15

535 70 98
                                    

you're still the oxygen i breath, i see your face when i close my eyes

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

you're still the oxygen i breath, i see your face when i close my eyes.

15. Bölüm


Gözlerdeki gerçeği göremezseniz, ağzın söylediği yalanlarla yaşardınız.

Jungkook son bir yılını böyle geçirmişti. O gerçeği şimdi görüyordu. 

O gerçek, aslında başından beri gözlerinin içine bakıyorken üstelik. Ben buradayım, diyorken. Fark edilmek için hep yaşlarla parıldıyorken. 

Aklını yitirecekmiş gibi hissediyordu. Delirmenin eşiğindeydi sanki ve her hücresi ona, o eşiği bile çoktan geçtiğini fısıldıyordu. Gözlerinde biriken yaşlara rağmen ağlamamak için kendisini sıkıyor ama bu çabanın da bir yerde patlak vereceğini ve eninde sonunda dağılacağını biliyordu. Yatağına yatırdığı, üzerini örttüğü kızdan gözünü alamıyordu. Ona bakarken, o örtünün altındaki bedenin ne kadar zayıfladığını delirmenin eşiğini geçmiş aklında düşünmeye çalışıyor, geç kalıp kalmadığını anlamaya çalışıyordu. 

Onu kucağında taşıdığında çok zayıf olduğunu hissetmişti ki bu kendisinden nefret etmesine sebep oluyordu. Lalisa ve James'i babaları geldiği için evden aldıkları gün de onu kucağında taşımıştı, nasıl fark edememişti? O an bu zayıflık nasıl çekmemişti dikkatini? James'in yüzüne bakıp ablasının iyi olduğunu nasıl söyleyebilmişti?

Odanın kapısının aralandığını duyarak başını kaldırdı, içeriye giren Roseanne'e baktı. Elinde dumanı tüten bir kupa tutuyordu. Çekingen bir ifadeyle bakışlarını odanın içinde gezdirdi ve "Uyudu mu?" diye sordu. "Onun için sıcak bir şeyler hazırlamıştım, çok üşüdü diye." Jungkook oturduğu yatağın kenarında dirseklerini dizlerine yasladı, başını ellerinin arasına alırken "Uyudu," dedi. "Siz üzerini değiştirip çıktıktan sonra beş dakika bile duramadı."

Roseanne içeriye adımladı, elindeki kupayı Jungkook'a uzattı ve "Sen al o zaman," dedi. "Ballı tarçınlı süt seviyor musun bilmiyorum ama en azından sıcak, için ısınır." 

Başını iki yana sallayarak "İstemiyorum," diye fısıldadı Jungkook. "İçimin ısınmasını hak etmiyorum bile." Bu sözler üzerine Roseanne kupayı ellerini ısıtabileceği şekilde avuçlarının arasında tutarak arkasında duran makyaj masasına yaslandı ve "Dürüst olmak gerekirse ben de hak ettiğini düşünmüyorum," dedi. "Lalisa ile çok fazla konuşma, yaşadıklarını öğrenme fırsatım olmadı, başından beri sizden öğrenme fırsatım vardı ama bunu istemedim de. Sadece gözlerine bakarak bile ne kadar acı çektiğini görebiliyordum, Jungkook. Keşke seni bırakıp gitmesine izin vermeseydin, gururun ayakta kalsın diye uğraşacağına onun peşinden koşsaydın. Birbirinizi ne kadar çok sevdiğinizi görmek için size biraz bile bakmak yetiyor yalnızca kelimelere inanmak bakışlarınıza haksızlık değil mi sence de?"

glimpse of us | liskookWhere stories live. Discover now