S.Ç.B. 17

703 35 0
                                    

   - Baba bilmiyorum. Sanki beni unutmuş tamamen. Sanki birisi gelmiş zihninden beni silmiş. Yaşadıklarını olanları bırak adımı sanımı bilmeyecek kadar silmiş beni hafızadan. Doktorluğu bırakmış. Gitmiş okumuş iç mimarmış şimdi. Ne diyeceğimi inan ki hiç bilmiyorum ben. 

-Çok garip. Acaba bilerek böyle davranıyor olabilir mi? Hayatına sıfırdan başlama kararı aldıysa bu kadar.

-Hiç sanmıyorum onu tanıyorum. Eski bir tanıdığını gördüğünde hani kim olursa olsun bu bi şaşırma olur ya. Deniz de ondan eser yoktu beni ilk gördüğü an. Onunu için sıradan bir insan gibi baktı ve geçti bu kadar. Bir şeyler olmuş evet ama ne olmuş bunu anlamak için zamana ihtiyacım var. Yarın bu saatte onunla burada tekrar buluşuyoruz. Değişik bir sohbet oldu.

  Babası can kulağıyla dinledi onu. Aralarındaki ilişkinin eskisiyle alakası yoktu artık. Sanki yılların acısını çıkartır gibilerdi. 

-Peki öyle bir şey mümkün mü sence? Ne olmuş olabilir de bu kız bu hale gelmiştir ki? Gerçekten düştüğün durumu şimdi daha iyi anlıyorum oğlum. 

-Neyse yemeklerimizi yiyelim de maça geç kalmayalım yoksa bana bu gece her şey haram olacak. 

   Yemeklerini yediler baba oğul karşılıklı sohbet ettiler uzunca bir süre. Ordan çıkıp maçlarını izlemeye gittiler. Bunların hiçbirisi Utku'nun kafasının yeteri kadar dağılmasını sağlamadı maalesef. Gece yatağına yattığında hala o anı düşünüyordu. Göz göze geldikleri o ilk anı... Deniz'in yabancı bakışlarını... Bu kızda bir şeyler vardı ama neydi? Bu sefer tüm bunları çözecek gücü var mıydı?

   Hesabı ödeyip kalktıktan sonra Deniz eve gitmek için arabasına bindi. Bu adam normal bir adam değildi. Geçmişten gelen biriydi. Belki de zamanında ona acı veren birisiydi. Hatırlamaması gereken. Ama bakışları çok derin ve çok güzeldi. Nil'e sorsa bu adam ona kötü bir şey yaptıysa eğer ondan uzaklaştırmaya çalışacaktı. Eski kocası bu adam olabilir miydi? Belki de hepsi kuruntu ve bu adamı hayatında ilk kez görüyordu. Ama ilk görüşte bile gerçekten hoşlanmıştı ondan. Eve gitti ve yarın o saatlerin gelmesini iple çekti.

   Ertesi gün Deniz Utku'dan önce aynı masada yerini aldı.O kadar heyecanlıydı ki kendine hiçbir şekilde engel olamıyordu. Bu adama karşı bu kadar heyecanlanması normal bir şey değildi aslında ama sürekli kendi kendine gülüyordu. 

 Utku dünkünden kat kat yakışıklı ve yüzündeki o içten gülümsemesiyle kapıda belirdi. Deniz onu görünce eli ayağına dolaşsa da bunu mümkün olduğunca fark ettirmemeye çalıştı.  Beyaz elbisesinin altına giyindiği bağcıklı topuklu ayakkabılarının bağları bile birbirine girmişti heyecandan. Sandalyeden düşme tehlikesini hemen toparlanarak atlattı. Ama heyecanını anlamamak için gerçekten gerizekalı falan olmak gerekiyordu. Onun bu halinden en iyi anlayan Utku'ydu ve onu öyle tam düşecekken görünce gülmesine engel olamadı. Deniz onu karşılamak için ayağa kalktı. Kendini tutamayıp birdenbire gülmeye başladı Deniz de. 

- Kusura bakma elim ayağıma dolaştı. Hoş geldin. 

-Baya hoş bulduk gerçekten. Çok güzel bir karşılama oldu bu telaşlı halinle.

-Ya sorma gerçekten baya güzel oldu,dedi Deniz kısık bir sesle.

- Duyamadım.

-Ayol boşver oturalım diyorum kurt gibi acıktım inan ki.

   Garson o sırada içlerini okumuş gibi menüyü uzattı masaya doğru. 

- İçeceğine karar verdin mi? 

   Deniz bunu duyduğuna inanamadı. Gözlerini fal taşı gibi açmıştı. Çünkü içecek bir şeyler olmadan yemek yemezdi ve ilk önce içeceğine karar verirdi. Bu huyu değişmemişti. Annesi ona geçmişini anlatırken de bahsettiği ilk huyu buydu. 

- Bi dakika ya. Sen? Bunu nerden biliyorsun?

- Ben kendim için somonlu rolları seçiyorum ve yanında da buz gibi bir kola içicem. dedi

   Utku umursamaz tavrıyla. Deniz'le oturmuş aynı masa yıllar sonra yemek yiyeceklerdi. Artık Deniz'in ona oyun oynadığını bile düşünür olmuştu. Bunu söylemesinin sebebi de buydu. Bu saçma sapan oyunu bitirmek istiyordu.

-Sen ne yiyorsun Deniz Çelebi?

 Deniz nefes alış verişini kontrol edemiyordu artık. Utku onun bu halini görünce korkmaya başladı. Bir şeyler vardı ve ciddi ciddi Utku'yu unutmuştu Deniz. Bunun farkına vardığı ilk anda daha fazla bozuntuya vermek istemedi durumu. 

- Deniz iyi misin?

-İyi değilim galiba. Sen bütün bunları nerden biliyorsun Utku?

 Utku toparlandı ve:

-Soyadını rezervasyon listesinde gördüm, içecek ise ben yemeklerden önce içeceğim şeye karar veriyorum o yüzden dalgınlıkla sordum sana onu aslında bencilceydi afedersin. diyip kıvırmaya çalıştı.

  Deniz bu işin içinde bir iş olduğunu anlamıştı. Bu adam onun geçmişinden geliyordu besbelli. Dünkü tavrı şu an söyledikleri bu kıvırma çabaları boşuna olamazdı. Ama o da durumu bozuntuya vermedi ve bu adamın yanında olması çok hoşuna gidiyordu. Geçmiş konusunu açarsa belki de ellerinden kayıp gidecekti. O yüzden sustu ve bu her kimse onu bir kere daha tanımak için olabilecek en iyi fırsattı. 

- Ay benim artık resmen açlıktan ellerim ayakları titriyor. Seninkilerin aynısından ben de istiyorum. diyip küçük bir gülümseme attı.

  Yemek siparişlerini verdiler. Güncel konulardan bahsederek, gülüp eğlenerek yediler yemeklerini. Her ikisinin de mutluluktan gözlerinin parladığı besbelliydi aslında. Her şey konuşulmuştu ve konular yavaş yavaş geçmişe geliyordu. Daha doğrusu Utku bu işin içinde bir şeyler olduğunu anladığından biraz da sıkıştırma çabası içindeydi Deniz'i.

- Mesleğinle çok mutlusun belli ama biraz geç atılmışsın sanki. Bunun sebebi ne başka bir mesleğin mi vardı daha önceden? diye sordu Utku.

  Bu adam kesin geçmişten geliyordu,baksana Deniz'in geçmişini sorgulamaya çok güzel bir noktadan başlamıştı. Kendinden son derece emin ve hiçbir şey çaktırmamaya çalışarak başladı anlatmaya. 

- Evet ben eskiden doktordum. Ne kadar alakalı dimi? diyerek güldü Deniz.

-Aaa sahi mi? Neden bıraktın peki? Sen onca yıl oku doktor ol mesleği bırak. 

-Bırakmak zorunda kaldım çünkü talihsiz şeyler yaşadım. Daha doğrusu yaşamışım. HATIRLAMIYORUM.

  Bu cümleyi duyan Utku şimdi Deniz'den geçmişin intikamını mı alacak yoksa onu hiçbir şey olmamış gibi yeniden mi tanıyacak? 



SUDAN ÇIKMIŞ BALIKजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें