7. Keşkeler.

17 4 15
                                    

Gerçekten yazmak bana çok iyi geliyor.

Aklımda daha başka bir kitap fikri var, onu da yakında sizlerle buluşturmak istiyorum :)

Her neyse. Bölüme geçelim.

Bölüm fotoğrafı:

Keyifli okumalar!________

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.

Keyifli okumalar!
________

Kollarımın arasında ki kanın sahibi benim her anlamda abimdi, babamdı.

Kendimi tutamadım, dayanmak istedim. Fakat göz yaşlarımın yanına hıçkırıklarım ve haykırışlarım da eklendi.

Abimin vurulduğu yere bastırıyor, ona sıkıca sarılıyordum.

Belki hissediyordur. Belki de benim için yaşardı. Nefesini hissediyordum. Bu en azından yaşayacağını düşündürüyordu.

Kafamı kaldırıp yalvarırcasına Ayaz'a baktığım da onun da gözlerine pişmanlık vardı. Hatadan kalmış büyük bir pişmanlık.

Zaman durdu. Herşey durdu. Tek anladığım abimin ellerim arasından alınması ve ambulansa bindirilmesiydi.

Oysa o dakikalar da, belki de saniyeler de duran benim kalbim gibiydi. Benim nefesim kesilmişti. Benim nabzım durmuştu. Ölümle göz göze gelen benmişim gibi hissediyordum. Bizim canlarımız bir birlerine bağlıydı, o ölürse ben de ölürdüm, o yaşarsa ben de yaşardım. Biz on ve on beş yaşlarında bir birine kovuşmuş kardeşlerdik. Aynı anda mutlu olmuş ve üzülmüştük.

Onun nabzı dursaydı ben şah damarımı keserdim. Bir saniye bile tereddüt etmeden hemde.

Onun yerine acı çekmeye yeğlenirdim. Vurulan keşke ben olsaydım. Ölünecekse keşke ben ölseydim.

Tüm acıları keşke ben çekseydim. Onlar en azından ayakta dururdu. Ben acı çekerken benim için çabalardı. Benim gibi kardeşim doktorların elinde can çekişirken sadece ağlamazdı.

Gözlerimi sildiğim de karşımda ki adama kırgınlıkla bakmıştım. Öldürmek istesem bile beni durduracak bir minnettarlık vardı ve bu asla nefrete dönüşemezdi.

Karşıma geçerek bir şeyler düşünmeye çalıştı. Fakat onun da hala bu olanları idrak edemediği ortadaydı.

Ayaz, abime değen merminin sahibi. O silahı tetikleyen kişi. O silahı hala bırakmayan, elinde olsa görevi için beni bile vura bilecek kişi.

Yumruk yaptığım ellerimi bu sefer onun göğsüne geçirmiştim. Afallamış fakat bir milim bile kıpırdamamıştı.

Bir kaç kere hırsla onu yumrukladığım da hiç bir tepki vermemişti. Yine tekrar hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. "Beni de mi öldüreceksin?! Bunu yap. Ona değil de bana yap!" Sesimi tüm polisler ve Afak da duymuştu.

Ayaz'ın umursamazlığı canımı daha da yakıyordu. "Hiç mi umursamıyorsun!? Hiç mi anlamıyorsun sevdiğin birini kaybetmenin acısını? Polis ola bilirsin ama bu neyi değiştirir, sen hissizsin!" Zor bela ayağa kalktım. Arkamı dönmeden önce, "Gerçekten seni birinin seve bileceğini artık düşünmüyorum. Sen hissizsin, sevdiğini kaybetsen bile umursamazsın ki!" Yüzüne bakmadan elimle yüzümü sildim ve koşar adımlarla okuldan çıktım.

Adalet Katil'iOnde as histórias ganham vida. Descobre agora