bir öptürmedin kendini

659 32 6
                                    

Allah'ın belaları sınıf arkadaşlarım saat gecenin 11'inde gittiği için Çağlarla vakit geçirememiştim. Üstelik bir ara ayçanın Çağların yanına oturması sinir krizi geçirip cinnet geçirmeme ramak bırakmışken sevdiğim adamın göz kırpması beni tekrar kedi kıvamına dönderdi.

Eni sonu kalkmayı akıl etmişler evlerine gitmişlerdi. Ben ve sevgilim de ortaları toplamış bulaşıkları halletmiştik.
Salonda öylece oturuyor karşımdaki diziye bakıyordum. Çağlar az önce odaya gitmiş daha gelmemişti. Eni sonu bende diziden sıkılıp odaya gitmek için ayağı kalktım.

Karanlık odaya girince çağların boylu boyunca uzandığını gördüm. Bir derdi vardı ve bana anlatıyordu. Bu kalbimi kırsada bana anlatmasını bekliyordum. Çıplak sırtı içeriye giren aydınlatma direğinin ışığı ile görünüyordu. Yatağa boylu boyunca uzanmış iki kişilik yeri kaplamıştı. Yavaşça adımlayıp yanındaki boşluğa uzandım. Yerim rahatsız olsada onu uyandırmak istemiyordum.

Bir süre sonra biraz daha ona kayınca başı kalkmış kısık gözlerle bana bakmıştı. Dudakları büzüşmüştü ve beni gördüğünden bile emin değildim. Bir süre sadece ona baktım. Oda biraz kenara kayıp bana yer vermişti. Kollarını açıp beni davet etmesini beklesem de istediğim hareket gelmedi. Yüzünden anlaşıldığı üzere birşeyler düşünüyordu. İki kolunuda açınca sadece bakmakla yetindim.

"Üzerime uzan"

"Ne"

Sesim kısık ve titrekti. Oda benim üzerimde uzanmıştı ama ben hiç uzanmamıştım. Yatakta biraz kayıp yarı üzerine çıktım. Kolları belimi sarıp tam üzerine çıkarmıştı. Kollarıyla belimi sararken göğsünden yayılan kokuyu içime çektim. Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi yumdum.

Çağlar elini belimden ayırıp saçlarıma koydu.. Elleri saçımın içinden dolanırken uyuyamamak için kendimi zor tutuyordum. Sevdiğim adam tarafından sevilmek kalbimin yerinden çıkması için yetiyordu.

Aldığı nefeslerin hafif sesi kulaklarıma dolarken kalp atışlarıma onun kalp atışları eşlik ediyordu.

Gözlerimi yumup uyumayı bekledim. İçimde hala birşeylerin eksikliğini hissediyordum. Eskisi gibi değildik. Bir yerde bir kopukluk var gibiydi. Sanki ne yaparsak yapalım birşeyler hep eksik kalacaktı.

Düşünmek istemiyordum. Çağlardan ayrılmakta istemiyordum ama birbirimizle konuşmadığımız sürece bu eksiklik hep hissedilecekti.

Onun düzenli aldığı nefesler uyuduğuna işaretken bende gözlerimi yumup güzel kokuyu içime çektim.

Onun şeftali aromalı duş jeli içimi ferahlatırken kendimi karanlığa teslim ettim.

Sabah anlamadığım sesler uykumu açarken gözlerimi zorlukla aralamaya çalıştım. Birinin şarkı söyleyen sesi uzaktan duyuluyordu.

Gözlerimi açıp etrafa bakındım. Yatağın sağ tarafında kimse yoktu. Çağlar gitmişti galiba. Ama duyulan seslerden çağların evin içinde olduğunu anladım.

Yüzüm gözüm dağılmış şekilde yataktan çıkıp salona gittim. Beni boşluk ve temiz bir salon karşılarken gerisin geri dönüp mutfağa girdim.

Girdiğim gibi gördüğüm masa dudak uçuklatan cinstendi. Birkaç çeşit yumurta , salata ve domates sunumu,soslanmış zeytin, en sevdiğim peynir bir dakika orda meyve mi vardı. Cidden vardı.

Karşımdaki romantik sayılacak kahvaltıyla kaşlarım otomatikmen çatıldı. Servis tabanlarının içinde gül yaprakları serpiştirilmişti. Masanın üstündeki iki mumu görünce seslice güldüm. Sabahın köründe masaya mum koyması hem komik hem çok şapşal bir hareketti.

Hocam Değil Kocam (bxb)Where stories live. Discover now