olan insanlara öylece uzaktan, bir avuç yabancıya bakar gibi bakmak beni çok üzmüş, strese girmeme sebep olmuştu. Onlarla her zaman böyle karşılaşacak, hiç konuşmadan yanlarından geçip gidecek miydim yani? Jisoo konuşmama fırsat verip beni dinlese bile bu, arkadaşlarıyla arasını açacaktı. Bunu istemiyordum. Beni her gördüğünde yanlarına çağıracağını bildiğim Roseanne ile arama mesafe koymaya ise kararlıydım. 

Jungkook'tan en yakın arkadaşım, diye bahsetmişti. Benim arkadaşım, sevgilim, her şeyim olan adam bir anda benden başka herkesin arkadaşı olmuştu. Benden başkasının sevgilisi, her şeyi olmuş muydu ya da olur muydu bilmiyordum ama düşüncesi bile kalbime ağrı veriyordu. Onu bir başkasına bana sarıldığı gibi sarılırken, öperken, gülerken düşünmek acı veriyordu. Bir başkasını, beni sevdiği gibi severken düşünmek, canımı yakıyordu.

glimpse of us | liskookWhere stories live. Discover now