S.Ç.B. 10

1.1K 40 2
                                    

      Bu sefer izin veremezdi gitmesine her gittiğinde ondan bir şeyler almasına hele asla izin veremezdi. Direk ameliyata alınması gerekiyordu çünkü iç kanaması,yıllar önce Deniz'i bırakırken içi nasıl kanıyorsa somut olarak karşısındaydı işte bu sefer. Ameliyata girecekti evet ama buna dayanabilecek miydi ve bu kadar kısa zamanda bunu ona kim yapmış olabilirdi? Deniz neredeyse hastanenin tüm doktorlarını Utku için seferber etmişti. Korkuyordu ne kadar zaman geçerse geçsin çok korkuyordu. Ameliyatı iyi geçen Utku'nun yapması gereken bir şey vardı şimdi. Bu hale nasıl geldiğini polise anlatmak. Bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra kendine gelen Utku karşısında ilk Deniz'i görünce gözleri sanki daha bir iyi açılmıştı. Kendini olması gerekenden çok daha iyi hissetmişti. 

-Ağrın var mı? Kendini nasıl hissediyorsun?

-Bilmiyorum. Kolumu kaldıracak halim yok. 

-Yani çok doğal çünkü kolun kırılmış ayak tarak kemiklerin kırık ve sağ kaşında bir deste dikiş var ameliyatın dışında. diye mırıldandı Deniz.

-Efendim duymadım. 

-Bir şey yok gayet iyisin ama uzunca bir süre maalesef seni misafir edeceğiz hastanede. Önce polislere bir ifade vermen gerekiyor. Sana bunu kimin yaptığıyla ilgili. Sahiden soruyorum bunu kim yaptı sana?

-Sen. Senden başkası böyle bir şeye cesaret edebilir mi sanıyorsun? Ama bunu senin yaptığını söylemeyeceğim polise merak etme. Çağır vereyim ifadeyi gitsinler beklediklerine değmez. 

  Deniz kapının önüne çıktı o çıkar çıkmaz polisler başına üşümüştü bile. Sen derken aslında Görkem'den bahsettiğini bal gibi anlamıştı işte. Polislere:

- Sadece beş dakika görebilirsiniz öğrenmek istediğiniz her şeyi sorun çünkü durumu henüz çok iyi sayılmaz. Elinizi çabuk tutun. diyerek içeri gönderdi onları. 

   Durumu çok iyi sayılmaz derken sadece ameliyattan bahsetmediği gözlerini kaçırarak konuşmasından çok belliydi. İç kanama geçirmişti evet ama ameliyatı başarılı geçmişti. Bundan sonra sadece kendine iki kat fazla dikkat etmesi gerekiyordu. Hı bir de kırıkları vardı ama zamanla kaynayacaklardı işte. Öyle olmadı. Bu hastalık öyle kolay geçecek bir şey değildi. Düpedüz kanserdi bu. Kan kanseri. Deniz her ne kadar bir yandan ondan nefret etse de ilk öğrendiğinde sanki başından aşağı kaynar sular dökülmüştü. Hastalığın ilk evresinde olduğu için atlatması çok daha kolay olabilirdi aslında ama Utku'yu canının bir parçası olarak görmesinden midir bilinmez ama sanki kanser olan kendisiydi. Sanki o mikroplu iğrenç hücreler onun kanında dolaşıyordu. Sanki onun tüm vücuduna yayılıp esir alıyordu onu. 

   Polisler içeriden çıktıktan sonra Deniz tekrar Utku'nun yanına girdi. İyi kötü öyle böyle bir şekilde bunun söylenmesi gerekiyordu onun işi buydu. 

- Bir yakının annen baban ya da karın var mı haber verebileceğimiz? Yapılması gereken dosya işleri var da.

-Yok hayır kuzenlerim var ama onlara da haber vermek istemiyorum böyle bir durumu canları sıkılmasın şimdi. İyi hissediyorum kendimi.

- Hiç iyi değilsin ama Utku. Birilerine haber vermemiz gerekiyor bir an önce. Senin de bunu öğrenmen lazım. Kan değerlerin çok düşük çıktı ve birinci derecede kan kanserisin demek bu. O yüzden gerekli ilaç tedavisine en kısa zamanda başlamamız gerekiyor. Bu dönemde yalnız kalmanı istemiyorum. Birini söylesen iyi edersin.

-Ne diyorsun sen Deniz?

- Dediğim şey gayet açık Utku. Kan kanserinin başındasın dolayısıyla tedavisi de aslında bir o kadar kolay olacak. İlk etapta ilaç tedavisine başlayacağız kanserli hücrelerin yok olma durumlarına bağlı olarak gerekiyorsa başka yol izleyeceğiz en olmadı uygun bir ilik bulup onu nakledip devam edeceğiz ama bu söylediğim son evre. 

SUDAN ÇIKMIŞ BALIKOnde histórias criam vida. Descubra agora