S.Ç.B. 14

765 41 4
                                    

 Peki aradan beş ay geçince ne mi oldu? Sanıyoruz ki çocuklar doğdu. Görkem ve Deniz ayrıldı. Deniz Utkuyla beraber olmaya başladı. Hatta belki çocukları üstüne bile aldı. Bunlar sadece sandıklarımız ama... Olaylar hiç de öyle gelişmedi.

     Mahkeme günü geldiğinde Deniz herkesten önce salonda hazır bir şekilde Görkem'i beklemeye koyuldu. Saatler geçti mahkeme saati geldi ama gelen olmadı bir türlü. Ne Görkem ne avukatı ne de karşı taraftan gelmesi gereken herhangi bir kişi. Kimse gelmeyince doğal olarak mahkeme düştü başka bir tarihe ertelendi. Tam bu karardan sonra Deniz salonun kapısından çıktığı anda kasıklarına saplanan ağrı onun dengesini kaybedip yere düşmesine sebep oldu. Bacaklarının arasından gelen kanla oracığa yığılıp kaldı. Etrafta onu görüp gelen insanlar etrafına doluşunca karnından da anladıkları üzere hemen ambulansı çağırdılar. Vızır vızır bir sesle gelen ambulansa acele bir şekilde bindirdiler ve hemen en yakın hastaneye götürdüler. 

    Oluşan olumsuz bir komplikasyon sonucu bebeklerin üçünü birden aldı doktorlar. Aksi taktirde Deniz ciddi bir zehirlenme sonucu ölecekti. Deniz'i ameliyata almadan önce defalarca onlarca Görkem'e ulaşmaya çalıştılar. Ama onlar da Görkem'e hiçbir şekide ulaşamadı. Nihayetinde anne ve babasını arayıp onları apar topar İstanbul'a çağırdılar. Çünkü durum sanılandan çok daha ciddiydi. Haberi aldıktan sonra Deniz'in anne babası da defalarca Görkem'i aradılar ama onlar da ulaşamadı.

  Deniz ameliyata girdi anne ve babası acele bir şekilde geldiler kızlarının yanına ve tabiki abisi de. Nehir Hanım da Reis Bey de abisi Doruk da yürekleri ağzında beklediler onun çıkmasını.   Deniz çıkmıştı ameliyattan ama tüm bunlar onda kalıcı hasarlar bırakmıştı maalesef. Deniz artık hayatına dair hiçbir şeyi hatırlamayabilirdi. Görkem'i Utku'yu hatta anne babasını bile. Bunun için yapacak tek bir şey vardı. Beklemek. Deniz'in uyanmasını beklemek anne ve babasına artık işkenceden başka bir şey değildi. Sürekli Görkem'in telefonunu arıyorlardı ama ona hala ulaşamıyordu. Bunun üstüne Deniz'in babası kuşkulandı ve bir kayıtlardan sordurmak istedi. Danışmadaki kızın yanına gitti:

 - Kızım kolay gelsin. Bir yakınımdan çok uzun zamandır haber alamıyorum bir kayıtlarınıza bakar mısın? 

-Tabi beyfendi bakalım hemen. İsmi soyismi nedir yakınınızın?

-Görkem Yurduseven.

  Gerekli bilgileri ve kanıtlamaları yaptıktan sonra kız bir ara ekrana kilitlenip kalır. İçini çeker ve adama doğru:

-Sizin tam olarak neyiniz oluyor beyfendi Görkem Yurduseven.

-Kendisi benim kızımın eşi ve sabah saatlerinden beri haber alamıyoruz. 

-Beyfendi ben... 

-Kızım ne oldu söyler misin?

-Beyfendi çok üzgünüm ama tam olarak kırk beş dakika önce söylediğiniz kişiyle alakalı bir ex kaydı bulunuyor. 

   Ne olmuştu şimdi. Görkem artık yoktu. Mahkemeye gelirken feci bir trafik kazası geçirmiş ve direk olay yerinde hayatını kaybetmişti. Parçalanan telefonundan dolayı hiçbir yakınına ulaşamamışlardı. Deniz'e ulaşana kadarsa Deniz fenalaşmıştı. 

  Aradan iki gün geçtikten sonra Deniz anca kendine geldi ve korkulan oldu. Geçmişe dair hiçbir şey hatırlamıyordu artık Deniz. Ne Görkem'i bilip ona üzülecekti ne de Utku canını acıtabilecekti. Bunlar kötü gibi görünen ama aslında gerçekten iyi olan taraflarıydı. Tabi bi de bebekler vardı. Kimse ona gerçekleri anlatmadığı sürece yepyeni bir hayatı vardı artık. Reis Bey kızının bugüne kadar neler yaşadığını belki anlayamazdı ama annesi Nehir Hanım öyle değildi. O kızının içinden geçen her cümleyi okumasını çok iyi bilirdi. Kocasını karşısına aldı:

-Bak Reis Bey. Sana günü geldi anlattım günü geldi sakladım. Ama Görkem çok canını yaktı kızımızın zamanında. Hele şimdi bir de doğmadan ölen bebeklerimiz var. Gel seninle bir anlaşma yapalım Deniz'e geçmişe dair hiçbir şeyden bahsetmeyelim hı? dedi sağ gözünden tek bir damla yaş dökülerek.  

   Reis Bey'e anlatılmayan saklanan şey neydi ki? Kafasını bir kaç saniyeliğine karıştıran şey sadece buydu. Ama o da karısına sonuna kadar hak veriyordu. Özellikle de bebekler konusunda. Gerekli her türlü işlemi yapabilecek güce sahipti. Kızını alıp herkesten gizli İzmir'e götürecekti. Çok çok genç yaşlarda biriyle evlendiğini ama bunun sadece bir kaç ay sürdüğünü sonra mutlu olmayıp ayrıldığını söyleyeceklerdi ona. O günden bugüne de ailesiyle beraber yaşadığını. Büyük bir mesuliyetti bu Reis Bey ve Nehir Hanım bunun farkındaydılar ama kızlarının mutluluğu için ellerinden başka hiçbir şey gelmiyordu. Doktorlarla da konuştular. Ona bir trafik kazası geçirdiğini ama şimdi gayet iyi olduğunu söyleyeceklerdi. Yani ortada bebek falan hiçbir şey yoktu artık. 

   Deniz bu sefer artık gerçekten uyandığında yanında annesi vardı ve o gözlerini açar açmaz Nehir Hanım Deniz'in başına gelmişti.

- Deniz kızım. Nasılsın? Açabilecek misin gözlerini biraz daha. Ağrın sızın var mı?

Deniz şaşkın şaşkın annesi olduğunu bilmediği kadının yüzüne baktı bir kaç dakika ve beklenen soruyu sordu.

-Siz kimsiniz?

  Bunu duymak annesinin biraz canını acıtsa da kızının hayatı için güzel bir şey olmak zorundaydı bu durum. 

-Annenim ben senin. Nehir. Biricik annen. Baban da şimdi gelir. Sen biraz kendine gel olanları bir bir anlatacağız sana. 

   Deniz o sırada biraz daha kendine gelmişti ve bir yudum su istedi sadece. Suyunu yudumlarken de kapıdan babası ve doktoru geldi. 

-Denizcim merhabalar. Ben doktorun Alper. Kendini nasıl hissediyorsun?

-İyiyim aslında ama şuramda bir ağrı var ve ben hiçbir şey hatırlamıyorum doktor bey.

-Evet geçirdiğin trafik kazası sonucu hafıza kaybı yaşıyorsun ve bu hafıza kaybın geçici değil. Bu yüzden ailene büyük bir görev düşüyor sana hayatını tekrar anlatmak ve seni sana tanıtmak adına. Baban benim üniversitede en prestijli ve en sevdiğim hocamdı. Sen de çok sevdiğim bir öğrencimdin. Benden tarifi bu kadar gerisini onlara bırakıyorum. 

  Reis Bey kızının ayak ucuna oturdu. Her şeyi sıfırdan anlatmaya başladı bir güzel. 

-Anladığın üzere adın Deniz. Bizimle beraber aslında İzmir'de yaşıyorsun. Sen,ben,annen ve çok sevdiğin abin. Bir yere kadar gitti gelir o da birazdan. Çok genç yaşında bir evlilik yaptın ama mutlu olamadın çocukluktu geçti gitti anlayacağın. Hocanın da söylediği üzere doktorsun aynı zamanda. Ege Üniversitesi'nden benimle beraber çalışıyorsun. İstanbul'a bir kaç günlüğüne gezmek içi geldin bir araba kiraladın ve kötü bir kaza geçirdin. Hafızanı kaybettin. Şimdilik sana verebileceklerimiz bunlar. Geri kalanını zamanla öğreneceksin güzel kızım. dedi ve başını okşayıp alnından öptü kızını. 

  Nehir Hanım derin bir nefes aldı ve odadaki koltukta uyuyakaldı. 

  Peki Utku nolacaktı?

SUDAN ÇIKMIŞ BALIKWhere stories live. Discover now