onbeş

932 95 80
                                    

  Çalan kapı zilini duyunca heyecanla kapıyı açsa da karşısında duran kuryeyi görünce heyecanı sönmüştü Arif'in. Akşam Cenan gelecekti ama yemek hazırlamaya çok üşenmişti, bu sebepten dolayı da pizza söylemişti. Cenan'ın gelmesini beklerken pizza söylediği tamamen aklından çıkmıştı. 

  Parasını ödedikten sonra pizzaları mutfağa götürdü. Hemen sonrasında Cenan'ı beklemek için tekrar salona döndü. Bir kaç dakika içerisinde çalan zille kapıya koştu. Bu sefer beklediği kişi gelmişti. Yine Arif'e gelmeden önce eve uğrayıp üzerini değiştirdiği belli oluyordu. 

  Arif hiçbir şey demeden Cenan'ı içeri çekti ve arkasından kapıyı kapattığı gibi dudaklarını birleştirdi. Cenan'ın tükettiği sigaranın içindeki nikotin dudaklarına bulaşmış olmalıydı. Yoksa Arif'in Cenan'ı öpmeyi bu kadar özlemesinin başka açıklaması olamazdı.

  Arif'in öpmeyi bırakmak istemediği gibi Cenan da bırakmak istemiyordu ama bilerek kendini geri çekti. "Sakin ol Arif'im. Buradayım. Kaçmıyorum bir yere." Utançla gülümseyerek içeri adımladı Arif. O kadar özlemişti ki bekleyememişti öpmek için. Onun bu haline gülen Cenan da peşinden mutfağa adımladan önce üstündeki hırkayı çıkarıp salona bıraktı.

  Mutfağa geldiğinde burnuna gelen pizza kokusu enfesti. Pizzayı çok seven birisi olsa da sık sık yeme fırsatı bulamıyordu.

  Arif ikisine kola doldururken sandalyelerden birine oturdu Cenan. Karşısındaki sandalyeye de Arif otururken pizza kutusunun kapağını açmıştı.

  "Bugün ben gittikten sonra ne yaptın?" Yasin'in tuhaf bakışlarına maruz kaldığı bir öğleden sonra geçirmişti. Arif ile aralarında bir şey olmadığına ikna olmuş görünse de dikkati Cenan'ın üzerindeydi. "Gelen gidenle uğraştım. Araba tamiriydi, motordu, şuydu buydu derken yorulmuşum biraz. Yan tarafta çalışan bir karı koca var. Kadının dedikodular anlat anlat bitmiyor. Gittim ondan dedikodu dinledim hem biraz dinlenmiş oldum. Benim iki yan binamda oturan bir ailenin kızı kocaya kaçmış mesela onu öğrendim. Sonra yine iş uğraş. Zaman geçmek bilmedi valla. İşten nasıl çıktım, nasıl eve gidip sana geldim sorma bile."

  Cenan konuşurken Arif Cenan'ı her kelimesinden sonra öpmek istemişti. Ona karşı bir açlığı vardı ve geçmiyordu. Bu akşam Cenan'ı yatağa atsa çok mu erken olurdu?

  "Sen ne yaptın ben yokken?" Arif öyle dalmıştı ki Cenan'a, sorduğunu anlayıp cevap vermesi birkaç dakikasını almıştı. "Emre ve Ömer'le konuştum biraz. Sen gelmeden önce pizza söyledim. Onun dışında hep oturup seni bekledim. Sensiz çok eksik hissediyorum kendimi. Hep yanımda olsan keşke."

  "Yarın cumartesi Arif. İstersen tüm gün dururum yanında." İstemez olur muydu? Bunun için tüm malını mülkünü satabilirdi. "Olur. Hatta bu akşamda burada kalsan olur mu?"

  "Olur gülüm. Neden olmasın." Pizzalarını yedikten sonra Arif boş kutularını çöpe attı. Cenan da o sırada çay demlemek için çaydanlığın altına su koydu. Arif tezgaha yaşlanıp çayı aldıktan sonra arkasını dönünce Cenan tarafından izlendiğini fark etti. "Mahalle de kız mı kalmadı ustam?" Kendisi Cenan'ı izlerken de Cenan aynı bu şekilde söylemişti Arif'e. Şimdi onun bu söylediğine atıfta bulunuyordu.

  Arif zaten beli tezgaha yaslanmış dururken Cenan iyice dibine girip kollarını Arif'in iki yanından tezgaha dayayarak Arif'i tezgahla arasına aldı. "Sen varken başkasına ne ihtiyaç var ki Arif'im." Cenan'ın ensesinden çekerek sertçe öpmeye başladı Arif. Öpüşmenin etkisiyle Cenan'da kendini ona bastırmıştı. Tezgahta duran elleriyle Arif'in belinden tutup Arif'i tezgahın üzerine oturttu. Bunun üzerine Arif bacaklarını iki yana açarak Cenan'a yer açtı. Araya dillerini kattıkları öpüşmeye kendini bilerek geri çekerek son verdi Cenan. Daha önce hiç bir erkekle bunları yaşamamış olmasına karşın bir kızla da daha ilerisine gitmemişti. Onun için henüz çok erkendi. Arif'le öpüşme fikrine bile yeni alışıyor sayılırdı.

  Dudaklarını birbirinden ayrıldıktan sonra yüzünü Arif'in göğsüne yaslayarak sarıldı. Onun bu haline gülümseyen Arif, Cenan'ın saçlarıyla oynadı biraz. Öyle durdukları bir iki dakika sonra Cenan'ın boğuk sesi duyuldu. "Daha ilerisine gidemediğim için üzgünüm Arif."

  "Bunun hiçbir önemi yok Cenan. Sakın böyle düşünme." Kafasını Arif'in göğsünden kaldırıp dudaklarına buse kondurdu. Daha sonra tezgahtan inmesine olanak sağlamak için geri çekildi.

  Yaşanan bu yakınlaşmadan ve beraber çayı demlemelerinden sonra Cenan çaylar ile salona geçerken Arif odasından laptopunu alıp geldi. Cenan'ı arkadaşları ile tanıştırmak istemişti.

  Emre ve Ömer'i görüntülü ararken Ömer reddetti, onun aksine Emre aramayı açtığında ikisini beraber gördü. Bu şaşılacak bir durum değildi, Emre ve Ömer sürekli bir araya geliyorlardı zaten.

  Arama açıldığında Arif'in dikkatini ilk çeken ikisinin de dağılmış saçları oldu. "Ne oldu olm size?" Emre ve Ömer bahane arar gibi kısa bir süre birbirlerine baktılar. "Yastık savaşı kanka." diyerek Arif'i yanıtladı Ömer. Kimse buna inanmış gibi durmasa da fazla üstelemediler.

  "Cenan, Emre ve Ömer benim üniversiteden arkadaşım." İkili beraber Cenan'a el salladı. "Selam."

  "Çok memnun oldum." Bundan sonra klasik tanışma konuşmasına giriştiler, nerelisin kaç yaşındasın ve bla bla.

  "Soyadın neydi senin Cenan?" Emre bunu sorunca, Arif bunu hiç bilmediğini fark etti. Şimdiye kadar nasıl aklına gelmemiş olabilirdi ki? "Adıgüzel."

  "Cenan Adıgüzel abi isme bak. Mükemmelmiş ya."

  "Eyvallah." Cenan'da Arif'in soy adını konuşma arasında öğrenmişti. Fakat kendisinin soy adını ilk kez söylüyordu. "Cenan isminin anlamı ne?" Bunu soran Ömer olmuştu. "Osmanlıca kalp demek."

  "Nereden bulmuşlar bu ismi?" Arif konuşmaya hiç katılmadan Cenan'ı izliyordu. Arkadaşları ile anlaşmış olmasından dolayı çok mutluydu. "Dedemin ismini koymuşlar."

  "Nasıl ya? Normalde insanın dedesinin ismi Ahmet Mehmet olur."

  "Dedemin ailesine sormak lazım valla." Çayların bittiğini gören Arif boş bardakları alarak doldurmak için mutfağa adımladı. Arif'in gitmesini fırsat bilen Emre ve Ömer Cenan'a kaş göz yapmaya çalışıyordu. Bir şey anlatmaya çalıştıklarını anlayan Cenan fısıltı ile ne söylemek istediklerini sordu.

  "Cenan, sence kır düğünü mü kapalı alan düğünü mü?" diye sordu Emre. İkisinin düğününü konuşmaya başladıklarından beri hiçbir karara varamamışlardı. Arif'e sorarlarsa sorularının cevapsız kalacağını bildikleri için Cenan'a sormaya karar vermişlerdi. "Bence sahil düğünü."

  "Abi bu nası aklımıza gelmez ya." Ömer'in bu yakarışı sırasında Arif gelmişti. Ne konuştuklarını az çok tahmin edebiliyordu. Ömer ve Emre'yi ne sorduklarını bilecek kadar iyi tanıyordu. "Aklına gelmeyen neymiş?"

  "Boşver Arif. Cenan sana söyler sonra." Üstlerine gitmedi Arif. Ömer'in dediği gibi, Cenan nasıl olsa söylerdi.

  Biraz daha sohbet etmelerinden sonra Ömer sonraki gün işe gideceğini söyleyerek yatmaya gitti. Emre o uyanmasın diye daha sessiz konuşmaya başlamıştı. Üniversitedekilerin dedikodusuna daldıkları için Cenan da konuya fransız kalmıştı.

  "Emre? Ömer ile ne var aranızda?" Bir anda konunun kendisine döndüğünü duyan Emre sahte bir öksürme ile mutfağa gidip geleceğini söyledi. O gittiği sırada Arif, Cenan'a dönüp "kesin sevişiyorlar" demişti. Cenan, Arif'in bu dediğine gülerken Emre elinde bir bardak suyla geri gelmişti. "İnanır mısın Arif, hiç bir şey kalmamış dolapta ya. Ben en iyisi gideyim evdeki eksikleri bir liste yapayım. Hem Ömer'de uyudu daha fazla ses çıkmasın." Emre'nin konuşmadan çıkma çabasına gülmeden zor duruyordu Arif. Anlamıştı zaten aralarında olan çekimi ama bir şey dememişti.

  Arama kapandıktan sonra kendini tutamayıp gülmüştü. "Çok belli değil mi Cenan? Var bir şeyler." Onu onaylama amaçlı kafasını salladı Cenan. "Belli."  

 

Aşk-ı Sanayi // ArCenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin