S.Ç.B. 13

868 41 1
                                    


Deniz sabah gece ağlamaktan şişen gözleriyle hastaneye gitmeye mecburdu. Utku'yu görmek ona iyi gelecekti ve unutmadan yapması gereken bir mesleği vardı. Biraz iyi görünmek her kadının hakkı olduğundan kalktı güzelce hazırlandı yanaklarını hamileliğin verdiği pembelikten daha da fazla boyayarak kızarttı. Arabasına bindi. Sıcacık börekler,sandviçler ve iki koca bardak çayı aldıktan sonra doğru Utku'nun odasının yolunu tuttu. 

- Gü-nay-dıııın!!! diye bağırarak içeri girdi. Aslında yapmacık bir enerji değildi şu an üstünde olan . Tüm acısını dün gece atmış gibi bir hali vardı. Her şeyi bir kenara bırakıp bir an önce sıcacık böreklerden yemek istiyordu. 

-Uyuma artık Utku uyan artık Utku böreklerin kokusunu da mı almıyorsun? Şimdi bakalım durumumuz neye doğru gidiyor. Daha iyi miyiz kötü müyüz? 

-Kızım sabah sabah nerden bu enerji,gerçekten çok dengesizsin bir öyle bir böyle. Söyle bana doktor ölecek miyim?

  Deniz o sırada yapılmış olan son tahlildeki değerlere baktı ve durumunun sandığından daha ciddi olduğunu bir kez daha anladı. Elinden gelen bir şey şimdilik yoktu. İlaç tedavisine başlanmıştı ama sonuçlar sandığından daha yavaş ilerliyordu. 

-Her neyse şimdilik ölmek falan yok ilaçlara devam canikom. Hadi hadi kalk bugün benden sana izin muhteşem börekler aldım. Kokmadı mı hala sana ben yemek için ölüyorum şu an.

Kahvaltılarını neşe içinde Utku'nun odasında yaptılar. Kırıkları biraz daha iyileşmişti eskiye göre rahat hareket edebiliyordu artık. Bu güzel kahvaltıda bu konuyu açıp Deniz'in tadını kaçırmak istemiyordu Utku ama bunu artık ona bir an önce sorması gerekiyordu.

-Deniz?

-Bu ses tonu hiç hayra alamet değil gibi.

-Ya da neyse boşver. Şu kıymalıyı versene. Bu kahvaltının üstüne bana bir de Türk kahvesi ısmarlaman gerektiğini biliyor muydun? 

-Hayır bunu bilmiyordum ama ne söyleyeceğini biliyorum.

-Bilme boşver.

-Şimdi o kepçe kulaklarını aç ve beni iyi dinle. Dün gece çok düşündüm. Kısa keseceğim sana da bunu anlatırken. Boşanmaya karar verdim ciddiyim bu konuda.

Deniz daha konuşmasını bitirmeden Utku'yu bir öksürüktür tutturdu gitti. 

-Kızım sen kafayı mı yedin? kaç aylık hamile olduğunun farkında değilsin herhalde. Vallahi sen beni kalpten göndereceksin kanser falan değil verdiğin ilaçlarla başaramadın kriz geçirteceksin. 

-Sen neden böyle bir tepki verdin ki şimdi. 

-Çok sevindim galiba. dedi Utku sessiz bir şekilde. 

-Duyamadım.

-Bence biraz daha düşünmelisin. Sana bu kararı verdiren şey tam olarak ne?

-Bilmiyorsun Utku değişen çok şey var. En başta da Görkem. Hayatında bir başkası var. Buna eminim kendi de bunu inkar etmiyor zaten. Mutlu değilim anlayacağın ve çocuklarımın da böyle bir ortamda büyümelerini istemiyorum. Çok düşündüm ve gerçekten bitireceğim. Hatta bugün bütün işlemler başlıyor. 

    Utku Deniz konuştukça şok üstüne şok yaşıyordu. Bu boşanmanın kendisiyle bir alakası olabilir miydi? Günden güne Deniz'e olan aşkının artmasına neden hala engel olamıyordu? Kanserli hücrelerine kadar mutluluğu hissetmişti resmen. 

Deniz söylediğini yaptı. Kahvaltıdan sonra Utku'nun yanından ayrıldı. Görkem sayesinde tanıdığı avukat bir arkadaşını arayarak boşanma işlemlerine bir an önce başlamasını söyledi ona. Sıra Görkem'i aramaya gelmişti. Aradı, açan olmadı. Tekrar. Tekrar. Sonunda Görkem duydu telefonu gerçekten duymamıştı telefonu sessizde olduğu için. Deniz'in aradığını görünce ayrıca şaşırmıştı. Hala mışıl mışıl uyuyan Hande'ye gözü takıldı ve bu sırada telefon yine kapandı. Bu sefer kendisi aradı Deniz'i endişelenmedi değildi aslında. 

-Efendim Deniz? Bir problem yok umuyorum.

-Yüz yüze görüşmemiz lazım. Telefonda söylenecek bir şey değil.

-Bebeklerle ilgili bir sıkıntı mı var,nerdesin geleyim ben hemen.

-Hayır hayır endişelenme konu bizimle alakalı.

İşte dananın kuyruğu tam olarak da burda kopuyordu. Deniz'in o ses tonuyla böyle bir cümle kurması tam bir felaketti.

-Tabi kaçta nerde?

-Saat 9'da evde uygun mu?

-9'da orda olurum. 

Deniz telefonu kapattı,üstünden bir yük kalkmaya başlıyor muydu yoksa daha ağır bir yük mü koyuluyordu kestiremedi. Hastanedeki işleri biter bitmez eve gitti.

  Kapıcının zile basmasıyla beraber uyanan Hande konuşmadan tamamen habersizdi. Yanına baktı ama Görkem orda da yoktu. Kapıyı çalanın o olabilceğini düşündü yataktan hızlıca kalkıp salona gittiğinden gözlerine inanamadı. Şimdiye kadar hiç kimse onun için bu kadar güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamamıştı. Öğlen saatine kadar kahvaltı sofrasında kaldılar. Dolu dolu sohbet ettiler. Bir ara sitenin bahçesine inip yürüyüş yaptılar. Akşam yemeği için Hande'nin seçtiği sushileri yediler ve belki de hayatının en güzel günlerinden birini geçirmiş olan Görkem az kalsın eve geç kalıyordu. Saat 9'a beş kala kapı çaldı ve Deniz kapıyı açtı.

-Hoşgeldin. 

-Sağol. Evde konuştuğumuza göre biraz aşırı tepki verilecek bir şey söyleyeceksin herhalde.

Dedi Görkem umursamaz tavrıyla. Deniz boşanmak istediğini söylese de sanki bugünün güzelliğinden sonra fazla etkilenmeyecek gibiydi. 

-Benim şahsi fikrim bu ama ben boşanmak istiyorum. Çocuklar doğarken yanımda olabilirsin,istersen en başlarda da yanımda olabilirsin bu senin en doğal hakkın ama ben bu ilişkiye böyle devam etmek istemiyorum Görkem daha fazla.

Birden yüzüne çarpan bu gerçekler Görkem'i pek de şaşırtmadı. Sonuçta olacak olan oluyordu işte. Görkem kendinden emin bir şekilde:

-Tamam,kabul. Böyle gitmeyeceğini ikimiz de çok iyi biliyoruz. Ama senin bunu ayrıca bilmeni istiyorum ki çocuklarla ilgili her türlü konuda her zaman yanındayım. Ne zaman neye ihtiyacın olursa asla çekinme lütfen. 

-Merak etme bunun fazlasıyla bilincindeyim zaten. Dediğim gibi bu hem hakkın hem görevin. 

diye kararlılıkla cümlesini bitirdikten sonra hazır olan dilekçeyi Görkem'e uzattı. Tamam Görkem sonuç olarak böyle bir şey bekliyordu ama bu kadar hızlı mıydı?

-Oha Deniz bu ne? 

-E konuştuk ya.

-Bu kadar çabuk beklememiştim sadece. 

-O kadar çabuk Görkem. Tek celse...


     ARADAN 5 AY GEÇİP GİDİVERDİ.

SUDAN ÇIKMIŞ BALIKWhere stories live. Discover now