S.Ç.B. 20

931 32 2
                                    

     Yıllardır sanki yaşamıyordu. Nefes alan ölü bir bedeni vardı aslında. Deniz'e sarıldığı o an sanki damarlarında donan kan birden eriyip tüm vücuduna yayılmaya başlamıştı. Koklamayı en sevdiği yerdi Deniz'in boynu. Yıllardır kapalı bir hapishanede yaşayan insana verilen özgürlük gibiydi yaşadıkları. Hem mutluluktan nereye gideceğini şaşırıyor hem de onu korkutuyordu. Bir günlük ömrü olan zavallı kelebekler gibi hissediyordu kendini. Bu yataktan çıktığı zaman ya tekrar kanı donar da buz gibi bir ölüme yeniden merhaba derse. 

     Geçmişinde hiçbir şey hatırlamayan Deniz. O adamın ona sarılması o kadar tanıdık geliyordu ki ona. Sanki yıllardır onun teniyle uyuyordu onun bedeniyle sevişiyordu. Hani yıllar sonra eski fotoğraflara bakarsın ve herkesi tek tek sayarsın ya bilinçsizce. O kadar hafızana yer etmiştir ki ne olursa olsun unutamazsın. O gece kendine bir söz verdi. Bu adamı bir daha hayatı boyunca asla bırakmayacaktı. 

  Sabah erkenden uyandı Utku. Oda servisini aradı. Odaya yakışır bir kahvaltı söyledi. Deniz uyanana kadar önce biraz kendine gelmeye çalıştı. Uzun uzun onu seyretti. Ağlamasına engel olamadı. Hayatı boyunca kendini bu kadar güçsüz ve bu kadar güçlü hissetmemişti hiç. Kapı çaldı. Muhteşem bir kahvaltı onları bekliyordu.Kapıyla beraber Deniz de gözlerini açtı. 

- Teşekkürler, dedi Utku. 

 -Kalk bakalım güzellik. Kahvaltımız geldi. Yolumuz uzun daha Ankara'ya döneceğiz. İşler güçler  bizleri bekler. 

- Günaydınlar. Ay hala öyle uykum var ki. Ama şu an bu sucuklu yumurta kokusu beni benden aldı. Koş,koş getir bakalım şunları kurt gibi acıktım. 

  Kahvaltılarını yaptılar ve artık bu kadar tembellik bir yana yola çıkma , Ankara'ya dönme vakitleri gelmişti. Gitmeden denizi uzun uzun seyrettiler tekrar. Bu sefer o denize karşı sımsıkı sarıldılar bir daha hiç ayrılmamak üzere. Yol boyunca arabada uzun soluklu sessizlikler hakimdi ama bu sessizlik içinde öyle bir kalabalık vardı ki aslında ikisi de birbirlerine olan aşklarını haykırıp duruyorlardı sanki. Bazen bir bakış bazen küçük  bir göz kırpışla. Ankara'ya vardıklarında hava çoktan kararmıştı Utku Deniz'i evine bıraktı ve artık kolunu kaldıracak hali yoktu araba kullanmaktan. 

-İyi geceler sevgilim,dinlen yarın haberleşiriz,dedi Utku Deniz'e burnuna bir öpücük kondurup. 

-İyi geceler,dedi ve evin yolunu tuttu Deniz. Aşırı mutlu bir şekilde.

  Deniz son zamanlarda inanılmaz mutlu etrafına fazlasıyla neşe saçıyordu. Şirkette her zaman olduğundan daha başarılı işler koymaya başlamıştı. Çizdiği tasarımlar her zamankinden daha çok beğeniliyordu. Özgüveni artmış kendini çiçeklere bile aşık hissetmeye başlamıştı. Utku'yla her şey fazla yolundaydı. 

    Ofiste çalışırken Deniz'in telefonu çaldı bi ara arayan babasıydı. Anlam veremediği bir şekilde sinirle açtı telefonu:

-Efendim baba?

-Deniz nasılsın minik sevgilim.

-Baba. Son onuşalım lütfen gerçekten şu an seninle muhattap olamam. Her şey ters gidiyor bıktım tüm bunlardan artık.

  Babası anlam veremedi Deniz'in bu kurduğu cümleye. 

-Tamam Deniz akşam evde görüşürüz iyi bak kendine. dedi ve üzerinde gitmeden telefonu kapattı babası.

   Deniz o an babasına söylediği şeylere inanamadı. Ağzından o kelimeler nasıl dökülmüştü hiç anlamamıştı. Öyle bir an geliyordu etrafına ateş saçıyor öyle bir an geliyordu ki sanki karşısındaki insana aşık gibi hareket ediyordu.

  Babası bu durumda bir tuhaflık olduğunu düşünmeye başlamıştı. Deniz'in saldırgan tavırları , sevgi dolu sarılmaları , ortaya çıkardığı o harika projeler , bir anda parlayan diğer tüm yetenekleri babasının dikkatini fazlasıyla çekmeye başlamıştı ve çekmekte de sonuna kadar haklıydı. 

  hep beraber yenen bir akşam yemeğinden sonra annesi ve babası Deniz'i konuşmak için çalışma odasına çağırdı. 

-Deniz gelir misin tatlım biraz.

-Geliyorum annelerin en güzeli.

-Deniz son zamanlarda kendini nasıl hissediyorsun kızım. Kendinde normalin dışında olduğunu düşündüğün herhangi bir şey var mı?

-Anne. diyerek bağıra bağıra ağlamaya başladı Deniz annesinin omzunda.

-Tamam kızım tamam iyileşeceksin inan bana. dedi ama annesi de göz yaşlarını tutamamıştı.

   Deniz'in sergilediği bu davranışların tek bir anlamı vardı ve bipolar hastasıydı hem de ileri seviyede. Yani bir yandan da aşırı enerjik,hareketli,konuşkan... Öteki yandan depresif,suçluluk hisseden,sürekli ağlayan bir insan vardı artık karşımızda. Utku onun dengesini alt üst etmişti. 

   Bir aşk ona böylesine zarar veriyorken onun adına hala aşk denir miydi? 




You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 03, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SUDAN ÇIKMIŞ BALIKWhere stories live. Discover now