Hele gel öpim

916 47 6
                                    

Omuzlarım çökük bir şekilde şehrin merkezine dönüyordum. İçimde Ayaz'ı göreceğim için kıpırtılar olsada üstümde büyük bir yorgunluk vardı.

Annemle her şeyi konuşmuştuk. Eski kayınbabam İsmail Ağa da tarlayı bizde bırakmış ağzında birkaç özür gevelemişti. Bundan sonra Selin'e ne olurdu bilmiyorum. Çok da umrumda sayılmazdı ama babası köy büyüklerine inat kızlarınıda erkek evlatları gibi başının üstünde tutar hepsini severdi.

Selin ise sevdiği adama kavuşamamanın hıncını başka erkeklerle bir olup çıkarıyordu. Onu da anlamak lazımdı bir yerde ama eşini aldatması çok yanlış bir şeydi. Kendi yaptığı gibi.

Hakikaten Ayazla bir olunca bende eşimi aldattım sayılıyordu. Burda suçu sadece Selin'e atmak haksızlık olurdu. İkimizde yaptığımız yanlışın bedelini ödemeliydik. Selin nasıl öderdi bilmiyorum ama ben vicdan azabı çekecektim .

Yol gözümde uzayıp giderken ağırlaşan göz kapağıma lanetler ettim. Arabayı köşeye çekip başımı direksiyona yasladım. Daha Ayaza kavuşmadan ölmeye niyetim yoktu. Kapıları içten kitliyip kendimi serbest bıraktım.

Uykum vardı ama dün gece iyi uyuduğum için bu uyku anlamsızdı.

Galiba herşey bittiği için bünyem kendini uykuyla ödüllendiriyordu. Seyrek araçların geçtiği yolu izlerken kendimi,beni içine çeken uykuya teslim ettim.

Kulağıma tıkırtılar gelirken olduğum yerde sıçradım. Olduğum yeri sorgularken yan tarafımdan gelen boğuk sesle kafamı çevirip arabanın dışındaki adama baktım. İri yarı ve sakalları uzun bir adamdı.

Kendime gelip camı indirince yüzüme vuran serin havayla afallasamda adama bakmaya devam ettim. Ateşim var gibiydi çünkü serin hava tenimi yalayıp geçerken ensem yanıyor içim ferahlıyordu. Tüm bedenim serin havaya odaklanmış anın tadını çıkarırken karşımdaki adam çok beklemeyip konuşmaya başladı.

"iyi misin kardeş niye arabayı sürmüyon"

Saati anlamak için etrafıma bakınca havanın baya karardığını gördüm. Tekrar adama dönüp "çok uykum vardı,kaza olmasın diye kenara çekip uyudum "diye açıklamada bulundum.

Kalın kaşları çatılıp yüzüme sorgular bir ifade ile bakıyordu. Hem soğuk hava hem adamdan korktuğum için tüylerim diken diken olmuş içim buz kesmişti.

İki ellerindeki koyu lekeler dövmeydi. Ve tek anladığım kuru kafa dövmesiydi. Bu beni daha çok korkuturken karanlık içinde kalan yüzü korku filmlerindeki ilk sahneyi andırıyordu .

Başını hafifçe sallayıp "tamam birader dikkat et" diyerek camdan ayrıldı. Gözlerim gittiği yönü takip ederken arabanın biraz ilerisinde bulunan bir motosiklete bindiğini gördüm. Siyah ve baya güzel bir motordu.

Ben hala olayı tam kavrayamamış halde ona bakarken aklıma Ayaz geldi. Telefon sabitleyiciden telefonumu alıp açınca karşıma çıkan bildirim ekranıyla yerimde kaldım.

Sadece Ayaz değil müdür,annem,ve çeşitli öğretmenlerden arama vardı. Öğretmenlerin ki genel olarak okulla ilgiliydi ama 4 kere arayan müdür kim bilir ne diyecekti.

Telefonumun sessizde olmasına küfrettim. Hala arabanın içindeyken odaya dolan soğuk hava akışını kesmek için camı kapattım. Korkarak Ayaz'ı tekrar aradım.

Odaya çağrının sesine birde benim nefes alma sesim eşlik ediyordu. Sonunda açılmasıyla derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

"Alo"

Evet çok güzel bir girişti farkındayım.

"Çağlar nerdesin iyi misin niye açmadın okula da gelmedin,ailenin yanında mısın,cevap versene be adam"

Hocam Değil Kocam (bxb)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora