ondokuz

781 78 94
                                    

  "Bu akşam konsere gidiyoruz haberiniz olsun." Mutfakta telefonla konuşmaktan salona dönen Emre, koltukta oturan üçlüye haberi verdiğinde hepsi sohbeti bırakıp Emre'ye odaklanmıştı. "Ne konseri?" Arif'ten gelen soruyu yanıtlamadan hemen önce karşısında duran tekli koltuğa oturdu. "Ne konseri değil, kimin konseri diye sorman lazım. Az önce bizim bölümden birinden aldım haberi. Akşama bizim buranın yakınlarında konser var oraya gidiyoruz."    

  "Bizim niye bundan haberimiz yok?"

  "Çünkü Ömer'cim. Bu planı şuan ayarladım." 

  "Kimin konseri?" Bilerek Arif'in sorusunu yanıtsız bırakmıştı Emre. Konsere gidene kadar söylemeyi planlamıyordu. Onlara sürpriz olsun istiyordu. "Onu geç şimdi de, hadi hazırlanıp çıkalım. Önce dışarıda bir yemek yeriz, oradan konsere geçeriz. Hadi." Kimsenin bir şey demesine izin vermeden Ömer'in kolundan çekiştirerek kendi odasına yol aldı Emre.

  Onların arkasından Arif ve Cenan'da, Emre'nin onlara kalmaları için verdiği misafir odasına geçti. Tabi ki ikisine aynı odayı vermişti. Kendisi de Ömer ile birlikte kalacaktı.

  Arif ve Cenan şimdiye kadar çok kez aynı yatakta uyumuş oldukları için hiç bir sorun olmamıştı. Aynı şekilde artık birbirlerinin yanında üst değiştirirken utanmayı da bırakmışlardı.

  Herkes hazır olduğunda beraber evden çıktılar. Emre ve Arif önden yürürken Emre kendi okuduğu bölümde yaşananları anlatıyordu. Ömer ve Cenan'da Ömer'in çalıştığı yer hakkında konuşmaya dalmışlardı.

  Yaklaşık on dakikaya varan bir yürüyüş sonrası Emre'nin sürekli bahsettiği bir restorana gelmişlerdi. "Burası gerçekten harika, bakın çok ciddiyim." İçeri girerken bile ne kadar iyi olduğundan bahsedip duruyordu.

  Garsonun yönlendirmesi ile dört kişilik bir masaya oturdular. "Ne yiyoruz?" Arif ve Cenan döner yemeye karar verirken, Ömer mantı, Emre'de köfte yemeye karar verdi.

  "Kimin konserine gittiğimizi söylemeyecek misin Emre?" Yol boyunca Arif sürekli sorup durmuştu fakat Emre her defasında onu geçiştirmişti. "Cenan abi, sen askerliği nerede yaptın?" Şimdi de aynı şekilde konuyu değiştiriyordu. Söylememe konusunda ısrarcıydı. Ayrıca onları konser alanına bıraktıktan sonra aralarından sıvışarak önce tekele gidecekti, sonra da ona konseri haber veren arkadaşının yanına uğrayacaktı.

  "Konuyu mu değiştirmeye çalışıyorsun?" Arif, Cenan'ın cevap vermesine izin vermeden araya girmişti. "Ne münasebet. Merak ettim sadece."

  Bu sırada siparişleri gelmişti. Yemeklerini yerken konser konusunu o anlığına herkes unutmuş ve yemeğe odaklanmışlardı.

  Yemekten sonra Emre'nin büyük ısrarları üzerine hesabı Ömer ve Emre bölüşerek ödemişti. Cenan ve Arif, özellikle Arif, bu durumdan hiç hoşnut değildi. Hiçbir zaman onun ödemesine izin vermiyorlardı.

  Konser alanına yürürken Arif mahallede olmamalarının verdiği rahatlıkla Cenan'ın elini tutmuştu. İlk başta İstanbul'da olduklarını unutup etrafına bakınsa da nerede olduklarını hatırlayınca Arif'e gülümseyerek elini daha sıkı tuttu Cenan. Onların bu hallerini gören Emre ve Ömer de gizliden fotoğraflarını çekmişti.

  Konser alanına yaklaştıklarında Emre, Ömer'e geçebildikleri kadar önlere geçmelerini söyleyip yanlarından ayrıldı. Tekele uğrayıp herkese birer bira aldı. Kimsenin sarhoş olmasına gerek yoktu. Konser eğlencesi için içeceklerdi.

  Tekelden sonra üniversiteden arkadaşı Ali'nin yanında buldu kendini. "Selam." El sıkışıp kafa tokuşturdular. "Selam. Bayrağı getirdin mi?"

  "Evet." Çantasından bayrağı çıkarttı Ali ve Emre'ye uzattı. "Bu bayrak nereden çıktı onu anlamadım ama."

  "Ya uzun mevzu şimdi. Sonra konuşuruz, çok sağol." Ali'nin yanından ayrılıp tekrar Ömer'lerin yanına döndü. Ömer, Emre'nin geldiğini ve elinde tuttuğu bayrağı ilk fark eden kişi oldu. "Olum o nereden geldi?" Ömer'in sesi ile Cenan ve Arif'de Emre'ye döndü.

  "Ali'den aldım. Biz de bir bayrak sallamayalım mı?" Ömer, her zamanki "salaksın falan ama seviyorum" bakışını atıyordu. Arif ise fotoğraf çekinmek için telefonunu çıkarmıştı. Bu fırsatı kaçırmak istememişti. "Emre, fotoğraf, hemen." Telefonu Emre'nin eline sıkıştırıp bayrağı aldı. Cenan'ın yanına geçip bayrağı ikisinin omzuna koydu. Cenan şaşkınlıkla ve gülümseyerek Arif'in bu heyecanlı ve mutlu hallerini izliyordu.

  Fotoğraf çekinme faslı sırasında nihayet konser saati gelmişti. Konser alanı bayağı kalabalıktı. Erken gelmeselerdi konseri uzaktan bile izleyemeceklerdi.

  =><=

  "OHA DOLU KADEHİ TERS TUT KONSERİNDE MİYİZ?" Sahneye çıkan grupla sevinçten ağlamak istiyordu Arif. En sevdiği müzik grubu olabilirdi.

  Arif şarkıları bağıra bağıra söylerken, Cenan gündelik hayatında çok fazla şarkı dinleyen biri olmasa da Arif'in sevincine eşlik etmeye çalışıyordu. Çaldıkları şarkılardan bir tanesi "ıslansın" şarkısıydı. Arif bağıra bağıra şarkıya eşlik ediyordu.

  "Boşver inadı artık bırak oluruna" kısmı geldiğinde Cenan'a bakarak söylemeyi unutmadı. Nakarat kısmını da sürekli Cenan'a bakarak söylemişti. Emre onların bu hallerini videoya çekmekle meşguldü. Ömer de Emre'yi izlemekle meşguldü.

  Çalınan bir sonraki şarkı "anamız babamız yok deriz" oldu. Arif, fotoğraf çekinirken yaptığı gibi bayrağı Cenan'ın ve kendisinin ozumlarına almıştı. Sözleri ilk kez duyuyordu Cenan. Söylenen her şeyi bizzat yaşıyor olmaları çok üzücüydü. Bunu yaşayanların sadece kendileri olmaması, bir çok insanın bunları yaşaması daha da kötüydü.

  Nakarat kısmını Arif yine Cenan'a bakarak söylerken bu sefer bir farklılık yapıp, "koridorda sessizce öpüşürken" yeri geldiğinde Cenan'ı kendine çekerek öpmüştü. Emre ve Ömer'in başlattığı alkışa etrafta onları görenler de eşlik etmişti.

  Konserin yarısı geldiğinde, biraları çoktan bitmişti. Cenan ve Ömer beraber birer tane daha almaya giderken Emre ve Arif eğlenmeye devam ediyordu.

  Tekelden çıktıktan sonra müzik sesi artmadan Ömer Cenan'ın kolundan tutarak durdurdu. "Cenan abi?"

  "Abi dediğiniz için sizi ciddiye alasım gelmiyor be Ömer. Ne oldu?" Cenan'ın şakayla karışık sitemine güldü Ömer.

  "Cenan." Abi dememek garip gelse de konuşmaya devam etti. "Bence sen Arif'i kaçırma. Sadece arkadaşım olduğu için değil, cidden diyorum. Kaçırma."

  "Hiç kaçırır mıyım."

  "İşte kaçırma. Çok ciddi söylüyorum, Arif seninle çok mutlu. Hiç olmadığı kadar mutlu. Mahallede gizli saklı ilişkiye razı olmayı bırak, mahalleden herhangi bir insanla iletişim kurmayı bile düşünmüyordu. Buna rağmen daha önce hiç görmediğim kadar mutlu, enerjik, huzurlu. Hem sana da çok aşık. Sende çok aşıksın belli. Birbirinizi bulmuşsunuz ne güzel. O yüzden en iyisi sen onu kaçırma. Artık sevişin." Ömer'i ilk kez bu kadar ciddi görmüşken son cümleyi duyunca gülmesini tutamamıştı Cenan. Sürekli Emre ile beraber olunca Ömer'in de çok ciddi olması beklenemezdi zaten.

  "O kadar ciddi konuştun ki ben de bir şey bekledim. Hadi hadi gidelim daha bekletmeyelim." Cenan yürümeye başlayınca Ömer de hemen yanına geçti. "Sevişirsiniz yani dimi?"

  "Emre ile işi pişirince haber et Ömer." Cenan hızlı adımlarla yürüyerek konsere gelen kalabalığa karıştı. Bu sırada Cenan'ı kaybetmemek için kolundan tutmuştu Ömer. Böylece daha fazla bir şey söyleyememiş oldu.

Aşk-ı Sanayi // ArCenWhere stories live. Discover now