16

499 62 97
                                    

love me at my lowest, i'll love you when you're barely holdin' on

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

love me at my lowest, i'll love you when you're barely holdin' on.

16. Bölüm

Düşündüklerinin ağırlığı kalbine sızı diye çöktüğünde uyuyamazmış insan. 

Nefes almak zor gelirmiş düşünceler ağırlaştıkça, her zaman uyuduğun yatak dar gelir, dönüp durarak sabahı etmek kaçınılmaz olurmuş.

Tavanla bakıştığım yatakta uyuyamadığım kaçıncı saatin içinde olduğumu bilmiyor ancak uyuyamayan tek kişi olmadığımı, evin içinde dolaştığını duyduğum ve Jungkook'a ait olduğunu bildiğim adım seslerinden anlayabiliyordum. 

Eve geldiğimizde, James'in endişelerini yatıştırabilmek adına yemek yemiştim ve şimdi o yemek midemi ağırlaştırıyor, dönüp dururken o yemeği kusma ihtiyacımın önünü kesmeye çalışıyordum. Midem kasılıyor, stresle nefes almaya çalışıyordum. Elimin üzerini kaşıyor, midemden atamadığım ağrıyı elimi kanatarak acı diye bedenimden atmaya çalışıyordum. 

Kusmak için kalkarsam Jungkook'un beni göreceğini, gördüğünde kahrolacağını biliyordum. Daha önce bunu ondan gizlemeyi birçok sefer başarmıştım, yine sessiz olabilirsem başarabileceğime inanıyordum bir yandan ama olur da yapamazsam diye bu defa işleri riske atamıyordum. 

Elimi karnıma yaslayarak yatakta sırt üstü döndüm, ağır ağır nefesler alarak mide bulantımı bastırmaya çalıştım. Midem bu kadar doluyken uyumak zor geliyordu. "Kusmak yok," diye mırıldandım kendi kendime. "James için..." Gözümden bir damla yaşın şakağıma doğru süzüldüğünü hissederken "Jungkook için," diye fısıltıyla ekledim. 

Keşke bunun kendim için de olduğunu söyleyebilseydim, diye düşünmeden duramadım. Keşke kendime zarar vermemeyi, kendim için istiyor olsaydım

Keşke sevebilseydim kendimi. 

Dudaklarımdan bir hıçkırık koptu ve bu hıçkırık şiddetli bir mide bulantısını peşinde getirdi. Yatakta doğrularak elimi ağzıma örttüm, yataktan kalkmak için yorganı üzerimden atmaya çalıştım. Bacaklarıma dolanan yorganı üzerimden atmak bile zor bir iş haline gelirken kaldıramadığım yorgan bir anda üzerimden çekildi, yatağın kenarına bir ağırlık çökerken yüzümü avuçlayan sıcak elleri hissederek o ellerin sahibine bakmaya çalıştım. 

Odağımı sağlayamıyordum. Kusmamak için direnirken tüm gücümü tüketmişim gibi hissediyordum. 

"Lisa," diyen endişeli sesini duyduğumda Jungkook'a odaklanmaya çabaladım. "Güzelim, bana bak... Geçti, iyisin." Ağzıma örttüğüm elim güçsüzce düşerken başımı iki yana sallamaya çalıştım. "Banyoya," dedim sanki maraton koşmuşum gibi nefes nefese kalırken. "Banyoya gitmem gerekiyor... Lütfen beni oraya..."

glimpse of us | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin