TEŞEKKÜR EDERİM

35.2K 1.3K 100
                                    

"Sizde gelin" dedim kapıyı açıp aşağı inmeden önce. Yağmur fazla şiddetlenmişti,tam bir kıyamet vardı dışarda.
Harun dedemlerin evinin önüne getirmişti ama köyün çamurlu yollarıyla dönmesi çok zordu. Bu şekilde sessiz kalmam ayıp olurdu benim açımdan.

"Sen git sorun -"

"Lütfen" diye kestim lafını gözlerimi onun pür dikkat gözlerime bakan gözlerinden çekerek." En azından yağmur dinene kadar bir bardak sıcak çay içerisiniz"

Beni eve getirmeseydi belkide gideceği yere çoktan varmıştı. Üstelik yolda araba sürekli arıza verdi. Böyle giderse yolda kalma ihtimali çok büyüktü.
Sessizce ve kararsızca düşünürken susmadım yine."Sanırım benizininzde az eminim ki gideceğiniz yere kadar götürmez sizi"

İçli nefes vererek olumlu anlamda salladı başını. "Sorun değil, ben arabada beklerim"

"Olur mu öyle şey Ağam? Dedemlerin evinde kimseler yok zaten"

"Rahatsızlık vermeyeyim ben şimdi, sen git-"

"Lütfen" diye ikinci kez ısrarla kestim lafını." Lütfen gelin"

Karşımda o olsun ve ya başka biri olsun bu şekilde dışarda bırakmaya gönlüm asla razı gelmezdi.
Dedemler rahat insanlardı o yüzden davet ederken zerre çekinme gereği duymadım.
Harunun nasıl yardımsever ve iyi kalpli biri olduğunu tüm Mardin gibi onlarda biliyordu.
O yüzden yanlış anlama ihtimalleri pek yoktu.

"Hadi gidelim" dedim son kez arından açık olan kapıdan yavaşça inerken o da emniyet kemerini çözüp aşağı indi sessizce.
Yağmur o kadar şiddetliydi ki , gökgürültüsünün sesi bile zar zor duyuluyordu.

Ben önden koşarak eve taraf gittiğimde hızlı adımlarla peşimden gelmişti. Yinede ıslanmıştık ikimizde.

Dedemlerin evi eski bir ev olduğundan baya küçük ama aynı zamanda sımsıcaktı. Kapıyı durmadan defalarca çalmamla önce ses duyulmadı aradan geçen bir kaç dakikanın sonunda babannemin sesi duyuldu nihayet.

" Kim o?" Dedi kapıyı açmadan önce.

Yerimde titrerken artık bedenimde kuru bir tarafım kalmamıştı. " Benim babanne, Güneş"

"Güneşim?!" Diye sesini yükseltip kilidi açmasıyla zorlukla gülümsedim. Harun benim aksime bir heykel gibi dik dayanmıştı olduğu yerde.

Kapı açıldığında beyaz saçlı babannemin endişeli yüz hali girdi görüş alanıma.

" Yavrum bu ne hal?" Dedi kapıyı açıp kenara çekilirken" İçeri girin hemen"

~🌱

Evde bulunan kıyafetlerinden birini üzerime giyip ıslak saçlarımı açarak tarak yardımıyla şekillendirdim.
Mavi papatya desenli tek bir elbisem vardı burada ,geri kalanları fazla inceydi.

Ben üç odalı evin diğer odasında üzerimi giyerken Harun sırılsıklam vaziyette sobanın yanında oturmuş dedemle sohbet ediyordu.

Abimin tek bir kazağı vardı ama Harun gibi iri bir bedene fazla küçük geleceğinden teklif dahi edememiştim. Hasta olacaktı büyük ihtimalle.

"Çorba hazır yavrum"

"Geliyorum babanne" diye hafifçe yükselttim sesimi endişeli yüz halimi silmeden. Adamın başına bela olmuşum gibi hissediyordum. Belki de daha önemli işleri vardı.

Berzan kazadan sonra odasına kapandığı için tüm sorumluluklar Harunun üzerindeydi. Bazen eve geldiği bile olmuyordu işleri yüzünden.

Belki sevgilisi vardır.

DELİ AĞA'NIN GELİNİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin