27. BÖLÜM

6.6K 380 49
                                    

Yeniden merhaba, canımmlar.

Keyifli okumalar 🦄

[2. KISIM]

7. BÖLÜM

Adliyenin giriş kapısından hızlıca içeri girerken, Nazım başkomiser arkamdaydı. Sabah erkenden hazırlanıp, adliyeye gelmiştim. Bu sırada Nazım başkomisere de haber verip adliyeye gelmesini söylemiştim.

Düne göre daha iyiydim ama hâlâ her an tansiyonum yükselecek gibiydi. İlaçları kullansam bile stresten ve sinirden uzak durmam gerekiyordu, en azından her seferinde danıştığım doktorum öyle söylüyordu. Benim için pek mümkün olmayan şeylerdi.

Kaya'yı da timi de dünden beri hiç görmemiştim. Kaya'ya olan sinirim yüzünden dün olay yerini terk edip eve gitmiştim, onlarla gün içerisinde görüşecektim ama önce Nazım başkomiserden bilgileri almak gerekiyordu.

Kaya evime gelip benimle ilgilenmiş olsa da, ona olan sinirim hâlâ hat safhadaydı. Silahını çekmeyip bana siper oluşuna sinirliydim. Neticede askerdi ve önce kendi canını, ardından yanındaki kişinin hayatını düşünmek zorundaydı. Onların mesleğinde fedakarlık yoktu, fedakarlığın sonunda al bayrağa sarılı tabut vardı.

Ya benim yüzümden ona bir şey olsaydı?

Düşüncelerimden ürperdim. Midem kasıldı. Odama gidene kadar düşünmemeye çalışıyordum oysa...

Odaya girdiğimizde, "Evet, seni dinliyorum Nazım başkomiser," dedim, montumu asıp çantalarımı masanın üzerine bıraktım.

"Efendim dediğiniz gibi 30 FT 088 plakalı aracı araştırdık, Hakkari çıkışında, dağlık araziye yakın bir yerde terk edilmiş vaziyette bulduk. İçindekilerden ne yazık ki bir ize rastlamadık," dediğinde sert bir nefes verdim.

"Güvenlik kameralarından eşgal tanımı yapabildiniz mi?" diye sordum.

"Aslında bende size bir kaç güvelik kamerası kaydını izletecektim," diyerek elinde tuttuğu tableti avuçlarının arasına aldı ve bir şeyler yaptı. Ardından yanıma yaklaşıp bana uzattı. "Kişilerin yüzünde kar maskesi olmakla birlikte pikap aracın arkasında oturan kişiler yalnızca korku yaratmak için havaya sıkmışlar."

Kaşlarım çatıldı. Kayıt oynadığında gittiğimiz lokantayı sağ açıdan alan kamera kaydı olduğunu farkettim. Yani ben görünmüyordum, Kaya'nın da bir kısmı görünüyordu. Dakikalar sonra sokağın başından bir araç çıkıyor, tepesinde ki iki kişi ellerinde tuttuğu tabancalarla havaya doğru sıkmaya başlıyordu. Asla bir yere hedef almıyorlardı.

Kaya görüntüden bir süre çıkıp yeniden giriyor ve elindeki silahla çıkıyordu. Ancak o da yalnızca havaya kurşun sıktıklarını anladığı için, silahını yeniden beline takıyordu. Şehir içinde hele ki ona yönelik bir saldırı yokken vur emri yoktu sanırım. Çünkü benim öyleydi...

Sonra iki kayıt daha oynadı yalnızca pikapın geçtiği lokasyonlarının kaydıydı. Araçta biri şoför üç kişi vardı ama yüzleri maskeli olduğu için yüz tanımı yapılmıyordu. Tableti yeniden Nazım başkomisere uzattım, "Kayıtları bana gönder, Nazım. Ayrıca bana bir araç ayarlayabilir miyiz? Arabam gelene kadar kullanmam gerekiyor."

"Tabi efendim ama başsavcıya söyleseydiniz size bir araç tahsis ederdi," dediğinde ona döndüm.

"İsteseydim, söylerdim değil mi?" Dudaklarını birbirine bastırarak başını salladı. "Neyse, ayarlayabilir miyiz araç?"

SEFİD Where stories live. Discover now