19

269 30 28
                                    

Jimin sabah hazırlanırken, ayrı bir güzellik vardı yüzünde. Haftalar sonra çalışmak için evden çıkacak olmak, onu hiç olmadığı kadar mutlu ediyordu.

Şimdi evden çıkmak için hazır olduklarında, son kez saçını ve üstünü kontrol etmişti. Daha sonra birlikte dışarı çıkıp, arabaya bindiler.

Jimin bol bol gülümsüyordu Jungkook'a. Eh, Jungkook'ta bu yüzden sakindi ya zaten. Yoksa sabah yine evden çıkmamak için krize girmişti.

Sonunda Lannona'nın önüne geldiklerinde, Jungkook arabayı park etti. Arabadan inip yan yana durunca, Jungkook'un ilk yaptığı Jimin'in elini sımsıkı tutmaktı. Buraya son geldiklerinde ne olduğunu hatırlaması, yine onu ve korkularını tetiklemişti.

Jimin onun korktuğunu anlayıp, boştaki elini yanağına çıkarıp, okşadı.

"Korkma Kook. Artık bize zarar verecek kimse yok demiştik. Yemin ederim hiçbir şey olmayacak."

Jungkook gözlerini sımsıkı kapatıp, kafasını salladı.

"Biliyorum. Biliyorum ama-ama yine de...korkuyorum işte Jimin. Yemin ederim kafayı yemek üzereyim."

Jimin gülümseyerek önündeki ince dudaklara küçük bir öpücük bıraktı. Jungkook'ta gülümseyince el ele tutuşup, Jimin'in çalışacağı pastaneye yürümeye başladılar.

Klasik, sakin, sessiz ve soğuk İsviçre'ydi. Tertemiz sokaklarında huzur vardı. İkiside bu ortamdan hoşlanıyordu.

Minik ve şirin bir pastanenin önünde durduklarında, Jimin heyecanla kıpırdandı. İçeriden geldiği belli olan kruvasan kokusunu içine çekiyor, meraklı gözleriyle içeriye bakmaya çalışıyordu.

Onun çocuk gibi haline gülümseyerek elini beline attı Jungkook. Minik sevgilisiyle birlikte içeri girip, kasada bir şeyler satan arkadaşına doğru yürüdü.

Arkadaşı müşteriyi uğurladıktan sonra kafasını çevirip, Jungkook ile göz göze geldi. Hızla yanlarına geldiğinde, selamlaştılar.

"Jimin, c'est Valin. Le propriétaire de cet endroit est aussi mon ami. Et Valin, voici mon Jimin chéri. Vous le savez déjà."
(Jimin, bu Valin. Buranın sahibi, aynı zamanda benim arkadaşım. Ve Valin, bu sevgilim Jimin. Ondan zaten haberin var.)

Jungkook kusursuz Fransızcasıyla konuştuğunda, kendisine elini uzatan adamın elini sıktı Jimin.

"Ravi de vous rencontrer."
(Tanıştığıma memnun oldum.)

"Bienvenue Jimin. Je serais très heureux que vous travailliez ici."
(Hoşgeldin Jimin. Burada çalışman beni çok memnun eder.)

"Merci."
(Teşekkür ederim.)

Kısa bir tanışma faslının ardından, Valin Jimin'i üstünü değiştirmesi arka tarafa yönlendirmişti. Heyecandan yerinde duramayan Jimin, arkasına bile bakmadan koşmuştu.

Jimin gözden kaybolunca, Jungkook gözlerini Valin'e çevirdi. Bu ülkede güvendiği sayılı kişilerdendi Valin.

"Jimin vous est confié Valin. Même si son pied touche la pierre, je le saurai."
(Jimin sana emanet Valin. Ayağı taşa değse bile haberim olacak.)

"Ne t'inquiète pas mon ami Mon frère est en sécurité avec moi."
(Merak etme dostum. Kardeşim benimle güvende.)

Jungkook içten bir şekilde gülümsediğinde, arka taraftan Jimin üstünde pastanenin logosu olan şirin bir şapka ve önlük ile çıkmıştı. Önlüğün arkasını bir türlü düzeltemediği huysuzca büzdüğü dudakları ile Jungkook'un yanına geldi.

Lousanne Love~JikookWhere stories live. Discover now