S.Ç.B. 12

877 39 0
                                    

Kapıdan çıktıktan sonra bir süre kendine gelemedi ve karnına saplanan ağrı yüzünden olduğu yere oturdu Deniz ve bacaklarının arasından gelen kan tüm direncini bir anda yok etmişti. Onun o halini gören koridordaki hemşireler hemen yanına geldiler ve sedyeyle acil servise götürdüler onu. Deniz kendinde değildi. Doktorların muayenesi sonucu neyseki bebeklerde bi sıkıntı yoktu ve Deniz yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı. Gözünü açtığında karşısında gördüğü ilk insan Görkem olmuştu. Ne olursa olsun bu durum en çok Görkem'i korkutmuştu. Görkem'i karşısında görünce ilk defa midesi bulandı Deniz'in. Utkuya hak vermeye başlamıştı bir kez daha.
-Deniz iyi misin ben buradayım yanındayım.
-Bebeklerim nasıllar?
-Hepsi gayet iyi hiçbirinde bir problem yok. Sen Nasıl hissediyorsun kendini önemli olan şu an bu.
Deniz tam o sırada Görkem'in elini bıraktı ve suratına ondan iğrenircesine baktı ve arkasını dönerek biraz daha uyumak istediğini söyledi.
Görkem o günden sonra olabilecek tüm olumsuz olaylara kendini fazlasıyla hazırlamıştı. Her şeyden vazgeçmişti belki de evet ama yeni doğacak minik bebekleri?..
Deniz kendini daha iyi hissettiğinde nöbeti zaten çoktan bitmişti. Odasına çıktı hazırlandı ve gitmeden bi Utkunun yanına uğramak istedi.
-Bugün biraz dinlenmem gerekiyor. Yarın gelicem zaten yanına tekrar merak etme. Dedi ve arkasına bakmadan odadan çıkacakken kapıdan geri döndü ve:
-Utku.
-efendim Deniz?
-Bana bir kere eskisi gibi sarılır mısın?
-Ben yıllardır bu anı bekliyorum sence sana hayır diyebilir miyim? Dedi vücudundaki kırıklara rağmen elinden geldiği kadar doğruldu. Yatağının başına oturan Deniz'ine sımsıkı sarıldı. Kokusunu öyle içine çekmişti ki onsuz geçirdiği yılların acısını çıkarır gibiydi.
-Şimdi gidip dinlenmem lazım. Yarın gelicem.
-Beni burda tek başıma bırakma Deniz gel nolur. Dedi ve Deniz o sırada kapıdan dışarı çıktı. Kapıda onu tabii de Görkem bekliyordu.
- Konuşmamız gereken şeyler var eve benimle beraber çıkar mısın ? Dedi Deniz Görkem'e.
İşte tam bu sırada Görkem neyle alakalı diyemeden telefonu çaldı arayan Handeydi. Hiçbir şey olmamış gibi telefonu meşgule verdi Görkem ve Denizle göz göze geldiler.
-işte tam da bununla alakalı. Dedi Deniz kendinden emin bir şekilde.
Apartmanın otoparkına geldiklerinde Görkem'in telefonu tekrar çaldı ve o tekrar meşgule verdi. Deniz artık emindi. Beraber eve girdiler. Görkem de her şeyin farkındaydı ama Deniz'in üzülmemesini için konuyu alttan almaktan yanaydı. Hatta mümkünse hiç açmamaktan.
-Geç otur şuraya Görkem. Görkem oturdu ve Deniz'i sonuna kadar dinlemekten ve ne derse yapmaktan yanaydı.
-Dinliyorum.
-Hayatında birinin olduğunun farkındayım. Kim olduğu ne tür bir orospu olduğu umrumda değil. O yüzden bir süre bu evde kalmanı istemiyorum. Gerekirse de boşanırız. Ama şimdi gidip eşyalarını toplayıp bir süre hayatımdan çık Görkem. Kime nereye gidiyorsan defolup git. Lütfen.
 Görkem'in bunun üstüne sağlam bir savunma yapması gerekiyordu. Madem konu böylesine açıktı ve Deniz hislerine bu kadar güveniyordu içindeki her şeyi bir bir anlatmaya karar verdi.

- Evet birisi var. Senden ne zaman nasıl bu kadar bir anda kopabildim bilmiyorum Deniz. Ama o Utku denen herif geldiğinden beri sen de bir çok değişiklik var ve bazen benim senin kocan,karnındaki çocukların da babası olduğunu unutuyorsun diye düşünüyorum. Bu olanların da tek bir sorumlusu var o da sensin. Bunu sakın inkar etme ama. Senin o orospu dediğin kadın bana senin yaşatamadığın şeyleri yaşattı,senin bugüne kadar hissettirmen gerekenleri bir gece de hissettirdi. Şimdi otur ve sorunu biraz da kendinde ara. dedi son olarak ve eşyalarını toplamaya başladı. 

   Görkem göz göre göre her şeyi kabul etmişti işte. Deniz'in de istediği bu değil miydi. Görkem eşyalarını topladıktan sonra Deniz'in yüzüne dahi bakmadan kapıya çarpıp çıkmıştı ve onun öylesine kapıyı vurup çıkmasıyla beraber Deniz'in haykırırcasına ağlaması bir olmuştu. Ağlayan bir kadından daha çok incinmiş ne olabilirdi ki bu dünyada. Yıkık,kırık,yalnız. Hiç kimseyi olmayan ama aslında rahminde üç canı birden taşıyan bir kadın için bu yük çok ağırdı. Fazla ağırdı. Ama Deniz'in o üç minik kalbe o kadar ihtiyacı vardı ki.

   Görkem kapıyı çarpıp çıktığı anda Deniz'in haykırırcasına ağladığını duydu ve bir süre onun sesini dinledi. Susmasını bekledi. O ağladıkça sanki içinden kocaman bir parça kopuyordu. Dayanamıyordu Görkem bu kadarına. Az önceki sözleri Deniz'e o söylemiş,şimdi de onu bu halde bırakıp Hande'nin yanına gidebilecek kadar şerefsiz olabilir miydi?

  Arabasına bindi ve bomboş İstanbul yollarında ibre sona gelecek kadar bastı durdu gaza. Bastıkça bir yandan o da başladı ağlamaya. Ağlamak dünyanın en güzel eylemiydi aslında. Yanında kimse olmasına gerek yoktu. İnsanın kendi kendisiyle dertleşmesiydi belki de. Duyguların biraz olsun anlam kazandığı bir andı. İçinde kopan fırtınaların çiğ gibi dışarı yağmasıydı. Ağlamak çok güzeldi. 

   Görkem daha fazla dayanamadı. Onu anlayıp dinleyecek birisine çok ihtiyacı vardı. Hande'yi aradı.  Beynini tamamen boşaltmak onun yanında her şeyi unutmak istedi. Yanlış bir karar vermek istemiyordu Denizi bu kadar severken. Ama daha fazla da bu saçma ilişkinin bir parçası olmak istemiyordu. Her iki taraftan da saçmaydı ilişkileri. Hande'nin evinin önüne geldi hiç bir tereddüt duymadan yukarı çıktı. Hande kapıyı açtığında Görkem'e öyle bir gülümsedi ki Görkem o an tüm bu yaşananları hayatındaki tüm olumsuzlukları birdenbire unuttu. İçeri girdi ve dakikalarca sadece sarıldı ona. Aciz konumuna düşebileceğini hiç düşünmedi bile ve ağlamaya başladı. O ağladı Hande ona daha sıkı sarıldı. Bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkındaydı ama bunu tek sebebinin de kendisi olmadığını biliyordu. 

- Bi duş al kendine gel. İstediğin kadar ağla. Rahatla. Şunu unutma ben ne olursa olsun senin yanındayım. Benim seni bırakmaya hiç niyetim yok Görkem,dedi ve onu banyoya götürüp temiz havlusunu verdi. Görkem buz gibi bir duş aldıktan sonra kendine geldi. Hande bu arada iki için atıştırmalık bir şeyler hazırlamıştı. Bir şeyler yedikten sonra izledikleri film karşısında Hande'nin dizlerinde uyuyakalmıştı Görkem. Hande sırf o uyanmasın diye tüm gece boyunca oturarak uyumak zorunda kaldı. Sabaha karşı Görkem uyandığında Hande'nin o halini belki de bir saatten fazla izledi. Sonra onu kucağına aldı odasına götürdü yatağına yatağına yatırdı,üstünü örttü,yanına uzandı. İşte şu an belki de dünyanın en mutlu adamıydı o. 

 Hayatında hiç yaşamadığı şeyleri bu kadında bulmuştu tekrarda. Ama keşke onu hiç tanımasam diye düşünmeden de edemiyordu Deniz'i ve minik bebeklerini.

SUDAN ÇIKMIŞ BALIKUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum