34

5.2K 337 49
                                    

Bu beklenmedik bir şeydi. İçimde bir şeyin nefes alıyor oluşu. Hala inanamıyordum söylenenlere, benim karnımda ondan bir parça mı vardı yani? Başım dönüyordu, korkuyordum. Bunun nasıl hissettireceğini hiç düşünmemiştim bile ancak şimdi, karnımda yaşayan küçük bir nokta vardı işte. Onu, henüz bir nokta kadar küçük olmasına rağmen görebiliyordum yansıtılan ekrandan. Zayn yanımdaydı, korkumu görebildiğini biliyordum. Ellerimi tedirginlik ile tutuşundan bile belliydi bu. Gözlerimi kapayarak her şeyi unutmaya çalıştım bir süre, umursamamayı, Suri'yi..

Küçük, birbirini hızla tekrar eden bir ses dizisi duyana kadar kızımın mavi gözleri gözlerimin önündeydi. Sonra ansızın o sesi duydum, karnımdaki o şeyin çıkardığı devamlı sesleri. Bebeğimin kalp atışlarını. Korkuyla, tüm gücümle sıkarak kapattığım gözlerimi araladığımda gördüğüm ilk şey bana umutsuz, bitik, kızarık gözleriyle bakan bir Zayn olmuştu. Her şeye rağmen güçlü görünmeye çabalayarak parmaklarıma nazik öpücükler verirken sadece onu izliyordum, bana bir şeyler söylemesini bekliyordum, iyi bir şeyler söylemesini.

"Bebeğiniz gayet iyi durumda." Olanlardan habersiz, bizi mutlu bir çift sanan doktor yüzündeki gülümsemeyle konuştuğunda midemdeki kasılmalar şiddetlenmişti. Biz elbette mutluyduk ancak içinde bulunduğumuz bu beklemedik durumlar silsilesi yüzünden mutluluğumuz geçici olarak yarım kalmıştı. Doktorun ilgisi sayesinde kendimi biraz daha gergin hissediyordum aksine tam tersi olması gerekirdi. Bebek bekleyen her annenin olması gibi endişesiz ve mutlu olmalıydım belki. Ama olamazdım. Karnımdaki çocuktan önce düşünmem gereken başka bir çocuk vardı çünkü.

"Benim için su alabilir misin?" Doğrulmak için yardımına ihtiyaç duyduğum adama bakarken ihtiyacım olan şey su değildi, sadece onu uzaklaştırmak istiyordum çünkü doktorla konuşmak istediğim bir şeyler vardı. Zayn etraftayken sormak istemiyordum çünkü duyacaklarımdan ben bile korkuyordum. "Burada bekleyebilir misin?" diye sordu tedirginlik ile. Başımı sallayarak gülümsemek için kendimi zorladım, benim yüzümden de tedirgin olmasını istemiyordum. "Ben iyiyim, lütfen daha fazla endişelenme." Avuç içlerimi kaldırıp iç gıdıklayıcı öpücükler verdikten sonra hızla gözden kaybolmuştu. Arkasından öylece bakmak istemesem de gözlerim ondan başka hiçbir şeyi göremeyecek kadar körlerdi. Her şeye rağmen, cesaretimi toplamaya çalışarak yutkundum ve ellerimi eteğime sildim. "Doktor hanım, sizinle biraz konuşabilir miyiz?"

***

İyi düşünmem gerekiyordu. İyi düşünmem ve sonunda bir karar vermem. Tuvaletin içinde, kapattığım klozet kapağına oturmuş sakinleşmeye çalışırken dakikalar geçmişti, Zayn yine kapıya vuruyordu. "Konuşabilir miyiz?" Sifonu çekerek çıkıyor oluşumun sinyallerini verdim. Tedirgin hissediyordum, belki de yalnız kalıp ağlamam gerekiyordu emin değildim. Üzerime kapkara bulutlar sinmişti sanki, ağırlıkları canımı acıtıyordu. Kapının kolunu çevirerek sırtını karşı duvara veren adamı inceledim bir süre. Dejavu yaşıyordum sanki, yeniden ve yeniden. Hastahane odasında günlerimizi harcamış olmamız yetmiyormuş gibi, Suri'nin hızla kötüleşen durumu ve ameliyat konusu gerilmemize sebep oluyordu. Kollarını göğsünde birleştirip alttan bakan gözlerini üzerime çevirdiğinde birkaç gün içinde verdiği kilolar gözüme çarpmıştı. Sinir bozucuydu. Hayat hiçbir zaman güzel olamazdı ancak böylesine bir ikileme düşmek kadar sinir bozucusu yoktu.

Bir çocuğumuzun ölümü, diğerine hayat verecekti. Düşüncesi bile tüyler ürperticiydi.

"Dışarıya çıkmak ister misin?" diye sordu, göz altları şişmişti. Omuz silkerek duvardan ayrılışını, hemen ardından da tutmam için uzattığı elini seyrettim bir süre. Parmakları, parmaklarıma dokunur dokunmaz bir böcek kapan havasında sıkı sıkıya sarmıştı tenimi. Boştaki elimi koluna geçirerek ona daha sıkı tutunduğumda güçsüzlüğümü hissettim bir an, başım koluna dayanırken gözlerimi kapatmak ve onun adımlarına eşlik etmek için çabaladım. Yürümüyordum sanki, ayaklarım yere değmiyordu. Bu çok.. sarsıcıydı. Tarifsiz, berbat ve umutsuz. Belki de bir mucizeydi, kaç kişi ilk denemesinde hamile kalabilirdi ki? Anlamsızdı, belki biraz komik ya da sinir bozucu. Duygularım tepetaklaktı, bir köşeye sinip içim çıkana kadar ağlamak istiyordum. Bu hayatımın en büyük ikilemi olmalıydı belki de. Gözlerimi kapattım, bedenimi bahçedeki bir bankın üzerine çöken adamın dizlerinin üzerine bıraktığımda gözlerini ufuğa dikerek, boğazına dizilen sözcükleri kusmak için hazırlandığını gördüm. Boğazıma zorlayan o şeyle birlikte yutkundum, neler söyleyeceğini tahmin etmek zor değildi. Elbette henüz bir nokta kadar olan, sakat mı yoksa sağlıklı mı olacağı, hatta doğup doğmayacağı bile belli olmayan bebeğini feda etmek isteyecekti. Altında yatan gerçeği bilmeden hem de..

"Korunmalıydım." dedi sesindeki pişmanlık mıydı yoksa vicdan azabı mı ayırt edemiyordum. "Korunmalıydık." diyerek düzeltti kendini. "Henüz çok erken, sen bile yeterince büyük değilken, anne olman.." Dolmaya başlayan gözlerimi, alt dudağımı dişleyerek gizlemeye çalıştım. "Bunun bir hata olduğunu mu düşünüyorsun?" Gözleri ansızın yön değiştirerek ufuktan kopmuş, delice bir hırsla gözlerime dokunmuştu. "Bunu nasıl söylersin? Seninle yaşadığım her bir an, senden önceki yaşantımın ne kadar hatalı olduğunu her gün bir kez daha vurgularken hem de?" Gözleri gözlerimin arasında dolanıp dururken hızla kızarıyor ve en az benimkiler kadar yaşarıyordu. "Çocuklarımın arasında kalmanın ne kadar zor olduğunu tarif bile edemem Ufaklık." İçini çekerek ortamdaki gerginliği sürdürürken hafif, tatlı bir esinti saçlarımı geriye doğru savurdu. "Senden bunu istemeye hakkım yok." Gözleri uçuşan saçlarımı izliyordu belki, yere bakarken onu görmek zordu. Bana sarılmasını hissetmek zor değildi ama, kollarının arasına sıkışıp kalmıştım, bunu görebiliyordum. "Keşke, keşke elimde başka bir şans olsaydı. Keşke bir çarem olsaydı Eva ama yok işte, ben bu kadarım.." yeniden ağlayacaktı, sesinden anlayabiliyordum. Bu hayatta edindiğim büyük bir değer varsa o da Zayn'in kendisiydi. Onun için her şeyi yapardım, o benim kalbimdi ve kalbimin canı acı çekiyordu. Suri, acı çekiyordu. Kalbimin nefes almaya devam edebilmesi için canını iyi etmek zorundayım. Kendi parçamı feda edecek bile olsam, buna mecburdum. Zayn yıkılırdı.

"Yeniden anne olabilirim." dedim ona, bunun kocaman bir yalan olduğunu bilsem de gizleyerek. Olamazdım, yetimhanede geçirdiğim zamanlarda yaşadığım hormonal bozulduklar, ilerde anne olmama engel olmuştu belki biraz da bu yüzden inanamıyordum karnımdaki şeye. Olmuştu ve ben onu yok etmek zorundaydım. "Gelecekte." diyebildim kelimeler boğazımda kilitlenirken. Göz yaşlarımı geriye atmak ve sonsuza dek hapsetmek zorundaydım o an. "Ama Suri.. kızımıza bir şey olursa eğer.." gözlerinin içi parlayan adamı izledi göz bebeklerim. "Eva.." adım bir fısıltı gibi döküldü dudaklarından. "Bunu yapmaya mecbur değilsin, o senin kızın değ-" Dudaklarım, onun sözcüklerini kesecek kadar cüretkar davrandılar. Bu basit ancak acı dolu bir öpücük olmuştu ellerini bırakıp ondan uzaklaşırken. "Hadi, git ve doktora ameliyat için hazır olduğumuzu söyle." Gözlerinin içi gülüyordu mutluluktan, ben de mutluydum o an çünkü Zayn mutluydu. Kalbim mutluydu ve yakında canına kavuşacaktı. Yeniden atmaya başlayacaktı içimde.

Bebeğimle ya da, bebeğim olmadan.

Ufaklık | zm Where stories live. Discover now