ÖZEL BÖLÜM II

6.5K 915 564
                                    

Maraba, uzun süredir hiçbir şey yazmıyorum onun için nasıl oldu bir fikrim yok iyi okumalar kardeşler

Rüzgar eskimiş, boyası çıkmaya yüz tutmuş tahta pencerenin camını kırar gibi zorlarken dışarıdaki uğultuyu duyabiliyordum. Belki de bu aylarda buraya gelmek pek doğru bir karar değildi, aşırı kar yağışından dolayı mahsur kalmıştık.

Benim için bir sakıncası yoktu ama içerideki tosun için aynı şeyi söylemeyecektim.

Çay bardağına çayı dökerken bardağın parıltısı dikkatimi çekti, annem bardaklarını hep tertemiz yapardı. Sürekli "yolda biri geçer misafirimiz olur, insan utanır ki pis bardakla çay ikram etsin" diyerek her gün çamaşır suyuna yatırırdı.

Sıcak suyu da koyduktan sonra çaydanlığı ocağa bıraktık, tek bir şeker atıp karıştırdıktan sonra dudaklarımda yeni bir ordan gibi duran sigarayı iki parmağımın arasına alıp tezgahın üzerinde duran çakmakla ucunu tutuşturdum. Derin bir nefes çekip, muhtemelen dışarıdan daha soğuk olan mutfağa doğru dumanı üfledim.

Sobaya cehenneme odun taşıyan zebani gibi odun taşıyıp yakıyorduk, aşırı sıcak oluyordu. Dışarısı da aşırı soğuktu, bir türlü orta yolu bulamamıştım. 

Mutfaktan çıkıp kapının önüne çıkmak için yürüdüğüm sırada salonun kapısı açıldı.

Sıcaktan terlemiş, beyaz gömlekli, çatık kaşlı ülkücü dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Beni gördüğü an yanıma adımladı.

"Senin bu amcanı-"

"Hırka giyin üzerine amına koduğum," dedim dış kapıyı açarken. "Sıcaktan soğuğa çıktın, hasta olursun."

O arkamda sessiz sessiz bir şeylere söverken çayı dökmeden dışarı ulaştım, kapıyı aralıklı bıraktım. Arkasına bastığım çamurlu ayakkabıyla karda iki adım ilerleyip evin duvarına yaslandım. Sigaramdan bir duman daha çektiğim sırada hırkamı düşmanı gibi giyinerek dışarı çıkan sığır geldi.

"Bugün gidiyoruz." dedi Kürşat sinirle, çıkar çıkmaz o da bir sigara yakmıştı.

Zor bela Kürt'lere alışmışken, amcam sınırlarını zorlayarak yanında saçma sapan laflar ettiği için yıllardır eğittiğim hayvanımın psikolojisi bozulmuştu.

"Karları İstanbula kadar kürekle temizleyeceksen gidelim." dedim sakince.

"Ya başlayacam karına yağmuruna." dedi çakmağını sinirle cebine atarken.

"Kürşat, amcamı çok fazla takıyorsun. Uğraşılacak biri değil, beyinsizin teki."

"Niye? Aynısını ben yapınca ırkçı oluyorum?"

"Tamam," dedim çocuk gibi gözlerini inatla üzerime dikmiş oğlana. "O da ırkçı faşist pisliğin teki."

Tatmin olmuş gibi önüne döndü ama hâlâ sinirliydi. Sigarasından bir soluk daha çekti.

"Amcan bahane de, harbiden işten kovulacağız."

"Birkaç gün içinde belediye karı temizler, gideriz." dediğimde buna da sinirlendi.

"Sanki 80li yıllardayız, devlet gelip bir karı bile temizleyemiyor."

"Öz eleştiri...." dedim sırıtarak çayımdan bir yudum alırken, bana aldırmadı.

"Seni de özledim." dedi bu sefer.

Ben de özlemiştim, ailemiz bizim ne olduğumuzu biliyordu zor bela da kabul etmişti ama yine de yanlarında onların deyişi ile "normal insan" gibi davranmak zorundaydık.

MEMLEKETSİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin