(3)

1.3K 105 8
                                    

-geçmiş-

Üstünde kocaman siyah harflerle "Niall" yazan kapıya ilerledim. Beynim "kaç buradan" diye bağırırken kalbim "git ve onunla arkadaş ol en fazla ne olabilir ki?" diyordu. İçimde oluşan savaşa bir son verip kalbimi dinledim ve hızla gidip kapıyı tıklattım en fazla ne olabilirdi ki?. "Hey merhaba!" açtığım kapıyı sesssizce kapattım. "Gitmen gerektiğini söylemiştim." sesindeki soğukluk hemen fark ediliyordu. Tanrım bana bakmadı bile! yanına yaklaştım ve oturduğu koltuğun karşısında durdum"neden böyle yapıyorsun? bence iyi arkadaşlar olabiliriz" suratıma yerleştirdiğim en tatlı gülümseme ile çalışma masasının üstünde duran çizgi romanlara ilerledim ve bir tanesini elime aldım. Çizgi roman okumayı bende severdim hatta evde bütün herkes uyuduğunda yastığımın altına sakladığım çizgi romanları çıkartırdım ve sabaha kadar okurdum. Bütün gece okuduğum için uykusuz kalır ve sınıfta uyuklardım, sınıfta uyukladığım için tam 5 defa ceza almıştım. Sesime heyecan katıp "Belki bunları okuyabiliriz? hem eğlenceli olur" elinde oyalandığı oyuncaktan kafasını kaldırıp bana baktı ve hışımla yanıma geldi "onlara dokunma!" çizgi romanı elimden çekip aldı ve yerine koydu. Bana neden kötü davranıyordu? mutsuzluğumu belli etmeyerek bu seferde küçük oyuncak arabaların bulunduğu yere gittim ve diz çöktüm o ne yaptığımı çözmek istermiş gibi arkamdan bakıyordu. "O zaman arabalarla oynayalım?" elime mavi üstünde yeşil ok işaretleri olan yarış arabasını aldım ve ona baktım. Çok kötü bakıyordu yanlış birşey mi yapmıştım? "o benim en sevdiğim arabam bırak onu! neden buradasın? burada olmanı istemiyorum anlasana!" elimdeki arabayı yere fırlattım ve oturduğum yerden kalktım "Neden bu kadar yargılısın?! seninle arkadaş olmaya çalışıyorum!" karşıma dikildi "ya ben istemiyorsam?" bir an afalladım ve mavi gözlerine baktım gerçekten istemiyor muydu? gözümden bir damla yanağıma ilerlerken buraya geldiğim için pişman oldum ne düşünmüştüm ki beni seveceğini mi? ah unutun gitsin! o an yatağın üstündeki ayıcığımı fark ettim. Bu ayıcığı ona getirmiştim ve bu kararım hala geçerliydi. Ayıcığı ona uzattım "Al ve Ona iyi bak , nefret etme o şuana kadar benim olduğu gibi seninde en iyi arkadaşın olacaktır ve artık seni rahatsız etmeyeceğim söz." ayıcığı aldı ve inceledi bir göz yaşı daha yol izlerken ona buruk bir gülümseme yolladım ve hızla odadan çıktım. 8 yaşında ki bir kızın kalbi ne kadar kırılabilir? hemde aynı kişi tarafından. Aşağıda bekleyen ve adının Maura olduğunu öğrendiğim kadın bana yaklaştı. "Ne oldu sana? yoksa kötü mü davrandı? onun adına özür dilerim" omuz silktim ve cevap verdim "Önemli değil onu bir daha rahatsız etmeyeceğime söz verdim. Beni evinize aldığınız için teşekkür ederim" kadının suratında mahcup bir ifade oluştu "İstediğin zaman gelebilirsin Eva. Niall için olmasa da beni ziyarete gel lütfen" kafamı salladım ve evin dış kapısına ilerledim.

Oysa bu eve ne hayaller ile gelmiştim...

***

Etrafıma sarılı olan bir çift kol ile uyandım. Her sabah olduğu gibi ilk uyanan olarak gözlerimi delmeye çalışan güneşe küfürlü bir selam gönderdim. Yanımda horuldayarak uyuyan Niall'a baktım dün korku filmi macerasından sonra gitmemiş yanımda kalmıştı ve bilin bakalım kime şarkı söyledi? "o evde senden başkası olmadığına göre sana gerizekalı" dediğinizi duyar gibiyim ve kesinlikle doğru cevap! gerizekalı bölümü hariç tabiki. Küçücük koltukta benim kafam Niall'ın omzunda olmak üzere uyuya kalmıştık ve emin olun kesinlikle belim felç olmuştu. Homurdanarak ayağa kalktım. Eli boşluğa düşen Niall hala homurdanarak uyuyordu.

Onu izlemeyi bırakıp odama ilerledim. Herkesin hayatında küçük sırları ve kimseye anlatamadığı anıları vardır. Benim de vardı işte. Yatağımın yanındaki üzerinde Niall ben ve Harry'nin bulunduğu fotoğrafların olduğu küçük çekmeceli dolabın birinci çekmecesini açtım. Mavi kaplı defter her zaman ki yerindeydi bu defter benim hayatımdı duygularımın en küçük detayı bile bulunurdu bu defterin içinde. Defteri alıp çalışma masama oturdum

"Eva! telefonun çalıyor ve sinir bozucu zil sesin yüzünden beynim durmak üzere!"

Niall'ın uykulu sesi evde yankılanırken telefonumu koltuğun üstünde unuttuğumu hatırladım. Defteri eski yerine bırakıp içeride homurdanan Niall'ın yanına gittim.

"Şu zil sesini değiştir. Tanrım! beynim patlayacak sandım"

gözlerimi devirdim. Abartmayı çok seviyordu

"Zil sesim gayet güzel sen çok huysuzsun Niall"

nefesini dışarı verdi ve tekrar koltuğa yayıldı. Telefon tekrar çalmaya başladığında Niall'ı gıcık etmek için uzun bir süre açmadım. Biliyorum biliyorum çok gıcığım. Kafasını yastığa daha çok bastırdı bu benim kıkırdamamı sağladı.

"Eva ya o telefonu açarsın ya da o telefonun sonu çöplük olur"

"peki badboy civciv açıyorum"

Kimin aradığında baktım gördüğüm "Hazz" yazısı suratımda bir gülümsemeye yol açtı. Harry ben ve Niall çok yakın arkadaşlardık. Harry'nin annesi ile babası o daha küçükken ayrılmışlardı babası İrlanda'da annesi ise Londra'da yaşıyordu. Niall'a olan duygularımı sadece Harry biliyordu o benim en büyük sırdaşımdı. 1 sene önce Londra'ya taşınmak zorunda kalmıştı tabi bu Niall ve Beni çok üzdü yinede telefonda ve bazende görüntülü konuşurduk . O gitmeden önce veda partisi düzenlemiştik. Partide tek hatırladığım çok içtiğimdi sabah Maura'nın "Aman Tanrım! ne oldu bu eve?!" bağırışlarıyla uyanmış ve evi toplama cezası almıştık. Ne çılgınlık ama!.

telefonu açıp kulağıma götürdüm

"Harry?"

"Eva?"

"Harry?"

"Eva?"

"Harry?"

"Ev- dur bir dakika daha ne kadar bunu sürdüreceğiz?"

kahkaha attım ve göremeyeceğini bilsem de kafamı salladım

"nerelerdesin Hazzy?"

"Şuan yakın bir arkadaşımın evinin önündeyim"

"Hain kıvırcık hemen bizi unuttun değil mi?"

kıkırdadı

"Evet Eva Londra İrlanda'dan daha eğlenceli"

"kapatıyorum Harold Edward Pislik Styles!"

"Dur bir dakika! kapatmadan önce kapıyı aç"

neden kapıyı açıyorum? bir dakika yoksa.....hızla kapıya ilerledim ve açtım sırtında çantası ve 1 yıldır vazgeçemediği siyah tişörtü ile karşımda gamzeli bir Harry duruyordu

"Hazzy!"

koşarak ona sarıldım itiraf etmek gerekirse 1 yılda bayağı bir uzamıştı. Neden hep en kısa olmak zorundayım?!

"Eva!"

Uzun kollarını etrafıma sardı

"Seni çok özledim Hazz. Hadi içeri gel"

Harry'i elinden çekiştirerek içeri soktum. Onca gürültüden sonra anca uyanan ve gözlerini ovuşturan Niall Harry'i görünce irkildi

"E-eva? şuan karşımda Harry gülümseyerek bana mı bakıyor yoksa ben hala rüyada mıyım?"

Harry ve ben kahkaha attığımızda Niall uykusundan tam uyanmış olacak ki Harry'e saldırdı.

"Seni çok özledim adamım"

Onlar sıkıca sarılırken bende aralarına girdim.

"Boo'yu dışlayamazsınız hainler!"

***

Vote vermeyi ve fikirlernizi yazmayı unutmayın lütfen <3

Tüm hakları saklıdır..

Puppy Love ~ [Niall Horan]Where stories live. Discover now