7

660 84 184
                                    

maybe hating you's the only way it doesn't hurt

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

maybe hating you's the only way it doesn't hurt.

7. Bölüm

Tanrısal bakış açısı,

Tamamlanamayan sözler.

Eksik cümleler. 

Dolu gözlerle, çaresiz bakışlar. 

Jungkook kantine, arkadaşlarının yanına giderken bunları aklından çıkaramıyordu. Geri dönmek, Lisa'yı omuzlarından sarsarak anlatmasını söylemek istiyordu. 

Anlat çünkü seni çok özledim, demek istiyordu.

Anlat çünkü bana neyle gelirsen gel, seni kabul edeceğim. Senden başka gidecek yolum yok benim, ben bunu öğrendim.

Kantine girdi, arkadaşlarının her zaman oturduğu masaya oturarak sırt çantasını sandalyeye astı. Namjoon başını ders notlarından kaldırarak arkadaşının yüzüne baktı. "Sen iyi misin?" diye sordu. "Bu surat ifadesi ders çok yorucu geçti diye olamaz herhalde?" Sonra bakışlarını Jungkook'tan çekerek ders notlarını düzenlemeye çalışan Roseanne'e baktı. Kaş göz işaretiyle ne olduğunu sorduğunda kız önüne dökülen saçlarını kulağının gerisine atarken bilmediğini söylercesine dudağını büktü. 

Jungkook bir şeyi olmadığını söyleyecekken masaya gürültülü bir şekilde oturan Taehyung ile herkesin dikkati ona döndü. "Sana ne oluyor amına koyayım?" diye çıkıştı Namjoon. "Bugün sizin derdiniz ne?" 

Taehyung'un yüzünde karmaşık bir ifade vardı. Bir hata yaptığını ya da fazla fevri davrandığını düşündüğünde oluşan bir ifadeydi bu ancak tüm arkadaşları buradayken ona böyle düşündürecek kişi kim olabilirdi ki? 

Masada çok geçmeden, ikilinin moral bozukluğunu dağıtmayı amaçlayan başka bir muhabbet döndürülmeye başlanırken Jungkook'un bakışları kantinin girişine döndü. Lisa da o sırada kantinden içeriye girdi. Jungkook onu gördüğünde, istemsizce oturduğu yerde dikleşti, bakışları dikkatle onun üzerinde gezindi. 

İlk dikkatini çeken şey, onun ne kadar solgun gözüktüğüydü. Sınıftan buraya gelene kadar sanki bir anda dünyası başına yıkılmıştı. Jungkook sınıftan çıkarken de üzgün görünüyordu ama böyle perişan gözükmediğinden emindi Jungkook. Böyle gözükseydi, o an onun yanından ayrılmazdı. İstese de ayrılamazdı. Kaldı ki, ayrılmak da istemezdi. 

Lisa, kantinin bir köşesinde, gözlerden uzak bir masa seçerek oraya yürürken Jungkook masaya dönerek Taehyung'a baktı. O da Lisa'ya bakıyordu. Kaşları çatılırken Taehyung'un kantine bu binanın girişinden indiğini de anımsadı. Lisa ile mi konuşmuştu? Ona ne söylemişti?

"Ne söyledin ona?" diye sordu kendini tutamayarak. Taehyung irkilerek başını kaldırdı ve Jungkook ile göz göze geldi. "Ne?"

"Ona ne söyledin, diye sordum," dedi Jungkook gittikçe sesine karışan öfkeyle. Taehyung bakışlarını kaçırdı, yanında oturan Jennie'nin bakışları ikisi arasında gidip gelirken en sonunda Taehyung'da durdu. "Ben..." diye mırıldandı Taehyung. "Ben sadece, sana zarar verdiğini düşündüğüm için..."

glimpse of us | liskookWhere stories live. Discover now