(32)

845 61 3
                                    

Multi: "Harry, Niall ve Eva temsili agsgshdhd"

-Geçmiş-

Odamın cılız bir ışık ile aydınlanması ve kalbimin hızlanmasını sağlayan büyük gürültü ile göz kapaklarımı titreyerek açıldı. Bana her zaman rahatlatıcı gelen yağmurun sesi gök gürültüsü ile birleşince rahatlamanın aksine bana büyük bir korku veriyordu. Gök gürültüsünün her zaman kötü şeyler getirdiğine inanırdım. Mesela o büyük gürültüde kim bilir kaç kişinin çığlıkları gizliydi, kaç kişi kaybettikleri için ağlıyordu. O an aklıma kötü şeyler gelir, sevdiğim kişileri zamanı gelince kaybedeceğimi hatırlar ve içimde ki korkuyu ister istemez büyütürdüm. Yine o gürültülü ses yankılandığında yorganıma biraz daha sokuldum. Yan odada annem ve babam vardı fakat 16 yaşında bir genç kız olarak onların arasında yatmak biraz.....saçmaydı. Ben üçüncü bir gürültü beklerken telefonumun mesaj sesi duyuldu. Saat gece yarısıydı kim bana mesaj atardı ki?

Kimden:NiNi
"Balkonun kapısını aç."

Okuduğum mesaj ile kaşlarım çatılmıştı. Neyden bahsediyordu bu? Mesaj yazmak için klavyeyi açtım fakat büyük gürültü odamın içini bir kez daha inlettiğinde gözlerini sımsıkı kapatıp bir süre bekledim. Bu sesten nefret ediyorum.

Kime:NiNi
"Neyden bahsediyorsun?"

Sanki benim mesaj atmamı bekliyormuş gibi hemen cevap gelmişti.

Kimden:NiNi
"Balkonun kapısını aç Boo."

Cevap yazma gereği duymadan odamdaki küçük balkon kapısına ilerledim ve araladım. Dışarıda ki büyük fırtına kapıyı açtığım anda içeri dolmuş ve ürpermemi sağlamıştı. Bir süre kapının önünde dikilip etrafa bakındım, ne diye Niall'ı dinleyip balkonun kapısını açmıştım ki? Kesin yapmaktan vazgeçmediği eşek şakalarından bir tanesiydi. İçimdeki nefesi sesli bir şekilde dışarı bırakıp kapıyı kapatmaya yeltenirken kapının önünde beliren beden ile korkuyla arkaya bir adım attım. Ağzımdan çıkan küçük çığlığı kapıdaki beden elini ağzıma koyarak engellemişti. Ağzımda ki elini ittirmeye çalıştığım kişi sonunda konuşmaya başladığında çırpınmaya devam ediyordum. Tanrım aşkına tanımadığım biri evimde!
"Hey Boo benim sakin ol!"
Niall'ın, sessiz fısıltısını duyduğumda çırpınmayı bıraktım oda bunu anlamış olacaktı ki elini ağzımdan çekti.
"Ne işin var burada Niall? Tanrı aşkına! Korkudan ölecektim."
Niall, ıslak saçlarını karıştırarak küçük sessiz bir kıkırtı gönderdi.
"Korkunca çok saldırgan oluyorsun. Çırpınırken koluma yumruk attın ve sanırım moraracak."
"Ne işin var burada NiNi?"
Niall, ciddi ses tonum ile sorduğum soru karşısında ciddileşti.
"Gök gürültüsünden korkuyorsun sanıyordum Boo, yanlış mı?"
Ne yani gök gürültüsünden korktuğum için mi gelmişti buraya?
"Sen bunu ner-..."
"Gök gürültüsü korkunçtur Eva ve korktuğunu biliyorum."
Ben korkmuyordum! Sadece....ürküyordum. Pekala bunun aynı şey olduğunu söylemeyin çünkü duymak istemiyorum.
"Ben gök gürültüsünden korkmuyo-..."
Bu sefer sözümü kesen büyük bir gürültü ile çakan şimşekti. Bu büyük gürültü karşısında, bana yakın duran Niall'a istemsizce sarıldım. Bu gürültü hepsinin en beteriydi sanırım. Niall, kollarını belime doladı ve yavaşça güldü.
"Cesur kızımız gök gürültüsünden korkuyor. Hiç iyi bir yalancı değilsin Eva."
Göğsüne yavaşça bir yumruk attım.
"Kapa çeneni sarı kafa"
Niall, belimde ki ellerini çekmeden beni yatağına ilerletti ve yatağa yatmamı sağladı. Ben tam amacının ne olduğunu sormak için ağzımı açıyordum ki yan tarafımda küçük bir çöküntü hissettim. Şuan biz...aynı yatakta...uzanıyor muyduk? Tanrım!
Benim onun bedenine nazaran küçük bedenimi kendisine çekip sarıldı ve başımı kaldırarak göğsüne yatırdı. Şuan kalp atışlarını duyuyordum ve emin olun bu hayatımda duyduğum en güzel melodiydi.
"Sadece ben gök gürültüsünden korktuğum için mi balkonuma tırmanıp üstüne üstlük benden dayak yedin?"
Göğsü yavaşça titrediginde güldüğünü anlamak zor değildi.
"Sanırım öyle oldu."
Büyük bir gök gürültüsü daha boy gösterip benim titrememi sağladığında yüzümü Niall'ın göğsüne gömdüm. Bu isteksizce yaptığım bir şeydi. Gök gürüldediğinde kendimi savunmasız küçük bir kız gibi hissediyorum. Niall, bunu anlamış olacak ki beni daha sıkı sardı ve bir eli ile saçlarımla oynamaya başladı.
"Korkma Eva ben buradayım."
"Sakin ol Eva. O senin yanında" Niall'ın yanımda olması garip bir şekilde bana güç veriyordu sanki. Özellikle şuan kulağıma dolan ritmik kalp sesleri beni sakinleştirmeye yetiyordu. Ona olan çekimim bana yanlış duygular aşılsa da onu bırakıp duygularımı unutmaya çalışacak kadar güçlü değildim. O hem korkularımın baş sebebi, hemde beni korkularımdan koruyan biriydi, sanırım ben onsuz yapamam. Yavaşça kafamı göğsünden kaldırıp onun suratına baktım. Oda karanlık olsa bile mavi gözleri kendini belli ediyordu. Onlar beni ışığımdı. Yavaşça suratına yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Bu hareketim karşısında irkildi ve bana baktı.
"Hayatımda olduğun için teşekkür ederim NiNi"
Kafam tekrar göğsü ile buluşmasıyla gözlerimi yavaşça kapattım. Onu güzel kokusu ile büyülenmemek mümkün değildi. Saçlarımda hissettim küçük bir dokunuş ile beni öptüğünü anladım.
"Asıl hayatımda olduğun için teşekkür etmesi gereken benim Boo."

-Şimdi-

(Yazarın ağzından devam...)

Gördüğü kabusun etkisi ile Eva'nın göz kapakları titreyerek açıldı. Bir gece içerisinde gördüğü sayısız kabuslar uyumasını engellemiş ve Eva şuan bir zombiden farksız görünüyordu. Her gözünü kapattığında Chris'in o pis gülümsemesi ve yaptığı iğrenç şeyleri tekrar tekrar görüyor ve yaşıyordu Eva. Etrafına sarılmış iki kolun sıcaklığı ile uyanmayı istemişti, belki onlar sayesinde kabusları biraz olsun azalırdı fakat yan tarafına baktığında Niall'ı bulamamıştı. Sabah yaşadığı ikinci hayal kırıklığı ile yataktan doğruldu Boo. Dün beş haylaz çocuk yüzünden güzelim salonu mahvolmuş birkaç biblosu kırılmış ve yastıkları kullanılamaz hale gelmişti. Tabi oyun sonunda çocuklara buraları toplamaları ile ilgili fazla tehitli bir konuşma yapıp odasına çıkmıştı. Umarım aşağı indiğinde herşey eski düzeninde olurdu. Eva, banyoya girip soğuk su ile yüzünü yıkadı, fakat soğuk su uykusunu açmamış aksine gözlerini dahada acıtmıştı. "Soğuk su uyku açar" sözünü uyduran kişiye birkaç küfür savurup banyodan çıktı Eva. Uykusuz kaldığında bir insanı delirtecek derecede huysuz olabiliyordu. Yavaş adımlarla çıktığı odanın kapısını kapattıktan sonra aynı yavaşlıkla merdivenlerden inmeye başladı. Niall neredeydi? Kafasında dolanan soru buydu.
Sorunun asıl baş kahramanı olan Niall ise dün savaş alanı haline getirdikleri ve hemen sonra Eva'nın büyük tehditleri sonucu topladıkları salonda oturmuş Harry ile konuşuyordu "Ne yani hala ona teklif etmedin mi Niall?" Dedi Harry. Niall'ın hala Eva'ya çıkma teklifi etmemiş olması ona biraz garip gelmişti. "Uzun zamandır bunu düşünüyorum Haz. Yapacağım şeyin özel olmasını istiyorum. Eva'yı gerçekten mutlu görmek istiyorum son zamanlarda yaşadığı şeyler normal değildi." Harry, yavaşça başını salladı, bir aşk doktoru değildi belki ama bu iki aşığa bir yol bulmaya çalışacaktı. Niall haklıydı Eva'nın son zamanlarda yaşadığı şeyler hiç iyi değildi. Eva'nın neredeyse tecavüze uğrayacağı haberini Niall söylemişti Harry'ye, sonuçta Harry ikisinin hayatında önemli bir yerdeydi. Olayları duyan Harry kısa bir süreliğine rapor alıp İrlanda'ya gelmişti. Annesi doktor olduğu için rapor almak bir problem değildi. "Birşeyler bulmalıyız Harry" dedi Niall sıkıntı ile nefesini dışarı verip. Eva ile ilişkilerini resmileştirmek istiyordu yani ona çıkma teklif edecekti fakat aklında en ufak fikir yoktu. İki kafadar birşeyler çaresizce planlamaya çalışırken merdivenlerden gelen küçük ayak sesleri ilgilerini çekmişti. Eva, dağınık topuzu ve üstünde ki kuzu motifli pijamaları ile 8 yaşında ki küçük Eva'yı andırıyordu. "Ne yapıyorsunuz?" diye sordu salona ilerlerken. Niall, şu plan işlerini en kısa zamanda bir çözüm bulamak şartı ile bir tarafa bıraktı. "Harry ile biraz konuşuyorduk" Eva, bir süre Niall ve Harry'e baktı. Onların kavga etmesini ve birbirlerine küsmelerini istemiyordu en son kavgaları Eva'nın yüzündendi. Eva, onlara bakmayı kesip koşarak ikisinin ortasına oturdu. Biraz hızlı oturmuş olmalı ki Niall ve Harry'nin dengesi bozulmuştu. "Tanrım Eva!" diye yakındı Harry fakat Eva bunu umursamayarak Harry'nin saçına elini soktu ve karıştırdı "günaydın Hazzy" dedi ve hemen sonra diğer yanında ki Niall'a döndük onunda sarı saçlarını karıştırıp yanağına bir öpücük kondurdu "Sanada günaydın civciv" Harry, mızmız ve ince bir sesle "bana öpücük yok mu?" diye sordu alt dudağını sarkıtmış Eva'ya bakıyordu. Eva kıkırdayıp onunda gamzeli yanağını öptü. Eva, oturduğu yerden kalkıp mutfağa ilerlediğinde bir kahvaltı masası bekliyordu fakat bu beklentisinin yerini tezgahtaki bayat pizza bozdu. Mutfak kapısına kadar ilerleyip salona baktı "Kahvaltı?" diye sordu ince bir sesle. Salondan küçük bir kıkırtı yükseldiğinde ise suratını buruşturdu. Açıkçası iki gündür kahvaltı masasına alışmıştı ve kahvaltı masasından bayat pizzaya düşmek istemiyordu. "Sanırım bu günlük mısır gevreği ve bayat pizza yiyeceğiz Boo." dedi Niall. Eva nefesini dışarı verip mutfağa döndü. Bu sabah kahvaltı işi ona kalmıştı biraz yüksek bir sesle bağırdı "pekala sizi üşengeç herifler bu günlük kahvaltı benden!"

İşte yeni bölüüüm! Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...iyi okumalar.

©Tüm hakları saklıdır.

Puppy Love ~ [Niall Horan]Where stories live. Discover now