²⁴tamamlanmışlık hissi

404 49 41
                                    

******

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

***
**
*

Jeongguk omegasının odadan çıktığında neden şaşkın olduğunu anlıyordu şimdi.

Koltukta dizleri birbirlerine değecek yakınlıkta karşılıklı oturuyorlardı ve omegası ona seansta öğrendiklerinden bahsediyordu.

Yoongi sonunda konuşmayı bitirdiğinde Jeongguk eşini kucağına çekti.

"Demek ruh eşiymişiz" Şaşırmamak elde değildi, böyle bir şeyi nasıl fark etmezlerdi ki?

"Hmhm, bak çiçeğim bile var"

Yoongi pantolonunu sıyırıp ayak bileğini gösterdi.
Jeongguk parmak uçlarıyla çiçeği okşadığında ikisi de titremişti.

"Senin çiçeğin nerede peki?"

Omega kedi gözlerini kocaman açarak merakla sorduğunda Jeongguk düşünmeye başladı.

İlk karşılaşmalarında omegasını kucağına aldığına göre ellerinde bir yerde olmalıydı.
Görünmesi bu kadar kolay bir yerdeyken fark etmemişlerdi yani...

Sağ elinin avuç içini açtığında gördü minik frezyasını, serçe parmağının iç kısmındaydı. Pek de büyük sayılmazdı ancak görmemesi için bir bahane değildi tabiki.

Yoongi de tıpkı eşi gibi uzanıp parmak uçlarıyla sevdi minik çiçeği.

"Çok güzel"

Gözleri dolmuştu hissettiği sıcaklıkla, öyle güzel hissediyordu ki...

"Senin gibi bebeğim, senin gibi güzel çiçeklerimiz de"

Omega kıkırdarken minik bir öpücük bıraktı eşinin dudaklarına.

"Şimdi her şey anlam kazanmış gibi değil mi?"

"Demek bu yüzden ilk andan benimsemeye başladı kurdum kurdunu, ben bilmesem de alfam biliyordu."

"Omegam da biliyor olmalı, göz göze geldiğimiz ilk andan beri beni sana iten bir his var içimde.

Hatırlıyorsun değil mi defalarca bırakıp gittik birbirimizi ama günün sonunda yine yan yanaydık."

"Yan yana olmak için yaratılmışız, öyle güzel bir his ki..."

"Jeongguk"

"Bebeğim"

"Ruh eşiyiz ya biz hani, mühürlendik, evlendik falan"

"Evet?"

"Kurdum barışır mı bir gün benimle? Yani böyle bir şey olması mümkün mü acaba?"

"Bu konu hakkında pek bir bilgim yok ama bir sonraki seansta Hoseok hyunga sorabiliriz"

"Tamam o zaman"

Öyle huzurlu hissediyordu ki hissettiği sıcaklıkla mayışmaya başlamıştı. Alfasının kaslı göğsüne bıraktı kendini. Sıkıca sarıldıktan sonra kalbinin üstüne birkaç öpücük kondurdu.

"Böyle sarıldığımızda kendimi yuvamdaymış gibi hissediyorum"

Jeongguk omegasının siyah saçlarını okşarken keyifle söyledi.

"Yuvandasın zaten güzelim, birbirimizin yuvası değil miyiz?"

"Öyleyiz"

***

Omegası kucağında uyuya kaldığında keyifle gülümsedi alfa. Saçlarını ufak dokunuşlarla okşamaya devam etti.
Uyanmasından korktuğu için hareket etmemeye çalışıyordu. Dün gece heyecandan uyuyamamıştı eşi, dinlenmeye ihtiyacı vardı.

Tüm sıcaklığını vermek için kollarını sıkıca sardı etrafına.
Kollarının arasında minicik kalıyordu sevgilisi.
Saçlarına bir öpücük bırakırken gülümsemesini durduramadı, içi huzur doluydu.

En az Yoongi kadar umutsuzdu gelecekten, değil bir yuva kurmak bir gün birinden hoşlanabileceğini bile düşünmemişti.

Hoseok hyung olmasa hayata devam etmek gibi bir planı bile yoktu aslında.

Onu hayata bağlayan bir sebep kalmamıştı ki ne de olsa. Annesini kaybetmişti, babası zaten varla yok arası girmişti hayatına, hiçbir arkadaşı, onu merak eden biri bile yoktu hayatında.

Hyungunun ailesiyle tanıştığı günü hatırladı istemsizce. Hapisten çıktığında iletişimi kopartmamak için sözleşmişlerdi bu yüzden Jeongguk, hyungu onu evine davet ettiğinde memnuniyetle kabul etmişti.

Kendisi gibi ailesi de sımsıcaktı hyungunun. Eşi Namjoon harika bir adamdı, ikisini yan yana gördüğünde Jeongguk onlara imrenmeden edememişti. Oğulları Jimin, Jeongguk onunla tanıştığında ister istemez kıskançlık duymuştu. Böyle güzel bir aileye doğmuş olmak büyük bir şanstı...

İlk zamanlarda, hyunguyla tanıştığı ilk zamanlarda, Jeongguk istemsizce onun oğlu olduğunu hayal etmişti. Kim bilir hayatı nasıl farklı olurdu?
Daha sonra bu fikri apar topar attı kafasından çünkü annesi onu bir yerlerden görebiliyorsa böyle şeyler düşündüğü için üzülebilirdi.

Şimdiyse o aileden olmanın değil de o aile gibi bir aile kurmanın hayali vardı içinde.

Tüm sevgisini vermek istiyordu eşine, yapabilseydi kalbini onun minik beyaz ellerine bırakmak isterdi.

Siyah saçları, tombul yanakları, minik kedi gözleri... Düşüncesi bile delirtiyordu alfasını... Omegası öyle güzeldi ki...

Sadece bedenen değil ruhen de çok güzeldi eşi. Çok acı çekmişti ama içinde bir parça kötülük büyütmemişti hayata karşı.
Masumluğundan bir gram olsun kaybetmemişti...

Geçenlerde yaptıkları sohbeti hatırladı, ona nasıl böyle kaldığını sormuştu alfa.

"Bedenime dokunabilirler ama ruhuma el uzatamazlar, elbette ruhumda da yaralar var ama onlar sadece yüzeydeler.
Ruhumun çok daha derininde dokunulmamış bir yer var Jeongguk, sadece sen ulaştın oraya. Bu sayede yeniden doğduk ya zaten. Sen orada bir yerlerde saklanan asıl beni çıkardın kafesinden."

Bu sözler hayatı boyunca duyduğu en güzel şeydi belki de.
Kendini değerli hissetmişti bir kere, varlığı anlam kazanmış gibiydi.

Şimdi anlıyordu, ruhu omegasının ruhunu aramıştı yıllarca. Onu gördüğünde içini dolduran tamamlanmışlık hissi bu yüzdendi.

Göz yaşlarından biri istemsizce aktığında devamı geldi, içinde duygu karmaşası kalmamıştı. Tanıyordu bu hissi, kucağındaki adamla tanıştığı ilk andan beri tanıyordu. Tamamlanmıştı işte, içinde büyüyen o koca delik kapanıp gitmişti.

Yalnızlık hissi terk etmişti bedenini, kalbinde hissettiği minik kalbi düşündü. İki bedende tek kişiydiler artık, bir daha hiç yalnız kalmayacaklardı.

lucifer's angel •yoonkook• ✓Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora