8.

13K 587 25
                                    

Yazın henüz başları olduğu için havada ılık bir esinti vardı. Arka bahçedeki devasa botanik bahçenin girişine yapılan mermer banklardan birine oturmuş sakinleşmeye çalışıyordum. Üzülmemiş, sanki kalbimin orta yerinden yara almış gibi acı çekiyordum. Art arda gelen gözyaşlarımı silmeye devam ederken arkamdan gelen seslerle irkildim. Sonra gölgesi düştü zemine, omzuna attığı kazağı ve devasa boyuyla karşımdaydı. Bakışlarımı ondan kaçırıp hafifçe yan döndüm, konuşmak istemiyordum.

"Eva?" diye seslendi o yumuşacık ses tonuyla, kalbimin titrediğini hissettim iliklerime kadar fakat yine de dönüp bakmadım yüzüne. Kendini yanıma bırakıp omuzlarıma kalın ve yumuşak bir şalla örttü. Şalın sıcaklığıyla bir an kendimden geçtim, üşüdüğümü fark etmemiştim bile.

"Öyle söylemek istemedim," deyince elimi havaya kaldırıp onu susturdum ve öfkeyle gözlerine baktım. "Tam olarak öyle söylemek istedin."

"Bak, üzgünüm tamam mı? Sadece bir anda öfkelendim ve bu konuda kendimi durduramıyorum.."

Bir süre umursamadan avuçlarımla üşüyen kollarımı sıvazladım fakat kendi elimin yerini başka bir el alınca başımı tamamen ona çevirdim. Gözlerime kısa bir an bakıp baş parmaklarını gözlerimin altında gezdirdi.

"Üzgünüm," sanırım bu sefer samimi olduğuna inanabilirdim, gözler yalan söylemezdi ve ben bir çift ela gözün arkasındaki pişmanlığı sonuna kadar görüyordum.

"Seni bir şartla affederim," parmaklarını yüzümden indirip parmaklarıma dokununca irkildim.

"Seni dinliyorum?"

Gözlerimi salondaki büyük camın arkasından endişeyle bizi izleyen Suri'ye odakladım. "Ona baba olmayı öğreneceksin, söz ver.."

"Eva bak-"

"Söz ver dedim." Kararlı görünmek için kaşlarımı çattım, hoş görünmediğini biliyordum ama buna mecbur kalsın istiyordum. İç çekerek başını arkaya yatırdı ve yıldızları izlerken başını inanamıyormuşçasına iki yana salladı. "Nasıl yapılacağını öğret o halde."

Yüzüme yayılan aptalca hisle birlikte ansızın ona sıkıca sarıldım, bu cesaretin nereden geldiğini bilmiyordum ama işe yaramıştı işte, ona kabul ettirmiş, dahası sarılmıştım. Sarılmıştım.

"Hemen başlamaya ne dersin?"

***

Herkes odalarına çekilince üst kata çıkıp devasa koridoru aştık. Suri çoktan yatağına girmişti fakat bu gece masalını okuması için dadısı yerine beni bekliyordu. Bu yüzden Zayn banyoda üzerini değiştirirken paravanın arkasında kendi geceliğimi giydim. Dizlerime ancak gelen bu şeyden hoşlanmıyordum fakat başka seçeneğim de yoktu. Zayn giyinmeyi bitirdiğinde sabahlığımı henüz üzerime geçirmiştim, kuşağını bağlarken yatağın örtüsünü araladı. "Nereye gidiyorsun Ufaklık?"

"Suri'ye masal okumak için söz vermiştim, gelmek ister misin?"

Bakışları daha çok 'Buna hazır değilim.' gibi olsa da onu zorlamaya karar vermiştim. "Bence sormama gerek bile yok," yatağın ayak ucuna oturup avucumu bacağına bıraktım. "Sormam hataydı, hemen kalkmalısın."

"Eva-"

"Önden gidiyorum, orada buluşuruz."

Arkamı dönmeden odadan çıktım çünkü dönüp ona bakarsam bakışlarına maruz kalıp bu fikrimden vazgeçebilirdim. Bunun yerine Suri'nin odasına girip seçtiği kitabı elinden aldım ve örtüsünün altına girerek ona eşlik ettim. Okumaya henüz başlamıştım ki, koridorda yankılanan terliklerinin sesi kulaklarıma doldu. Başını odanın girişinden uzatmış tehlike arar gibi etrafa bakınıyordu. Ya da belki, hiç girmediği kızının odasını keşfetmeye çalışıyordu, kim bilir?

"Gelsene," diye fısıldadım. Masal yarım kalmış, araladığı örtüyü fark eden Suri bana daha çok sokulmuştu. Bir kolumu küçük kızın etrafına sarıp kulağına endişelenmemesini fısıldadım. Yine de emin olamayan Suri bana yakın olmak istediğinde ona sıkıca sarılıp örtünün altına girdim. Bu sırada Zayn okumaya başlamıştı bile fakat o berbat bir okuyucuydu. Her şeye rağmen, Suri'yi uyutmayı başarmıştı. Gözlerimi kapatmış, küçük kıza sarılmışken kitabı bırakıp örtüyü araladığı fark edince kolunu yakaladım.

"Nereye gidiyorsun?"

"Buradaki işim bitti," dedi uyuyan Suri'yi işaret ederek.

"Yatağa dön, eğer gözlerini açtığında seni görürse çok sevinir."

Gözlerini devirip mırıldandı. "Eva.."

"Sözünü tutmuyorsun." Başımı yastığa tekrar koyarak örtüyü üstümüze çektim, buna dayanamayacağını iyi biliyordum. Birisi ona söz verdirmekten bahsedince sanki ölüyormuş gibi oluyordu. Bu ufak bilgi için teşekkür ederim Bayan Malik.

"Lanet olsun." Homurdanmaya devam ederek yatağa girdiğinde üzerini örtmesine yardım ettim, böylece havada kalan kolunu tutarak Suri'ye sarılmasını sağladım.

"İyi uykular Zayn," eğilip dudaklarımı Suri'nin saçında gezdirdim. "Ve iyi geceler bebeğim.."

Bir süre daha homurdanmayı denedi ama işe yaramadığını görünce uyuyakaldı. Bense gözlerimi sabaha kadar kırpmamıştım, her an tetikte bekliyordum ve bu çok saçmaydı. Bu yüzden, Suri'nin odasındaki saat yediyi vurduğunda birbirlerine sarılmış baba kızı yalnız bırakmak için yataktan kalktım. Zavallı Zayn, köşede uyuduğu için bütün gün boynu tutulmuş olarak dolaşacaktı. Eğilip üzerini örttüm ve gitmeden önce alnını öptüm. Eğer daha iyi bir insan olsaydı, belki ona daha farklı bakabilirdim. Mesela gerçek anlamdaki kocam gibi..

Ufaklık | zm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin