30. BÖLÜM

7.4K 537 92
                                    

Herkese selam,

Bugün 2 Şubat, yani iki yıl önce bugün Sefid'i kurgulamaya başladığım gün. Çok zorlu yollardan geçmeseydim elbette bu kurguyu defalarca kez final vermiştim ama kısmet değilmiş, inşallah bu yıl final olacak.

İkinci yılımız da kocaman bir aile olduk, hepinize minnettarım. Hiç bir zaman okunma gibi bir derdim yoktu, yalnızca kafam dağılsın diye yazmıştım ama şimdi buradayız. 200 bin okunmaya az kalmışken ikinci yılımızı da kutlamış olayım. Sayı örtüsünün mükemmelliğine bakar mısınız ölücem sanırım jdjdjf

Ayrıca sizlere bir şey sormak istiyorum. Barış'ın hikayesini oluşturduğumu söyledim daha önce ama yan kitap için oldukça kısa ve zaman atlamalı... Yani demek istediğim bir iki bölüm sonrasında yalnızca Barış'ı içeren bir bölümde yayınlayabilirim ya da herhangi bir bölümün içerisinde ona da bir yer ayırabilirim. Ne dersiniz? Çünkü onun da okunmaya ihtiyacı var, ancak o kadar kederli bir hikâyeki nasıl yazacağımı ya da oluşturacağımı bilemiyorum, bana yardım edin.

Kapak içinde canım aşkım bebeğim hilalsemzz çok teşekkür ederim. Bütün kurgularımın kapağını kendisine yaptırdığım doğrudur, başının belasıyım yavrum jdjd

Şövket Elekberova - Fuzuli Katantanası

[2. KISIM]

10. BÖLÜM

Berfin masaya iki bardak çay koyup karşıma oturduğunda, başımı telefondan kaldırıp gülümsedim. Haftasonu olduğu için ikimizde işe gitmemiştik, daha doğrusu Berfin kaç gündür peşpeşe nöbetleri olduğu için iki gün boyunca dinlenecekti.

Hem yarın 29 Ekim'di.

Bütün hafta boyunca kan davalı aileyle uğraşıp durmuştum ancak ne gençleri ne de aile büyüklerini ikna edememiştim. Sinirden delirmek üzereydim. Büyükleri anlıyordum, inatçı olabiliyorlardı bazen ama gençlere ne oluyordu? Olay yaşandığı zaman çoğu doğmamıştı bile.

Rıfat beyle görüşüp ikna olmadıklarını söylediğimde bunu tahmin ettiğini söylemişti. O yüzden doğrudan Özdemir Aslan, yani tıpkı onun gibi aileyi temsil eden adamla görüşmemi istemişti. Dediğine göre ailenin büyük kısmına söz geçirebiliyormuş.

Özdemir beyle görüşme ayarlamak için Fransa'dan gelmesini beklemeliydim. Adam dört yıl önce ailesiyle birlikte yurtdışına yerleşmişti. Pazartesi günü gelecekti, umuyordum ki bu işi kökünden çözecektik.

"Ahu abla, çayın soğudu," diyen Berfin'e döndüm. Başımı salladım, telefonu masanın üzerine gelişi güzel bıraktım. "Çok düşünüyorsun, biraz dinlenmeye ihtiyacın var."

Çayımı alıp yudumlamadan önce derin bir nefes aldım. "İyiyim ben, iş problemleri işte," diye konuştum. Yalnızca iş değildi kafamı meşgul eden, Kaya ve tim hâlâ dönmemişti. İki hafta olmuştu gideli ve hiç bir haber yoktu. İçim içimi yiyordu, genelde de bu kadar uzun sürer miydi bilmiyordum, bende albayla görüşmüştüm geçen gün.

Bahanemde hazırdı, Malik soruşturması.

Albay beni görünce neredeyse hiç şaşırmamıştı. Ona tim hakkında endişelerimi söyleyince gülümsemişti, ki normalde pek gülmeyi tercih eden bir adam değildi. Bana timin şu anda Malik'in peşinde olduklarını, o yüzden görev sürelerinin uzadığını söylemişti. Hatta ona kalırsa çok kısa bir zamandır görevdelermiş.

SEFİD Where stories live. Discover now