S.Ç.B. 4

2.5K 84 5
                                    

     Deniz o gece hiç bıkmadan ağladı. Sadece ağladı. Burnundan akanlar gözünden akanlara karıştı. Kalbinden sökülen onca yıllık çiçeğin kökü sanki o yaşlarla kurumaya başlamıştı. Zehir gibiydi akan yaşlar. Zehir ama bir o kadar da çiçek balı gibiydi. Nasıl uyudu ne ara uyudu hiç hatırlamıyordu. Sanki gözlerini hiç kapatmadan uyumuştu. Duvardaki çıplak kadın tablosundaki kadın sanki acısına ortak olur gibiydi. İlk defa biriyle böyle sevişmişti seviştiği an peki gerçekten masumiyetini kaybetmiş miydi? Annesinin babasının abisinin yüzüne nasıl bakacaktı şimdi bunu hiç düşünmüş müydü? Düşünmek istemedi. Artık eski Deniz olmayacaktı. Kararlıydı. Bugüne kadar ne istese yapmıştı ve bunu da yapacaktı. Köküne tuz ruhu dökülmüş bi nergis çiçeği gibi çürüttü Görkem'i. Yanında olamadığı halde ona acı vermeyi başarabiliyordu hala. Bu çocuk bunu nasıl yapabiliyordu Deniz'in aklı bi türlü almıyordu. Kalktı,kendine gelmeye çalıştı,yüzüü yıkadı. Utku'yu hatırladı. Salona gitti ama orda kimse yoktu. Onu beklemekte kararlıydı. Dün gece için kendisini kötü hissetmesini istemiyordu. Ortada bi suç yoktu ama varsa sorumlusu Deniz'di. Durumdan pişmanlık duymaması için onunla konuşmak istiyordu. Çünkü çok güzel sevişmişlerdi. 

    Deniz salonda bekledi,bekledi aradan 3 saat geçtikten sonra Utku geldi. Tabi o gelene kadar susmayan telefonlar da işin cabası. Merve,Nil,anne,baba,abi aramaların arkası kesilmemişti. Aramayan tek bi kişi varsa o da Görkem'di. Aramasındı zaten artık on gerçekten ihtiyacı yoktu. Deniz'in salonun ortasında oturuduğunu gören Utku çok şaşırmıştı çünkü adeta onun gitmesini beklemişti bu saate kadar dışarda. Onu tekrar görmeyi ne kadar kaldırabilecekti kendisi de bilmiyordu. Ama Deniz'in suratındaki o yumuşak ifadeye güvenerek içeri girdi. Sormadan yanına oturdu:

 - Ben gidersin diye yani şey rahat bi şekilde evden ayrılmak istersin diye dışar...

-Gereksiz cümleler duymak istemiyorum Utku. İstedim kaldım. Bi hata yaptım ama pişman değilim. Hayatımda Görkem'den başka bi pişmanlığım yok benim olamaz da. diye fısııldadı son cümleyi.

-Bişeyi merak ediyorum,Görkem? Sevgilin mi? Kim o?

-Dün geceye kadar aşık olduğum ama içimde sadece göz yaşından ibaret olduğunu anlamadığım senin benim gibi iki kolu bacağı olan birisi.

-Göz yaşı? diye sordu ve bacaklarının arasında gömülü olan kafasını kaldırarak Deniz'in gözlerine bakmak istedi. Kafasını kaldırması için kollarını ayırdı onun o deniz gözleri sanki bi okyanus olmuştu,o denli büyümüş o denli şişmiş. 

Utku'nun adeta nutku tutulmuştu. Bu sefer aşık olmuştu. Bitmişti. Deniz'in okyanus gözlerinde birdenbire babasının annesine ettiği ihanetleri görmüştü. Annesini görmüştü. Aşık olduğu kadını görmüştü. Hiç ama hiç bırakmamalıydı. O deniz gözler ona yeterliydi okyanus olmasına gerek yoktu. Hiç kimse için gözlerinde okyanus derinliğini görmeyecekti bir daha. İzin vermeyecekti Utku buna. 

-Çok aşıktım ben. Kendimi bildim bileli aşıktım ben ona. Dün gece bana ne yaptın? Dün gece odanda asılı olan tablodaki kadın bana ne yaptı? Nasıl ağladım bu kadar? Sana sorduğum soruların cevabını ben de bilmiyorum duymak da istemiyorum ama yanımda ol benim. Beni yalnız bırakma Utku. Seni tanımıyorum ama teslimim işte. Tut kollarımdan uçur beni. -Ayağa kalkıp gözlerini kapatıp kollarını Utku'ya uzattı.- Bir uçurtmanın çıtaları olsun  kollarımız bacaklarımız. -Bacaklarını ve kollarını iki yana açarak.- Üzerimizdeki desenimiz şurdaki çiçekler olsun;kuyruğumuz yaprakları. Kimse tutmasın bizi ipimiz olmasın bizim. Özgür olalım biz. Ne kimseye sahip ne kimseye ait. 

   Utku böyle konuştukça Deniz'in delirmiş olabileceğini düşündü ta ki uçurtma benzetmesine kadar. Kafasına öyle bi yatmıştı ki aynı uçurtmanın çıtaları olma fikri. o da ayağa kalktı Deniz'ine sarıldı ve dakikalarca öylece kaldılar. 

    Nil'den gelen telefona kadar sürdü o sessizlik. Deniz telefonu açtı gitmesi gerektiğinin farkındaydı onu bekleyen bi ailesi vardı. 

 - Efendim Nil?

-Sen nerdesin bu saate kadar annen çıldırdı çabuk eve geç bizde kaldığını söyledim göbeğim çatladı dünden beri senin haberin var mı? 

-Haklısın eve geçiyorum şimdi akşam haberleşelim. Uyar mı?

-Akşam Görkem görüşelim dedi o yüzden seninle daha erken buluşmamız lazım.

-Haber bekle benden. dedi ve Utku'ya döndü:

-Eve gitmem gerekiyor artık.

-Sorun olmazsa ben bırakayım seni. Dedi ve Deniz'e eve kadar eşlik etti. 

  Deniz eve geldiğinde sandığından çok daha büyük bi tantana ile karşılaştı annesi,babası ve en önemlisi abisi bi yandan sıkıştırmaya başlamışlardı ama ne yaptı ne etti kurtulmayı başardı.

    Soluğu direk Deniz'in yanında alan Nil  olan biteni dinlemek için sabırsızlanıyordu. Deniz olanları bambaşka bi şekilde anlattı. Sanki gözünden bi damla bile yaş gelmemişti. Utku'yla sevişmemişti. Evet ona karşı bişeyler hissediyordu duygular karşılıklıydı ama henüz tam anlamıyla ortada bişey yoktu. Akşam Görkem'le tanıştırmak için Utku'yu da yanlarında götürmeyi aklından geçirdi. Nil de bi sakıncası olmadığını söyleyince iyiden iyiye cesaretlendi ve Utku'yu aradı. Akşam onu o meşhur Görkem'le tanıştıracaktı. Ona iyilik mi yapıyordu kötülük mü yapıyordu kendisi bile bilmiyordu ama bi yerden başlaması şarttı. Çünkü Utku'ya bir gecede vermesi gerekenden fazla değer vermişti. Haksız çıkmamayı umdu durdu tüm gün boyunca. 

    Hayatında hiç olmadığı kadar akşama ne giyineceğini düşündü durdu. Dolabının yenilenmeye ihtiyacı vardı. Akşam olmadan Nil'in de yardımıyla yepyeni bi Deniz'in temelleri sağlamlaştırıldı. Eski görüntüsünden eser kalmamıştı o paçoz Deniz gitmişti artık. Utku'nun yanına yakışacağına inandığı o özgüvenli Deniz vardı artık. Hiçbir şey hiç kimse önünde duramayaktı onun,onların. Siyah ip askılı atleti,haki yeşili uzun şile bezi eteği ten rengi topuklu ayakkabıları,kıpkırmızı rujuyla Görkem'in karşına çıkmaya hazırdı. 

   Hazır olduğu sırada Utku'yu aradı. Onu sabah bıraktığı yerden almasını istedi. Deniz caddeye indi etrafına bakındı o sırada uzaktan onu izleyen bi çift göze takılı kaldı. Bu kız her seferinde kendine yenden aşık etmeyi nasıl beceebiliyor acaba,diye düşündü Utku. Ona gülümsedi,elini kaldırdı. Deniz ona doğru yürürken arabanın ön koltuğunun kapısını açtı,tam yanına geldiği sırada nergis kokulu kıza sarıldı.

 -Hoşgeldin hayatıma Deniz'im,diye fısıldadı kışkırtan ses tonuyla kulağına. 

Utku'dan aldığı bu gazla arabaya binip gidecekleri kafeyi tarif etti ona. Herkesin şok olacağı çok acayip şeyler yaşanaktı. Bunun tek farında olansa Denizdi başka hiç kimse değildi. Deniz ve Utku toplanacakları kafeye gelmişlerdi. Merve,Nilve bir çok arkadaşları toplanmışlardı bile Görkem dışında. Utku arabasını park etmeleri için valenin bulunduğu yere çekti. Vale Deniz'in kapısını araladı,uzun eteğini ayaklarına dolaşmasın diye tutup bi ayağını dışarı attığı sırada arkasında Görkem'in olduğundan habersizdi Deniz. Aşağı indi saçlarını savurdu çantasını omzuna oturttu ve arkasına döndüğü sırada dün hem öldürüp hem cenazesini kaldırdığı Görkem'iyle göz göze geldi. Bir kaç dakika boyunca Deniz'i izlemekten kendini alamayan Görkem'in aradığı kız o muydu? Beklediği an bu an mıydı? Hani ilk bakışta aşık olacaktı ya o bakış belki de binlerce kez görmesine rağmen onu bu bakş mıydı? Bunu anlaması için bi kaç çaput parçası mı gerekliydi? Görkem'in bu düşünceleri Utku gelip Deniz'in kırmızı yanaklarına bi öpücük kondurana dek kafasında döndü durdu ama sanki o an her şey tuzla buz olmuştu. Görkem bunu çoktan hak etmişti ve istemsiz bi şekilde sol gözünden;Deniz onu ayalr sonra gördüğünfr damladığı gibi minicik bi damla akmıştı. Ne erkekliği,ne yakışıklı olması ne forsu hiçbir şey o akan damlanın boynudan göğsüne ordan kalbine yol almasına engel olamadı...




SUDAN ÇIKMIŞ BALIKWhere stories live. Discover now