BÖLÜM 22: "FOTOĞRAF"

56.2K 1.9K 441
                                    

Multi: Nefes

İthaf: _camdornah

Resim odasının önüne geldiğimde, birkaç saniye elimle kavradığım kapı kulbuna baktım, ardından kulbu hızlıca çekip içeri girdim.

İçeri girmemle, bütün gözlerin bana dönmesi bir oldu. Vücuduma öyle bir bakıyorlardı ki, cinsiyetimden şüphelenmeye başlamıştım.

"Oha, ne yüzle!" diye bağırdı birisi. Neler oluyordu? Elimle kendimi gösterip "Ben?" dedim dudaklarımı oynatarak.

Bilge, konuşan kıza hemşireler gibi "sus" işareti yapıp elindeki kahveyi sallayarak önüme dikildi. Bir elini omzuma koyduğunda alaylı bir ifadeyle kahve fincanını yavaş yavaş sallamaya devam etti.

"Biz abisiyle ilişki yaşayanlara ne diyoruz, biliyor musun tatlım?" Kipriklerini kırpıştırarak kafasını sola yatırdı ve omzuma tırnaklarını batırarak elindeki kahveyi kafamdan aşağı döktü. "OROSPU!"

Bunu Bilge'nin söylemesi ne kadar da komikti! Sütyenin arasına notu sıkıştıran da ebemdi zaten.

Damarıma basmasının şokuyla ve kafamdan aşağı doğru akan yapışkan, sıcak sıvının sayesinde donakaldım. Bu kız benden ne istiyordu?!

O an belimi kavrayan bir el hissettim, kokusu tanıdıktı. Önce irkilsem de, kafamı elin sahibine çevirdiğimde biraz gevşediğimi fark ettim.

Onu öpeceğim sırada geri çekilmişti, fakat dün yanağımdan öpüp kafamı allak bullak etmişti. Belki de Nefes'in dün sergilediği sert çıkışları yanlış anlamıştım. Şimdi bana masum masum bakmasının başka bir açıklaması olamazdı çünkü.

"Eğer bir daha, sevgilime bu tür hitaplarda bulunursan... benden kork Bilge," Koskocaman olan gözlerimden alevler fışkırıyordu. Nefes ve ben... Sevgili?!

Durumu kurtarmak için yaptığı çok belliydi, çünkü kafasını benden tarafa döndürüp sadece benim görebileceğim bir şekilde göz kırpmıştı. Bilge'nin göt olduğunu görmek için yüzümü ona döndürdüm ve kalbimin teklemesini hiçe sayarak kıkırdadım.

Bilge'nin pancar gibi kızaran yanaklarından mı, yoksa Nefes'in göz kırpmasından mı kıkırdamıştım, kestiremiyordum.

O anki duyguma bağlı olarak yapış yapış olan saçlarımı geriye attım ve Bilge'nin bileklerini bir elimle sıkıca tuttum. Nefes yavaşça elini belimden çekti.

O sırada sınıfın yarısı kendi aleminde takılıyor, yarısı da pürdikkat bize bakıyordu, hocanın yokluğundan sınıftaki uğultu öyle büyüktü ki, bir ara bizim görünmez olduğumuzu bile düşündüm.

"Rüzgar'ın altına yatıp da, bana burda ahkâm kesemezsin!" Ani bir hareketle tükrüğümü dilimin ucuna toplayıp suratına fırlattım. "Hem orospu nedir bilmiyorsan, aynanın karşısına geçmen yeterli, tatlım."

Alt dudağımı ıslatıp dişledikten sonra sinirle gülerek kafamı yana çevirdim ve tekrardan Bilge'ye baktım. Elini benden kurtarmaya çalışıyordu, fakat kanıma toplanan sinir yüzünden olan kuvvetim iki katına çıkmıştı ve buna izin vermiyordum. Yüzü çoktan acıyla ve tükürüğümün ona karşı olan iğrençliği karşısında buruşmuştu bile.

Bilge'nin benim hakkında ne söylediği gerçekten umrumda değildi. Ben, insanların düşüncelerine önem verirdim. Bir peynir türünü takacak birisi değildim.

FIRTINAKde žijí příběhy. Začni objevovat