15

311 46 29
                                    

Jimin ve Jungkook yatakta birlikte uzanırken, sessizce ve nedensizce tavanı izliyorlardı. Jimin kafasını Jungkook'un göğsüne yaslamıştı ve saçının okşanmasını istiyordu.

En son ne zaman saçı okşanmıştı? Bu Jimin için cevaplaması zor bir soruydu. Her zaman babasına hayran olarak büyüyen Jimin, hiç babasına okşatamamıştı saçını.

Bir hayal olarak, içinde hiç geçmeyecek bir istek olarak kalmıştı. Babası değil saçlarını okşamak, oğluna doğru düzgün gülümsememişti bile.

Şimdi ise, az önce babasından şikayetçi olup, hapishaneye attıran sevgilisi tarafından okşanıyordu saçları.

Yaklaşık yarım saat önce karakoldalardı. Jungkook hiç tereddüt etmeden ifadesini verip, şikayetçi olmuştu. Aslında birazda Jimin sayesindeydi.

Çünkü Jungkook'a göre, o adam ölene kadar dayak yedikten sonra girmeliydi o cehenneme. Neyseki Jimin yanlış bir şey yapmadan onu engellemişti. Tabii WooJin'le birlikte, aynı iğrençliğe sahip olan Yoon'da girmişti.

Yani YunJin'in babası.

Jimin gözlerini kapatıp, başlarına gelenleri düşünürken, Jungkook'un hıçkırmasıyla kafasını hızla kaldırdı. Hastaneden çıktıklarından beri ruh gibi gezen Jungkook, içindekileri daha fazla tutamamıştı.

Hıçkıra hıçkıra ağlarken, şimdi Jimin onun saçlarını okşuyordu. Sesini çıkartmıyor, hiçbir şey sormuyordu. Sadece ihtiyacı olanı veriyordu sevgilisine.

Jimin'in saçlarını okşayan elini tutup, kendine çekerek hızla sarılmıştı Jungkook. Yaşadıkları artık bünyesine fazla geliyordu. Jimin'i 2. kez o haldeyken görmek, Jeon Jungkook'u bitirmişti.

Şimdi sımsıkı sarılırken, bütün kötülüklerden korurmuşçasına tutuyordu onu. Jimin artık korkmaya başlamıştı.

"Özür dilerim! Ç-çok özür dilerim Jimin! Ben-im yüzü-"

Jungkook'un lafları nefesinin kesilmesi ile bölünmüştü. Sertçe nefes almaya çalışıyor, bir yandanda Jimin'i sımsıkı tutmaya devam ediyordu.

"Jungkook! Sakinleş! Nefes al Jungkook lütfen!"

Jimin bütün camları açıp, sakinleşletirmeye çalışıyordu Jungkook'u. Sonunda nefesleri düzene giren Jungkook, yatakta tekrardan sırt üstü uzandırılmıştı Jimin tarafından.

Aradan geçen yarım saat boyunca, hiç seslerini çıkartmadan oturmuşlardı. Jimin eğilip, Jungkook'un dudaklarına küçük bir öpücük koymuştu. Hiçbir şeye tepki vermeyen Jungkook, hâlâ aynı şekilde tavanı izliyordu.

"Kendini suçlayıp durma Jungkook. Senin yapabileceğin hiçbir şey yoktu, gördüm. Sonuçta polisleri aradım ve ikimizde kurtulduk."

Evet, polisleri Jimin aramıştı. Hatta bu yüzden oradaki adamın dikkatini çekmişti.

"Seni koruyabilirdim."

Jungkook kısıkça konuştuğunda, bir kere daha öptü Jimin.

"Korudun zaten."

"Koruyamadım Jimin. Gözlerime acıyla bakarken, ben hiçbir şey yapamadım. Ben-ben hiç bu kadar yetersiz hissetmemiştim."

Jungkook yine sessizce fısıldadığında, eliyle yüzünü okşadı Jimin.

"Yetersiz mi? Saçmalama istersen."

"Öyle Jimin. Benim yüzümden bu haldesin sonuçta. Keşke...keşke hiç tanışmasaydık."

Duyduklarıyla şokla ağzı açılmıştı Jimin'in. Ne saçmalıyordu bu çocuk tanrı aşkına?

Jimin hızla elini çekip, ayağa kalktı. Jungkook bunu beklemesede, bir şey diyemedi. Sadece Jimin'in bağırıp, siniri kusmasını bekledi.

Lousanne Love~Jikookحيث تعيش القصص. اكتشف الآن