oniki

893 91 83
                                    

  Sabah ilk uyanan Arif olmuştu. Etrafına bakınmış ve nerede olduğunu anlamaya çalışmıştı. Kendi yatağında değildi.  

  Odadan çıkarak kısa bir ev gezisi yaptıktan sonra salonda uyuyan Cenan'ı gördü. Battaniyenin yarısı bacaklarında, yarışı yerdeydi. Belinin örtülü olmadığını fark edince Arif yerdeki battaniyeyi kaldırarak Cenan'ın belini örttü. Onu uyandırmamaya özen göstermişti. Sehpanın üzerinde duran telefonunu alarak saati kontrol etti. Henüz yeni yeni 7 oluyordu. İkisi de biraz daha uyusa iyi olacaktı.

  Tekrar uyandığı odaya dönünce yatağın üzerine oturdu. Dün gece yaptıklarını hatırlamaya çalışıyordu. Komedi şovu izlemeye başladıklarını hatırlıyordu fakat sonrası yoktu.

  Bunlara çok takılmadı, nasıl olsa Cenan'a sorardı. Emre ve Ömer'in dün akşam attığı mesajlara kısa cevaplar verdikten sonra telefonu yan tarafa bıraktı ve tekrar yatağa uzandı.

  Saat 11'e yaklaşırken uyandı Cenan. Etrafına bakınarak telefonunu ararken kendi telefonunun yanındaki boşluğu fark etti. Arif'in telefonu gitmişti. Kendi telefonundan saati kontrol ettikten sonra koltuktan kalktı ve İlk iş olarak dün gece Arif'i yatırdığı kendi odasına bakmaya gitti. Arif'in hala uyuyor olduğunu görünce derin bir nefes verdi. Telefonu göremeyince Arif'in gittiğini düşünmüştü.

  Odadan çıkarken Arif uyanmasın diye sessizce kapıyı kapattı. Sonrasında aklını yerine getirmek ister gibi kendi kafasına vurdu. "Salak olma Cenan. Çocuk neden tek gecelik ilişki gibi seni bırakıp gitsin?"

  Lavaboya giderek elini yüzünü yıkadıktan sonra salona döndü. Açtığı yatağı topladı ve çarşaf tarzı şeyleri katlayarak koltuğun üzerine bıraktı. Sıra mutfağı toplamaya gelmişti. Neyse ki aşırı bir dağınıklık yoktu ama normalde Cenan mutfağı daha az dağınık bıraktığı için şuan çok fazla geliyordu ona.

  Bitmiş içki şişelerini çöpe attı. Yedikleri çerezlerin kabuklarını da döktü. Çerezleri yerine kaldırmaya başlamadan önce çay demlemek için su koydu. Salonu iyice toplayana kadar çayı demlemişti. Üst komşusu Umut'u arayarak pastaneye gidip 4-5 tane poğaça almasını istedi.

  Umut üst katta oturan komşusuydu. Eve bir şeyler alınacağı zaman işi varsa ondan rica ederdi. Evden giderse Arif'in yanlış anlayıp kendini kötü hissedeceğini düşünerek gitmek istememişti.

  Mutfakta oturup çay içerken telefona bakmaya başladı. Cenan telefona bakarken Arif çalan telefona uyanmıştı. Arayan kişinin ismine bakınca Emre'nin aradığını gördü. "Alo?"

  "Lan yeni mi uyandın bu ses ne?" Arkadan Ömer'in sesi duyuluyordu. Anlaşılan ikisi yan yanaydı. "Dün akşam Cenan'la içtik. Şimdi kalktım."

  "Olum o zaman bize nası cevap yazdın sabah?"

  "O zaman uyandım sonra geri uyudum." Bu arada yataktan kalkmıştı Arif. Üstündeki kıyafetleri Cenan'dan aldığını hatırlayınca etrafa bakınmaya başladı. "Benim kıyafetler nerede ya?"

  "OHA YUH" Aniden Emre ve Ömer telefon başında bağırmaya başladı. İkisinin de telefon ucunda olduğunu bir anlığına unutmuştu. "SEVİŞTİNİZ Mİ LAN?"

  "Olum bağırma lan. Hayır. Gece onda kaldım rahat edeyim diye kıyafet verdi işte." İkiliden anladıklarını belirten nidalar duyuldu. "Ben gidip Cenan'a bakayım. Sonra yazarım size." Telefonu kapatarak Cenan'ın odasından çıktı. Çıktığı anda çalan zille evin kapısının olduğu yere döndü. Kapının hemen yanındaki odadan, yani mutfaktan çıkan Cenan kapıyı açtı. Gelen çocuktan poşeti alıp parasını verdikten sonra kapıyı kapattı ve arkasını döndü. O anda kapıya yaşlanmış onu izleyen Arif'i fark etti.

  "Günaydın Arif'im. Gel kahvaltı yapalım." Cenan'ın arkasından Arif mutfağa girdi ve özenle hazırlanmış masayı gördü. Cenan cidden çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Sucuklu omlet, patates kızartması, kızarmış ekmekler, zeytin, peynir vs. "Çok güzel görünüyor."

  "Ee sonuçta kahvaltıda sende varsın gülüm. Döktürmese miydim?" Normalde Cenan'ın kahvaltısında sadece kızarmış ekmek olurdu. Biraz peynir sürüp yerdi. Ona yetiyordu. Ama Arif burada diye özenle hazırlamıştı.

  Arif yerine otururken Cenan çayları koymuştu. Hemen sonra da Arif'in karşısına oturmuştu.

  İkili beraber kahvaltıyı yaparken ikisinin de aklında benzer ama farklı düşünceler vardı. Cenan dün konuştukları şeyleri düşünürken Arif dün hatırlamadığı kısımlarda neler oldu onu düşünüyordu. Çok saçma şeyler söylememiş olmayı diliyordu.

  Arif hatırlamadığı için, Cenan da Arif'in hatırlayıp hatırlamadığını bilmediği için konuyu açmıyordu. Cenan bu konuyu konuşmaları gerektiğini düşünse de konu açılınca yine dünkü gibi susup kalacağının farkındaydı. Ne söyleyeceğini bilmiyordu ve hiçbir şeyden emin olmadan konuşmak istemiyordu.

  Kahvaltıdan sonra Cenan, Arif'in dün çıkardığı kıyafetlerini ona uzattı. Arif, Cenan'ın odasında üstünü değiştirip salona döndü. "Çok sağol Cenan. Ben gideyim artık."

  Cenan'ın gönlünden "gitme" demek geçiyordu ama yapamazdı. Kalırsa ne yapar bilmiyordu. Bu yüzden Arif'i geçirdi ve salondaki koltuğa oturup dün konuştukları herşeyi tek tek aklından geçirmeye başladı.

  Açık açık Arif ondan etkilendiğini söylemişti. Kendisi de etkileniyor muydu? Bu yüzden mi öpüp sürekli yanında istiyordu? Ama Cenan erkeklerden hoşlanmıyordu ki, kızlardan hoşlanıyordu. En azından öyle sanıyordu.

  Arif'in yanındaki onca davranışını düşündükçe, şimdiye kadar çıktığı kimseyi bu kadar zevkle öpmediğini fark etti. Şimdiye kadar tattığı tüm zevklerin toplamının kat kat fazlasını hissediyordu Arif ile. Henüz doğru dürüst bir temasları olmamıştı bile. Sadece 2 kere öpmüştü Cenan. Biraz daha temasta bulunsalar neler olurdu kim bilir.

  Arif'e biraz daha yakın temasta bulunma düşüncesi Cenan'ın heyecanlanmasına sebep olmuştu. Bunu fark ettiği an, aynı zamanda başka şeylerinde farkına vardığı an oldu.

  Hep Arif'i düşünmeye başlamıştı, onun yanında olmak, sarılmak, öpmek istiyordu. Arif'in ondan etkilendiği gibi o da Arif'ten etkileniyordu.

  Cenan, Arif'ten hoşlanıyordu.

Aşk-ı Sanayi // ArCenTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang