S.Ç.B. 8

1.2K 47 2
                                    

Görkem dayanamamıştı. Utku'dan nefret etmesine rağmen Deniz'in içten içe kahrolduğunu biliyordu. Umursamaz görünüyordu ama istediği kadar öyle görünmek için çabalasın yine de her şeyi gözlerinden anlamıştı Görkem ve gerçeği öğrenmek için biraz da Utku'nun Deniz' dönüp onu tekrar mutlu etmesi için bunu yapmalıydı. Sevdiği kadın için ondan vazgeçmek zorunda hissetmişti kendini. Utku uykusunun arasında telefonu açtı.


- Alo kimsiniz? dedi uykulu gözleri kapalı bir şekilde.

-Utku iyi geceler Görkem ben biraz konuşmak istiyorum seninle,dedi Görkem biraz ayık biraz sarhoş aslında tam çakır keyif ses tonuyla.

-Aslında uyuyodum ama seni dinliyorum o kadar aramışsın,bir sorun mu var?

-Sorunun ne olduğunu biliyorsun sen benden daha iyi biliyorsun. Ne yaptığını zannediyorsun sen? O kızı böylece bırakıp gitmeye hakkın var mı oğlum senin? Kimsin lan sen kim gönderdi seni? Ara onu konuş onunla üzme onu dön ona ben onu böyle görmeye dayanamıyorum anlıyor musun? O benim olsun diye onun böle göz göre göre acı çekmesine sessiz ağlamalarına dayanamıyorum, dedi dedi ve dedi. Söylendi dakikalarca.

Utku sadece dinledi ve artık Görkem'in gözünde de Deniz'in ne olduğunu çok iyi anlamıştı. Kimseye belli etmemeye çalışıyorlardı ama ikisi de birbirine çok aşıklardı. Araya girmeye asıl Utku'nun hakkı yoktu işte. Onlar mutlu olursa Utku belki de gerçekten o zaman mutlu olacaktı. Onun yaşaması gereken mutlulukta buydu belki de. Mutluluk anlayışı. Kelimeler ağzından bir bir döküldü. Hiç tereddüt etmeden.

- Bana bak sevmiyorum ben o kızı. Üzülüyor olması zerre kadar umrumda değil benim. İyi güzel vakit geçirdik ama bitti gitti işte uzatmanın anlamı yok. İki gün üzülür üçüncü gün kendine gelir. Onu yalnız bırakma sen biraz teselli et. Kızlar öyle erkeklerden hoşlanır. Destek ol ona. Güzel taktiktir,iyi şanslar koçum,dedi telefonu kapattı ve duvara fırlattı. Odasında yatağın ayak ucuna oturdu sessizce ve elleriyle yüzünü kapatarak yine ağladı. Erkekler de ağlardı hem de öyle bir ağlardı ki kadınlar yanında halt ederdi. Utku'nun yüreği öyle koca bir yürekti işte. Hayatında fedakarlık ne bilmezken belki de bazılarınıza çok aptal gelirken aslında yapılan gerçekten büyük bir fedakarlıktı. Yatağın ayak ucundan kalktı kafasını yastığa koydu ama gene uyuyamadı işte. Sanki herkes onun uykusunu kaçırmak için uğraşıyordu. Peki ya Deniz o ne yapıyordu şu an. Emindi ki o nergis kokusunu tüm eve yayılmıştı ve o mis kokunun içinde mışıl mışıl saçlarını yastığa dökerek uyuyordu. Düşündü bütün gece mavi Deniz gözlerini mat kırmızı o dudaklarını düşündü. İlk ve son gecelerini düşündü. Nasıl seviştiklerini. Onun nasıl masum olduğunu gözlerinin önüne bir bir getirdi hepsini bütün gece ağladı.

Bu sırada alkolü fazla kaçıran Görkem Utku'nun söylediklerinden sonra onu öldürmek istedi. Orada olsa belki de gerçekten öldürebilirdi onu. Ama her şeyi göze alarak aramıştı onu o gece. Hiç pişman değildi aradığı için. Bitmişti işte o her ne kadar Deniz'le gönül eğlendirmek istemiş olsa da şu an Deniz'le arasında hiçbir engel kalmamıştı aslında. Olaylara iyi yönünden bakmak da bu olsa gerekti. O gece uyudu ve sabah o kadar mutlu uyandı ki. Uyanır uyanmaz Deniz'i aradı artık aralarındaki bu enerjiye bir isim koymak zamanıydı. Deniz'in en sevdiği öğün kahvaltıydı. Güzel bir kahvaltının üzerine artık her şeyi söyleme vaktiydi. Deniz'i aradı gece tek kalmasına gönlü razı değildi aslında ama buna gerçekten ihtiyacı vardı Deniz'in de. Sabah 9'da gözünü açar açmaz aradı:

- Alo Deniz günaydın hadi kahvaltıya gidiyoruz,en sevdiğin yere Hamamönü'ne. Ordan seni okula bırakırım. Hiç nazlanma hadi çabuk ol.

-Ya Görkem kafayı mı yedin sen öğlen dersim benim uyuyorum ben.

SUDAN ÇIKMIŞ BALIKUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum