32. BÖLÜM

3.5K 292 58
                                    

Canımmmm, biz geldik.

Bölümü geçiş bölümü gibi varsayabiliriz, tamamen Kaya ve Ahu Beyaz odaklı bir bölümdü. Sonu hariç bdnd İkisini beraber yazmak çok zormuş onu farkettim, aşırıya kaçmamak için kaç sahneyi silip baştan yazdığımı hatırlamıyorum bile... Beynim şuralara bir yerlere akmış olabilir hdhd

Neyse, keyifle oku bir tanem. 🦄

2. KISIM

12. BÖLÜM

Parmaklarımın arasında kalemi döndürürken aklım sık sık Kaya'yla öpüştüğümüz ana gidiyordu. Tutkuyla öpüşlerinin sonunda hediyesini alarak teşekkür ederek evden ayrılmıştı ve ben o gittiği anda et yığını gibi yere yığılmış vücuduma nazaran soğuk olan ellerimle yanan yanaklarımı avuçlamıştım. İlk defa Kaya'nın gidişine minnettardım, çünkü konuşacak hatta yüzüne bakacak hâlim bile kalmamıştı. Üzerinden iki gün geçmişti ama o öpüşü her an hissediyordum. İyice delirmeden kendimi işe vermeye çalışsam da olmuyordu, Kaya aklıma gelince ölecekmişim gibi heyecanlanıyor utanıyorum.

Acaba toksik bir insan olmaya mı başlamıştım?

Telefonuma gelen mesajla irkildim. İyice leyla olmuştum. Telefonumu elime aldığımda mesajın İpek'den geldiğini gördüm. Panikle hemen ayaklandım, eşyalarımı toplamaya başladım. Sabah adliyeye geçmeden önce İpek aramış, geleceğini söylemişti. Çoktan gelmiş, muhtemelen havalimanında onu almamı bekliyordu.

Çantamı kaptığım gibi odamdan çıktım, yardımcım Saliha'ya önemli bir şey olduğu taktirde hemen haber vermesini tembihlemiştim. Doğan'ı henüz bulamamıştık ama yer yarılıp içine girse de bulacaktım onu, başka yolu yoktu.
Berfin hastaneden dün taburcu olmuştu, ailesi yanına almak istese de buna müsaade etmemiş isterlerse evimize gelip ziyaret edebileceklerini altını çizerek söylemiştim. İstemeye istemeye kabul etmişlerdi.

Şimdi bizim evdeydi Berfin, kardeşleri yanındaydı, bu şekilde daha rahat edecekti Berfin ve şu an onun konforundan daha önemli hiç bir şey yoktu. Annesi ve babasının boş konuşmalarıyla canı sıkılsın istemiyordum, Berfin biraz toparlanana kadar bir araya getirmemeye çalışacaktım. Umarım doğru olanı yapıyordum.

Arabama bindim ve hızlıca havalimanına sürdüm, İpek beklemekten nefret ederdi ve umarım tahammül sınırlarını zorlamamışımdır. Yirmi dakikalık yolun sonunda havalimanına geldiğimde somurtarak elindeki telefona bakan, bir eliyle de valizini parçalamak ister gibi tutan arkadaşımı görünce yutkundum.

Kornaya bastığımda herhangi bir irkilme belirtisi göstermedi, deccalin kız kardeşiymiş gibi yavaşça başını kaldırdı ve bana korkunç kahverengi gözleriyle baktı. Yutkundum ama kocaman sırıtarak kapıyı açıp arabadan indim. Yanaklarım yırtılmak üzereydi. "Beşlik simit gibi sırıttığına göre yaptığın densizliğin farkındasındır diye düşünüyorum," diye konuştu ölümcül bir sesle.

"Ne yapmışım," dedim anlamazdan gelerek, sesim içime kaçtığı için boğazımı temizledim.

"İki gündür üç saatlik uykuyla hayatta kaldığım yetmemiş gibi, uçakta arka koltukta ağlayan ve takıntılı aşığım gibi beni ayağıyla dürten bir velet yüzünden geçirdiğim tatsız uçuşun ardından sabah beni alması için anlaştığım arkadaşımın gelmediğini görmek inan bana Chucky olup herkesi öldürmem için yeterli," dediğinde soluksuz konuştuğu cümlesine nefes almadan ekleme yaptı. "Ve yıllarca uğruna mücadele ettiğim, sivilce tedavisi gördüğüm mesleğim umurumda bile olmaz."

SEFİD Where stories live. Discover now