BÖLÜM 1: "9 SANİYE"

205K 5.1K 645
                                    

Pencereden içeriye akan güneş, gözlerimi kamaştırırken üzerimde vücudumu boğan ve nefes almamı zorlaştıran bir ağırlık hissediyordum. Uyku mahmurluğu bir yana dağılıyordu. Ağzımı kocaman açıp esnerken üzerime örttüğüm beyaz çarşafın, yine ve yine deli yatış pozisyonlarıma dayanamayıp neredeyse kafama kadar geçtiğini fark ettim.

Uyuşmuş ellerimle çarşafımın ucunu buldum ve üzerime sinen sıcaktan bunalıp çarşaftan kurtulmaya çalıştım. Üzerimde benim de anlam veremediğim bir ağırlık hakimdi; uykunun verdiği tatlı esintiyle ağırlaşan göz kapaklarımı araladığımda, kollarını belime sarmış, kafasını karnıma yaslamış bir şekilde yatan üvey abimi beklemiyordum.

Kaşlarım çatılırken ellerimle Rüzgar'ın kafasını sallayıp "Rüzgar, kalk üstümden!"dedim. Tepki alamayınca kafasını sallamaya devam ederek "Hey, sana diyorum!" diyerek direttim.

Rüzgar daha fazla dayanamayıp bana baktığında, yeni uyandığını belli eden bir şaşkınlıkla birkaç saniye daha aval aval baktı, ardından yüzünü elleriyle kapatıp homurdanarak üzerimden kalktı ve yataktan indi.

"Bunun bir şaka olduğunu söyle,"dedi kahve çekirdeği tonundaki gözlerine yüklediği ifadesizlikle bakmaya devam ederken. "Ben seninle uyumuş olamam."

Çarşafı üzerimden kaldırıp yataktan indim ve sabır dileyerek karşısına geçtim. Gözleri bir anlığına bacaklarıma indiğinde, şort giydiğimi fark edip "Ne bakıyorsun?" diye mırıldandım. "Hadi, git odamdan!"

Birkaç saniye güldükten sonra biraz daha yaklaşıp kollarını belime doladı ve sıcak nefesinin etkisiyle yanaklarımın karıncalanmasını sağlayan, ilahi denilebilecek kahkahasını attı.

"Odam, ha? Bak bakalım kimin evindesin?" dedi. Köprücük kemiği ile çenesinin arasındaki mor-mavi damarlar belirginleşmişti. "Bana boyun eğeceksin Sara."

Babasıyla annem evli olabilirlerdi, hatta Rüzgar'la aynı evde tek başımıza yaşıyor da olabilirdik. Ama bu, her zamanki gibi bana emirler yağdırıp sürekli bu şekilde tehdit etmesiyle geçebilecek bir şey değildi. Dedikleri bir bakıma doğruydu. Dedesinden kalan mirasıyla aldığı iki katlı evinde kalıyorduk ve babasının, Rüzgar'ın sürekli beni tehdit ettiğinden haberi yoktu. Söylemezdim de zaten, benim yüzümden aralarının bozulmasını istemiyordum. Zaten özlem de çekmiyordum; annem ve üvey babamla aynı ildeydik fakat biz lise için başka bir ilçede yaşıyorduk.

"B-bırak!"

Belime dolanan kolları çözüldüğünde derin bir nefes aldım.

"Şimdi, hazırlanman için 5 dakika veriyorum sana," dedi kapıya gidip kulbu çevirirken. "Gelmediğin an giderim."

Kapıyı hızla çarparken kendimi yatağa atıp sinirden tepinmeye başladım. Nefret ediyordum, üvey abimden ve beni burada kalmaya zorlayan şartlardan.

Yataktan kalkıp üzerime siyah pileli etek ve beyaz tişört giydikten sonra saçlarımı saldım. Deri ceketimi üzerime geçirdikten sonra hardal sarısı çizmelerimi giydim. Aynanın karşısına geçip kipriklerime maskara sürdüm ve ellerime greyfurt aromalı kremimi sürüp sırt çantamı aldıktan sonra salona doğru yürümeye başladım. Rüzgar, salon kapısının pervazına yaslanmış, kolundaki saate bakıyordu.

"5 dakikayı 10 saniye 30 salise geçti," dedi Rüzgar kaşları çatılmış bir halde beni baştan aşağı süzerken. "Bana 10 saniye 30 saliselik bir öpücük vereceksin."

"Hayır," dedim gözlerim kocaman büyürken. "Asla."

Kafasını yere eğerek sağa sola doğru sallayıp güldükten sonra yanıma geldi ve omzunu omzuma hafifçe çarptı.

Kafasını yere eğerek sağa sola doğru sallayıp güldükten sonra yanıma geldi ve omzunu omzuma hafifçe çarptı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

-RÜZGAR VUSLAT-

"Sen öpmezsen, ben öperim,"dedikten sonra yanağıma ufak bir buse kondurdu. "Daha 9 saniyelik zamanım var, akşam ya da gece, belki. Ha?"

"Hayır," dedim sinir kat sayılarım hızla artarken. "Beni öpemezsin Rüzgar Vuslat."

Tek kaşını kaldırıp aynı zamanda ellerini saçlarının arasından geçirirken "Göreceğiz, Sara Uluç." dedi gülerek.

Gözlerimi devirip Rüzgar'ın yanımdan geçip gidişini izlerken telefonumun titremesiyle irkildim. Telefonumu ceketimin cebinden çıkarıp kilidi açtım hemen ardından da mesajı açtım.

Gönderen: Alya

Kanka koş koş! Okul meteor yağmuruna yakalandı. Gözlerimden çıkan alevle okulu yakabilirim, koş!

Gönderilen: Alya

Şimdi sakin ol ve yavaşça sınıfa git. Ben hemen geliyorum.

***

Instagram: fatmaandacc
Twitter: fatmandaacc
Snapchat: auslanderx

FIRTINAWhere stories live. Discover now