10

389 45 59
                                    

Jimin ve Jungkook sarılarak uzanmış, televizyonda oynayan filmi izliyorlardı(!) O küçük öpücükten sonra, ikiside konuşmamıştı. Jimin utanıyor, Jungkook'ta bunun keyfini çıkarıyordu.

Bu huzurlu anı bölen, sertçe çalınan kapıydı. Jimin korkuyla sıçrayınca, ikiside ayağa kalktı. Jimin gözlerini kocaman açmış, Jungkook'un koluna sıkıca tutunmuştu. Jungkook kapıyı açmak için gitmek istese bile, Jimin bırakmıyordu.

Jungkook, onun her korktuğunda, koluna sımsıkı tutunduğunu fark etmişti. Jimin'in yüzünü avuçları arasına alıp, alnına bir öpücük kondurdu.

"Korkma güzelim. Sen balkona çık, ben hemen bakıp geliyorum."

Jimin başını sağa sola sallasa da, Jungkook onu balkona bırakıp, kapıyı açmaya gitti. Hâlâ sertçe çalınan kapıyı açtığında, babası, annesi; Yunjin ve ailesi içeri girmişti. Sinirle solurken, kimse onu takmadan içeri girmişti.

Yunjin ona gülümseyerek bakarken, o delici bakışlarıyla karşılık veriyordu. Herkes içeri girip, koltuğa oturduğunda, Jungkook sadece Jimin'i düşünüyordu. Babası küçümseyici bir bakış attı.

"Düğün tarihini ve yerini ayarladık Jungkook. En kısa zamanda kıyafet seçmeye gideriz."

Jungkook itici bir tavırla babasını ve yanındaki adamı süzdü.

"Hayırdır, kimle evleniyorsun?"

Jungkook'un tavrına ve konuşmasına iyice sinirlenen adam, ayağa kalkıp bağırmaya başladı.

"Benimle konuşurken kelimelerine dikkat edeceksin! Yoksa seni pişman ederim!"

Yunjin eğlenirmiş gibi kahkaha attığında, Jungkook'un tek yaptığı göz devirmekti. Korkmuş gibi durmuyordu, bu da babasını daha çok sinirlendiriyordu. Jungkook yine aynı itici ve alaycı tavırla salondakileri süzüp, gözlerini babasına dikti. Artık daha ciddi duruyordu.

"Sana, senin piyonun olmadığımı, ve olmayacağımı söyledim. Bu aptal düğün asla olmayacak. Eğer hemen evimden defolup gitmezseniz, ve bir daha gelirseniz, polis çağıracağım."

Yunjin'in babası da sinirle ayağa kalktı. Jungkook eğer şu ana kadar sakinse, balkonda oturan sarışın sayesindeydi. Jimin'i daha fazla korkutmamak içindi.

"Ne hakla! Sana evleneceğini söyledim! Hepsi o markette ki sürt-"

İşte buraya kadardı.

Jungkook'un babasının boğazına yapışıp, balkonun camına yaslaması ile herkes çığlık atarak ayağa kalkmıştı. Perdenin arkasında, balkonda oturan Jimin bile, bu çığlıklarla ayağa kalkmıştı. Jungkook'un sağ gözü, tıpkı hastanedeki gibi kıpkırmızı olmuştu. Ne babası, ne de odadaki kimse onu durduramıyordu.

"Sana, eğer bir daha onun hakkında bu şekilde konuşursan, bu kadar sakin olmam demiştim!"

Jungkook öyle sert konuşmuştu ki, odada ki herkes bir adım geri çekilmişti. Jungkook, babasını fırlatırcası bıraktığında, gözünden iki damla kan damlamıştı. Göğüsü hızla inip kalkıyordu. Herkes ona korkuyla bakarken, babası nefesini düzenlemeye çalışıyordu.

"Defolun!"

Boğazı yırtılırcasına bağırdığında, Yunjin ağlamaya başlamıştı. Bir şekilde herkes evi terk ettiğinde, Jungkook sakin olmak adına derin derin nefesler alıyordu. Mümkünatı yoktu, sakinleşemiyordu. 

Tam o sırada, Jimin'in balkondan çıktığını görmüştü. Kendisinden korktuğunu düşündüğü için, utançla başını önüne eğdi. Kendini bu yüzden kötü hissederken, bedenine sarılan kolları hissetti.

Lousanne Love~JikookWhere stories live. Discover now