(2)

1.5K 115 11
                                    


-Geçmiş-

Son günlerde olduğu gibi yine onun penceresine bakıyordum. O çocuk fena şekilde sinirlerimi bozmuştu. Hadi ama! 8 yaşında bir çocuğum, insan 8 yaşında kaç kere reddedilir ki? "neden hayır dedi?" Sorusu aklımdan çıkmak bilmezken tek yaptığım onun penceresine bakmaktı. "Ne yapıyorsun?" Arkamdan gelen ses ile irkildim ne zamandır beni izlediğini bilmediğim annem odamın kapısına dayanmış, beni izliyordu. Yanına gidip küçük kollarımı bedenine sardım "karşımızda oturan çocuk. Onu düşünüyorum anneciğim" tekrar camın önüne döndüm. Annem suratında garip bir ifade ile yanıma oturdu. "Onu neden düşünüyorsun?" Kafamı eğip ellerimle oynamaya başladım. Bu soruyu bende kendime binlerce kez sormuştum onu neden düşünüyordum? "bana ,benimle arkadaş olmak istemediğini söyledi. Hemde kocaman bir Hayır'la Ben ona ne yaptım?" Gözlerim yavaş yavaş dolarken annem tarafından saçlarım suratımdan çekildi. "duyduğuma göre o çocuğun fazla arkadaşı yokmuş ve pek dışarıya çıkmıyormuş. Peki sen neden onun yanına gitmiyorsun?" "Ama ya beni istemezse, ya evinden kovarsa" Gözlerim aklıma gelen korkunç şeylerle açılırken Annem belime kadar uzun saçlarımı okşadı ve cevap verdi "seni seveceğine eminim Eva."

Anneme sarılıp yanağını öptüm. O haklıydı neden yanına gidip onunla arakadaş olmuyordum? Camdan uyduruk resim defterleriyle konuşmaktansa neden onun yanına gidip konuşmuyordum? belki bu herşeyi daha iyi yapabilirdi. Ona bir hediye götürüp mutlu olmasını sağlayabilirdim bu fikir suratımda bir gülümseme oluşmasını sağladı. "gideceğim ve onunla arakadaş olacağım" koşarak yatağının üstünde ki en iyi arkadaşımı yani ayıcığımı aldım. Bu ayıcığı çok severdim işleri yüzünden sürekli yurt dışında olan babam zar zor bana bir gününü ayırmış ve lunapark'a götürmüştü bu ayıcığı ise bana orada kazanmıştı. Odamdan çıktım ve Pembe çiçekli ayakkabılarımı ayağıma giydim. Onun penceresine bakarak geçirdiğim zaman oluşan elbisemde ki bir kaç kırışıklığı elimle düzelttikten sonra yere bıraktığım ayıcığı aldım ve kapıdan çıktım. İçimde anlayamadığım bir heyecan vardı kalbim çok hızlı atıyordu ve bu nefesimin hızlanmasına yol açıyordu. Karşımızdaki evin kapısına vardığımda hemen zili çaldım. Kapıyı tatlı bir kadın açmıştı "Merhaba küçük kız birini mi arıyorsun?" Bir an nefesimin kesildiğini hissettim. Nasıl söyleyecektim? "Ben şey...um..Ben-" kadından bir kıkırdama yükseldi ve ben daha fazla kızardım "cümleni içeride bitirmek ister misin?" Utangaç bir hareketle kafamı salladım ve içeri girdim. Evleri ferahtı mavi ve kahverengiden oluşuyordu. Kadın kapıyı kapatıp yanıma geldi ve boylarımızı eşitlemek amacıyla eğildi. Gülümsemesi çok güzeldi "Söyle bakalım sen kimsin?"
"Ben aslınd-"
Cümlemi bitirmemi engelleyen merdivenden gelen ayak sesleriydi. O tarafa döndüğümde bana şaşkınlıkla bakan bir çift mavi göz ile karşılaştım. Onu ilk defa bu kadar yakından görüyordum ve itiraf etmek gerekirse çok tatlı bir suratı vardı. Kalbim daha hızlı atmaya başladı. Suratında şaşkınlık ve kızgınlık okunuyordu tepkisi iyi olacağa benzemiyordu. Yanıma yaklaştı ve yüksek bir sesle "ne işin var senin burada?" Diye bağırdı. Sesi çok yüksek çıkmasa da beni korkutmaya yetmişti ne bekliyordum ki? yanıma gelip "aa sen mi geldin hadi gidip pembe panjurlu evimizde oyunlar oynayalım" demesini mi? koca bir saçmalık! Annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın ona kötü bir bakış attı "Niall! Saygılı ol" demek adı Niall'dı..güzel isim. Niall bana kötü bir bakış atıp merdivenlere geri döndü ve gözden kayboldu. Güler yüzlü kadın mahcup bir ifade ile bana döndü ve "sen onun kusuruna bakma o insanlara karşı fazla yabancı. Siz tanışıyor musunuz?" Dedi. Sorusundan cesaret alıp herşeyi bu güler yüzlü kadına anlattım. Kadın bazen kıkırdıyor bazen ise suratı şaşkınlık içinde kalıyordu. "Bu çok etkileyici. Yani sen onunla arkadaş mı olmak istiyorsun?" Kafamı olumlu anlamda salladım ve gülümsedim. "Evet onunla arkadaş olmak istiyorum"

Puppy Love ~ [Niall Horan]Where stories live. Discover now