S.Ç.B. 7

1.4K 44 1
                                    

   Utku o gece boyunca hep düşündü. Deniz yarın uçup gidecekti kendisi de bir haftaya kalmaz dünyanın öteki ucuna. Ayrılmak galiba en iyisiydi. O gece için hiç bu kadar pişmanlık duymamıştı. Deniz'i kendisinden başka biriyle düşünemiyordu. Bu kadar kısa sürede hiç kimseye böylesine bağlanmamıştı. Oturdu ve resmen kendisi için üzülmeye başladı artık. Bir insan kendisi için nasıl üzülebilirdi? O kadar kötü müydü durumu? Öyleydi ki kendini böylesine çaresiz hissediyordu. Bu zamana kadar hiç sevdiği birinden ayrılmak zorunda kalmamıştı onu bırak hiçbir kadına annesinden başka böylesine bağlandığını hissetmemişti ama ilerde acı çekmektense şimdi kat kat fazlasını çekip kurtulmak en iyisiydi galiba. Bunda bir ay öncesine kadar o hiç yoktu bile. Bundan önce nasılsa bundan sonra da öyle devam edecekti işte. Edebilecek miydi gerçekten peki? O duygusuz,hissiz kadınlarla flört edip sevişip ayrılmaktan başka ne bilirdi ki Deniz'den önce,hiçbir şey. Gene öyle oluyordu işte belki de hayatı boyunca kendini bi kadına adaması yanlıştı. Duygusuzluk,hissizlik kalbinin uyuşukluğuydu ona asıl iyi gelen. Tüm gece ilişkisinin bütün artı eksilerini kafasında tarttı. Deniz'in Görkem'e deli gibi aşık olduğunu biliyordu ama o da Deniz'e aşık olmuştu işte. Onları bir şehirde baş başa bırakıp dünyanın öteki ucuna gittiği zaman kendini daha da fazla tüketecekti . İçini kemiren iğrenç duygularına engel olamayacaktı. 

   Sabah Deniz'e onu son kez görmek için hava alanına geleceğini söyledi ama gitmeyecekti. Deniz'e hiçbir şey söylemeden sessizce hayatından kaybolup gidecekti. Yokluğunu fark edip etmeyeceğinden bile emin değildi aslında ama en azından üzülmeyecekti Deniz. Buna emindi. Sabaha karşı uykusuzluğa içini kemirenlere daha fazla dayanamayıp uyuyakaldı. Öğlen saatlerine doğru telefonunun sesine uyandı. Arayan yine yeniden maalesef Deniz'di. Açmadı. Açamadı telefonunu kapattı.

  Deniz o sırada havaalanına gitmek için Görkem'le buluşacaktı. Ama sanki bi yanı eksikti. Utku onu hiç aramamıştı. Ne gece eve bıraktıktan sonra ne sabah uyandırmak için onu son kez görmeye geleceğini söylemesine rağmen yetmezmiş gibi bir de telefonunu kapatmıştı. Deniz anlam veremedi ve beklediği Görkem karşısından ona doğru geliyordu. Birbirlerine gülümsediler ve hayatlarında hiç sarılmadıkları kadar birbirlerine sımsıkı sarıldılar. Görkem bu güzel anı bozmak istemedi ama Utku'nun gelip gelmeyeceğini onun o nemrut suratını bir daha görecek miydi çok merak ediyordu. Gene de sormadı eğer şans bugün ondan yanaysa onu görmeyecekti. Deniz ona böyle sarıldıysa şanssız olmasının imkanı yoktu. Hava alanından içeri girdiler ama Deniz'in gözü arada telefonuna ve kapıya takılıyordu. İçten içe Utku'yu da bekliyordu başına bir şey gelmiş olmasından korktu. Görkem onun bu telaşlı halinin sebebinin Utku olduğunu fark etti ve dayanamadı:

- Utku gelmeyecek mi seni geçirmeye,dün geleceğini söylemişti sanırım. Bir problem mi var?

-Aslında evet dün öyle dedi ama gece de aramadı sabah da aramadı az önce de aradım ve telefonu kapattı. Ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum ama galiba onu merak ediyorum. dedi.

Söylediği o son cümle. Onu merak ediyorum. Görkem'in aklında öyle bir yer etti ki. Bekledi ve Utku'dan hiç ses çıkmadı. Uçağa bindiklerinde bile hala gözü dışaradaydı Deniz'in. Yükseldiler yaklaşık bir saat sonra Ankara'ya vardıklarında hala telefonunda Utku'dan bir haber yoktu. İyice korkmaya başladı ve Nil'i aradı. 

-Alo Nil. Direk konuya giriyorum önemli bir mesele var.

-Noldu indiniz mi siz?

-Evet biz geldik de problem o değil. Utku. Dün geceden beri ulaşamıyorum Merve'yle falan ne bilim bi evine gitseniz ya da bir de siz arasanız. Çok korkuyorum ben.

-Aaa tamam ben de arayım bi ama korkacak bir şey yoktur merak etme bu kadar gider öğrenirim ben şimdi. Tamam mı sen sakin ol. dedi ama Deniz söylediklerini kafasında toparlayamadı ve birden bire havalaanında olduğu yere yığıldı kaldı. Görkem bu sefer daha çok korkmaya başladı ve onu alıp bir yere oturttu sonra karşısına geçip:

SUDAN ÇIKMIŞ BALIKحيث تعيش القصص. اكتشف الآن